Eğitimci yazar Soner Atabek yazdı

Tarih: 08.09.2025 02:06

Kötülüğün Sıradanlığına Alışmak: Vicdanımız Nereye Gidiyor?

Facebook Twitter Linked-in

Değerli okurlarım,

Şöyle bir durup düşünelim mi, bu kısacık ömrümüzde neler geçti başımızdan? Rüşvetler, küçücük çocuklara yapılanlar, Sahte diplomalar, Yangınlar, depremler, yolsuzluklar, haksız kazançlar... Saymakla bitmez, değil mi? Peki, biz bunlara nasıl tepki verdik? Hangi birine gerçekten şaşırdık? Artık şaşırmıyoruz, biliyorum. Sanki bütün bunlar, hayatın olağan bir parçasıymış gibi omuz silkip geçiyoruz.

İnanın, en çok da şu beni üzüyor: "Verilen emirleri uyguladım" bahanesine sığınmamız. Oysa her birimizin içinde neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilen bir vicdan taşıdığını biliyorum. Hannah Arendt'in dediği gibi, kötülük, korkunç canavarlardan değil, sadece düşünmeyen, sorgulamayan, sıradan insanlardan çıkıyor. Düşünmeden hareket ettiğimizde, o en büyük kötülüğe ortak olabiliyoruz.

Düşünsenize, sorgulamadan geçen bir ömrün ne beyni kalır ne de kalbi konuşur. Şeytanileşme yolunda emin adımlarla ilerleyenler, etraflarına felaketten başka bir şey saçmazlar. Ve biz artık bu felaketler karşısında bile şaşırmıyoruz. Şeytandan iyilik doğar mı? Elbette doğmaz. Gerçeklikten bu kadar kopuk olmak, insanı kendi içindeki her türlü kötülükten daha büyük bir yıkıma sürüklüyor.

Sıradanlaşmak... Sürüye katılmaktır bu. Sıradan insan ne hayret eder ne de şaşırır. Sanki duyguları ruhundan sökülüp alınmıştır. Albert Camus'nün Yabancı romanındaki karakteri Meursault gibi, hayatın anlamını yitirmiş, kayıtsız bir şekilde yaşar. Oysa insan, sadece hayatta kalmak için değil, hissetmek, düşünmek ve sorgulamak için vardır.

Sebahattin Ali ne güzel demiş: "İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir." Kötülük, tıpkı bir virüs gibi sinsice yayılır. Önce kendimize bulaşıyor, sonra davranışlarımızı, sözlerimizi zehirliyor. Bizi öyle bir noktaya getiriyor ki, etrafımızdaki her şeyde kötülük aramaya başlıyoruz.

Kötülük, insanoğlu var olduğundan beri hep vardı ve maalesef asla son bulmayacak. Onu görmezden gelmek, ona bulaşmamak çok zor. Dostoyevski'nin Karamazov Kardeşler'de dediği gibi, "Herkes herkesin günahına ve kusuruna ortaktır." Ne yazık ki, her birimizin sessizliği, göz yummaları bu kötülüğün daha da büyümesine neden oluyor.

Yazımın başında bahsettiğim tüm o ahlaksızlıklar, sıradan düşüncelerden, küçük hesaplardan doğuyor. Hayret duygusunu yitirenler, dünyaya kulağını tıkayıp sadece kendi varlığına odaklananlar, kendilerine farkında olmadan "kötülük" adında bir barınak inşa ediyorlar. Bu kötülük, vicdanımıza saplanmış bir hançer gibidir.

Sakın unutmayın, kötülük sıradanlıktan doğar ve bulaşıcıdır. O yüzden ona asla alışmamalıyız. İşlenen her kötülüğe şaşırmalı, tepki vermeliyiz. Unutmayın, Kur'an'da da "İyiliği emredip kötülükten alıkoyan bir ümmet bulunsun" (Âl-i İmrân Suresi, 104) buyrulur. Bu, sadece bir tavsiye değil, bir görevdir.

Kötülükten uzak, güzel bir dünya dileğiyle... Sevgiyle kalın, hoşça kalın.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —