VATANI KİMLER SATTI – 3
MESUT YILMAZ (1947, İstanbul)
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun olduktan sonra Almanya’da yüksek lisans eğitimi aldı.
1983 yılında Anavatan Partisi (ANAP) kurucu üyesi ve genel başkan yardımcısı oldu.
Milletvekili seçimlerinde Rize’den milletvekili seçildi.
Turgut Özal hükümetlerinde Kültür ve Turizm Bakanı ve Dışişleri Bakanı oldu.
1988 yılında, Ankara Çankaya Mason Locası’na kaydolup mason oldu.
Daha sonra kurduğu hükümetlerde masonlara bakanlık verdi.
Üç kez başbakan oldu, hükümetler kurdu. Toplam 4,5 yıl başbakanlık yaptı.
24 Kasım 1996 günü Macaristan’da, Budapeşte Hilton Oteli’nde yumruklu saldırıya uğradı, burnu kırıldı.
Saldırgan Veysel Özerdem İstanbul’a getirilip Metris Cezaevi’ne konuldu. Polise verdiği ifadede, Macaristan’da ‘tahsilât işiyle’ uğraştığını, söyledi.
Bu olayla ilgili türlü dedikodular yayıldı, ancak saldırının gerçek nedeni ortaya çıkmadı.
Türkbank’ın Özelleştirilmesi
Başbakan Mesut Yılmaz, 1998 yılında Türkbank’ı satmaya karar verdi.
Satış için banka ihaleye çıkarıldı. İhaleyi, 600 milyon fiyatla işadamı Korkmaz Yiğit kazandı. Ancak, mafya lideri Alaattin Çakıcı’nın devreye girmiş olduğu anlaşılınca ihale iptal edildi.
Konu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin (TBMM) gündemine geldi.
12 Kasım 1998 günü TBMM’de Başbakan Mesut Yılmaz ve Devlet Bakanı Güneş Taner hakkında; “Mafya ve çete liderleri ile yakın ilişki içinde ve Türkbank’ın satışı ihalelerinde bir işadamına fiyat teklifi, para ve kredi konularında yardımcı olduğu” iddiasıyla gensoru önergesi verildi.
Önerge salt çoğunlukla kabul edilince Mesut Yılmaz hükümeti düşürüldü.
Mesut Yılmaz, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hem yolsuzluk yaptığı gerekçesiyle düşürülen ilk başbakan hem de yargılanmak üzere Yüce Divan’a gönderilen ilk başbakan unvanlarını kazandı.
Mesut Yılmaz Yüce Divan’da Yargılandı
Türkbank ihalesine fesat karıştırmakla suçlanan Mesut Yılmaz, Yüce Divan’da suçlu bulundu.
Yüce Divan’ın gerekçeli kararında şöyle deniyordu:
“Bir başbakanın hukuksal yolları kullanması gerekirken, ihaleye katılacak kişilerle ihaleye saatler kala, gece yarısı başbakanlık konutunda görüşmesi ya da bilgilendirmesinin şeklindeki eylem, devlet görevinde kastı aşan bir yaklaşımdır.”
Yüce Divan, yargılama sonucunda Mesut Yılmaz’ı suçlu buldu.
Mesut Yılmaz’ın görevi kötüye kullandığına, ihaleye fesat karıştırdığına karar veren Yüce Divan, ‘Şartlı Salıverme Yasası’ uyarınca cezanın ertelenmesini kararlaştırdı.
Başbakan Mesut Yılmaz’ın Mafya İlişkisi
Türkbank ihalesinde rolü olan mafya lideri Alaattin Çakıcı, Kartal Cezaevi’nde yatarken, TBMM Soruşturma Komisyonu’na ifade verdi. İşte söyledikleri:
“Mesut Yılmaz hemşerimdir. Türk Ticaret Bankası, Türkbank ihalesi nedeniyle ben kimseyi tehdit etmedim. Ancak Mesut Yılmaz’a yardımcı oldum. İşbirliği yaptım…
Bir konuşmamda Eyüp Aşık bana, Mesut Yılmaz’ın babaannesinin Ermeni olduğunu söylemişti. Ancak ben bunu söylemekle Mesut Yılmaz’ı küçümsemek istemiyorum, ırkçılık da yapmıyorum. Fakat kamuoyunun bilmesini istiyorum.
Ben bu banka ihalesi nedeniyle kimseyi tehdit etmedim. İhaleye fesat karıştırmadım. Mesut Yılmaz bu ihale sırasında, duyduğuma göre, bir ekibe destek vermiş. Görevini kötüye kullandı.”
Mesut Yılmaz’ın İsviçre Bankasındaki Parası
Anayasa Mahkemesi’ne yurtdışından imzasız bir mektup gelmişti. Mektupta, “Mesut Yılmaz’ın İsviçre’nin şu bankasındaki şu numaralı hesabında 14 milyon dolar var” deniliyordu.
