Günün Fıkrası (Biraz Gülelim)

Tarih: 24.10.2025 09:35

Kabağın sahibi

Facebook Twitter Linked-in

Bir vakitler, mütevazı bir adam, berbere girer. Saçını kazıtmak ister. Sessiz, sade bir adamdır. Berber, usturayı vurmuş, başının yarısı kazınmıştır ki, kapı sertçe açılır. İçeriye iri yarı, kabadayı bir adam girer. Omuzları geniş, sesi kalındır. Hemen o mütevazı, sessiz adamın yanına gelir, başının kazınmış tarafına bir tokat patlatır:

“Kalk bakalım kabak, kalk da tıraşımızı olalım!”

Adam, ne bir söz söyler, ne de bakar.

Sadece yerinden usulca kalkar, sessizce kenara çekilir.

Berber, korkarak ses çıkarmaz.

Kabadayı, koltuğa geçer, berber tıraşa başlar. Ama dilinden arsızlık eksik olmaz:

“Kabak aşağı, kabak yukarı!”

Kahkahalarla alay eder.

Tıraş biter.

Kabadayı, dışarı çıkar. Adımlarında yine kibir vardır. Ama birkaç metre gitmiştir ki, yokuş aşağı boşalan bir at arabası kontrolsüzce üzerine gelir. İki atın arasındaki sivri demir, bir anda karnına saplanır. Adam, olduğu yere yığılır.

Berber, donakalır. Bir an, dükkânın kapısında duran sessiz adama bakar, dudakları titreyerek sorar:

“Biraz ağır olmadı mı bu, be adam?”

Sessiz adam, gözlerini yere indirir, kısık bir sesle yanıtlar:

“Ben gücenmedim ona. Hakkımı da helâl etmiştim ama kabağın da bir sahibi var. O, gücenmiş olmalı!”

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —