Taylan Özgür KÖŞKER (Güne Özel Hikayeler)

Tarih: 31.05.2016 11:58

YAZININ PEŞİNDEN

Facebook Twitter Linked-in

Sait Faik söz verir kendi kendine. Yazı yazmayacaktır. "Yazı yazmak da hırstan başka nedir ki?" der. Yaşadığı yerde sakin, rahat bir şekilde ölümü bekleyeceğini söyler. "Hırs, hiddet neme gerekti?" der. Ama durduramaz kendini. Koşar, kalem kağıt alır. Oturur. Adanın tenha yollarında gezerken canı sıkılırsa küçük değnekler yontmak için cebinde taşıdığı çakısını çıkarır. Kalemi yontar. Yonttuktan sonra tutar öper. "Yazmasam deli olacaktım." der.

Yazı yazmak... Bir roman, öykü, şiir, deneme, oyun... Yazmadan edemeyiş. Sanırım Yazın sanatının özünde bu var. Kimi yazarlar da herkese, her şeye çok öfkelendikleri için yazdıklarını söyler. Bu öfke, yazarak bir ölçüde de olsa diner. Yazarak dile gelir. Bir tutku, yaşama karşı bir duruş biçimidir. Yazar, mutlaka bir şey anlatmak istiyordur. Klasik deyimle, bir meselesi vardır.

Yine bilinen bir söz dile getirilir:

"Söz uçar, yazı kalır."

Yazının, duyguyu, düşünceyi beslediği, gelecek kuşaklara da aktardığı söylenir.

Bana göre Müzik de Sinema da Resim de Yazın sanatından beslenirse daha anlamlı, güçlü ve güzel olur. Kitap uyarlaması olan filmlere bir bakın. O filmler bizi daha çok etkiler, çarpar. Şiirlerden yapılan besteler de öyledir. Sözleri daha vurucu olur. Estetik açıdan bizi doyurur. En güzel resimler, kitap kapaklarında daha etkili durur.

Yazı yazmak, etkin bir eylemdir. Okumak, olgunlaştırır, yazmaksa insanı netleştirir.

Yakın bir zamanda yitirdiğimiz usta yazarlardan Çetin Altan, yazmak ve yazarlık konusunda şunları söylemiş:

"Birini, boş kâğıtlar ve sivriltilmiş kalemlerle bir odaya koyun, eğer oradan karnını doyuracak malzemeyle çıkarsa, işte yazar odur."

Yaşamınızdan Yazı Aydınlığı eksik olmasın...

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —