Edirne'nin düşüşü ve sonrasında yaşanan trajedi çok acıydı. Şükrü Paşa komutasındaki Edirne Müstahkem Mevkii, üstün düşman kuvvetlerine karşı 160 gün kahramanca direndi. Gıda stokları tükendi, kışın şiddetli soğuğu dayanılmaz oldu ve düşman saldırıları çok şiddetlendi.

26 Mart 1913'te savunma imkanı kalmadı ve Edirne teslim oldu. Bulgar ve Sırp işgal kuvvetleri şehirde yağma yaptılar, kadınlara tecavüz ettiler ve sivilleri katlettiler.
Esir alınan 45.000 Türk askerinin büyük çoğunluğu Sarayiçi (Tunca Adası) denilen yere hapsedildi. Askerler burada açlığa, soğuğa ve hastalıklara terk edildi. Birçoğu doğrudan kurşuna dizildi veya süngülendi. Bu "ölüm adasında" yaklaşık 20.000 Türk askeri şehit oldu.

Hayatta kalabilen esirler Bulgaristan içlerindeki Sinekli, Harmanlı, Hasköy ve Eski Zağra gibi esir kamplarına götürüldü. Orada da zulüm devam etti. Özellikle Eskizagra'da 3.000-4.000 kişilik gruplar halinde toplu katliamlar yapıldı. Toplam şehit edilen veya akıbeti bilinmeyen Türk askerlerinin sayısı 35.000 civarına ulaştı.

Sadece Trakya'da 200.000'den fazla Müslüman Türk katledildi ve 440.000 sivil göçe zorlandı. Bulgaristan ve müttefikleri, planlı ve sistemli bir şekilde etnik temizlik ve soykırım uyguladılar.

Birinci Balkan harbi öncesinde Edirne'nin bir banliyösü olan günümüzde Yunanistan sınırları içerisinde kalan Dimetoka'ya giren Bulgar süvarisi, 1912










