Ne kadar farkında olduk bilemem ama ülke olarak son günlerde yine iki büyük proje ile tanıştık. Birisi Artvin’de Çoruh nehri üzerine kurulan Yusufeli Barajı ve santralı diğeri ise insansız hava araçları üretiminden sonra sırada insansız uçak üretimi gibi dünyamızda savaş stratejilerini değiştirebilecek bir çalışmayı görüyoruz.
Aslında geçtiğimiz yaz Erdek’te tesadüfen karşılaştığım genç bir mühendis arkadaşımdan Yusufeli barajı hakkında biraz bilgi almıştım ama teknik olarak fazla bilgim olmadığı içinde neler olup bittiğini çok anlayamamıştım. Örneğin bana orada görev alan başta inşaat mühendisleri olmak üzere elektrik, elektronik, jeoloji gibi bir çok farklı alanda çalışan yüzlerce mühendisin yer aldığı devasa bir projeden söz etmişti bana.
Gerçekten de dün su tutmaya başlayan projenin tanıtım videolarına baktığımızda 2012 yılında atılan temelle başlayan ve bu güne kadar devam eden çalışmaların ne kadar zor şartlar altında tamamlandığını görünce genç mühendis kardeşimin anlatırken neden zorlandığını şimdi çok daha iyi anlıyorum.
Biliyoruz ki barajlar konusu bu gün dünyada enerji üretimi adına çok gerekli olan yatırımların başında geliyor. Baktığımız zaman yılda bir milyar 900 milyon kilovat saat enerji üretimiyle yılda ekonomiye 5 milyar lira dolaylarında bir maddi kazanım sağlayacak olduğunu öğreniyoruz. Ama burada yapılanların sadece baraj ve santralla sınırlı olmadığını, yeni bir ilçe, yeni bir yerleşim alanı ve ihtiyaç olan yeni yollar, tüneller ve viyadüklerle berber topyekün bir yapılandırmadan söz ediliyor. Ve bu amaca yönelik olarak da milli bütçeden yaklaşık 35 milyarlık bir harcama ile 275 metre yüksekliği ile ülkemizde birinci, dünyada ise 5. sırada yer alançok büyük bir yatırımın gerçekleştiğini görüyoruz.
Ve bu arada bir önemli haberde savunma sanayi çalışmalarından geldi. Üzerinde çalışıldığını bildiğimiz ve dünyada örneği olmayan insansız uçak yapımında sona gelindiğini, yapımı biten uçağın hangardan çıkarıldığını, uçuş pistinde taksi yaparak yer testlerini başarıyla geçtiği haberi ile seviniyoruz.
Her iki çalışmaya yakından baktığımızda içinde başta siyasi kadroların desteği olmak üzere yöneticileriyle, mühendisleriyle, işçileriyle Türk Milletini gururlandıracak çalışmalar olarak değerlendiriyorum. Böylesi başarılı örnekleri devam ettirdiğimiz sürece daha büyük başarıların bizleri beklediğini de söylemek mümkündür sanırım.
Yazımı Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk’ümüzün bir asır önce söylediği TÜRK MİLLETİ ÇALIŞKANDIR, TÜRK MİLLETİ ZEKİDİR sözleriyle noktalamak istiyorum. Bu sözlerin ne kadar doğru ve ne kadar sağlam bir öngörü olduğunu da bir kez daha hatırlamamız gerektiğini düşünüyorum.