Mahkeme bu iddiayı çok tartıştı. İmzasız mektup asla kabul edilemez, denildi. Ancak ortada 14 milyon dolar gibi yüksek bir rakam vardı. Sonunda, bu durumun İsviçre’deki bankaya sorulmasına karar verildi. Banka, “ticari sırdır, müşterilerimizin hesabının sırrını vermeyiz” dedi. Mahkeme ısrar etti, ikinci kez devlet adına istedi, yine vermediler!
Dikkat buyurunuz: İsviçre bankası, Mesut Yılmaz’ın bankamızda hesabı yoktur, demiyordu. Hesabın sırrını vermeyiz, diyordu!
Değerli Dostlar,
Şimdi geldik, Başbakan Mesut Yılmaz’ın, satışa çıkardığı Türk halkının mallarının listesine.
• Sivas Demir Çelik Fabrikasını (SİDEMİR) satıldı.
• Kayseri’nin İncesu ilçesinde kurulu, 450 çalışanı ile Türkiye’nin en büyük çinko ve kurşun üreticisi ÇİNKUR, $14 milyona satıldı.
• Bin yedi yüz dokuz akaryakıt istasyonu, bir madeni yağ fabrikası, on akaryakıt terminali ve dört LPG terminali olan PETROL OFİS A.Ş. (POAŞ) satıldı.
• RİZE Limanı satıldı.
• ANTALYA Limanı satıldı.
• Başbakan Mesut Yılmaz, Türk halkının malı olan SÜMERBANK’ın şu fabrikalarını, işletmelerini ve mağazalarını sattı: Denizli Pamuklu Fabrikası, Maraş Pamuklu Fabrikası, Bünyan Yünlü Fabrikası, Ereğli Pamuk Fabrikası, Afyon Sincan Yapağı ve Tiftik Fabrikası, Salihli Palamut ve Vateks İşletmesi, Mannesman Sümer Boru Fabrikası, Mersin Satış Mağazası, Mersin Konfeksiyon İşletmesi, Mersin Depo binası, Sivrihisar Alım Acentası, Bursa Bölge Müdürlğü, Sungurlu Konfeksiyon İşletmesi, Erhaz Erzurum Hazır Giyim İşletmesi, Sihaz Sivas Hazır Giyim İşletmesi ve Soda Sanayisi.
• Başbakan Mesut Yılmaz, Orman Ürünleri Sanayisi’nin (ORÜS), toplam 12 şu işletmesini sattı: Bolu İşletmesi, Artvin İşletmesi, Bartın İşletmesi, Eskipazar İşletmesi, Kaklım İşletmesi, Yenice İşletmesi, Demirköy İşletmesi, Şavşat İşletmesi, Arhani İşletmesi, Bokça İşletmesi, Dursunbey İşletmesi ve Demirköy’de 78 adet gayrimenkul.
• KONYA KROM MADENİ, satıldı.
• Başbakan Mesut Yılmaz, devlet malı, yani Türk halkının malı toplam 5 çimento fabrikasını sattı: Van Çimento Fabrikası, Kars Çimento Fabrikası, Elazığ Çimento Fabrikası, Lalapaşa Çimento Fabrikası ve Kurtalan Çimento Fabrikası.
• Başbakan Mesut Yılmaz, ETİBANK’ı sattı.
• Başbakan Mesut Yılmaz, HAVAŞ’ı sattı.
• Başbakan Mesut Yılmaz, TURBAN TURİZM A.Ş.’nin şu tesislerini de sattı: Kemer Marina, Akçay Tatil Köyü, Kuşadası Marina ve Bodrum Marina Tesisleri.
• Başbakan Mesut Yılmaz, SEK Süt ve Süt Ürünlerinin Yenice Süt Toplama Merkezi’ni ve Giresun Süt ve Mamulleri İşletmesini sattı.
• YARIMCA PORSELEN satıldı.
• Deniz Nakliyatı A.Ş.’nin Üsküdar binası satıldı.
• KÖYTEKS’in 21 hazır giyim makinesi ve 63 örgü makinesi satıldı.
Değerli Dostlar,
21 Mayıs 1998 tarihinde Başbakan Mesut Yılmaz’a bir mektup yazdım. Bu mektubu hem faksladım hem de iadeli-taahhütlü olarak gönderdim.
Şimdi, yirmi yıl önce yazılmış o mektubu sizlerle paylaşıyorum.
Sayın Mesut Yılmaz
Başbakan
Ankara
Faks: 0312–417 04 76
21.05.1998, Antalya
FAKS VE İADELİ-TAAHHÜTLÜ MEKTUP
Sayın Mesut Yılmaz,
Dün, ANAP’ın 15. kuruluş yıldönümü töreninde konuşurken, özelleştirme hakkında şunları söylediniz:
“Özelleştirme yapılmadan halkın sorunu çözülemez. Siyasi kirlenmeyi önlemek ve demokrasi için özelleştirme yapmalıyız.”
Siz, bu gerçek dışı sözlerle ancak partinizin il başkanlarını kandırabilirsiniz. Gerçek şudur: Aralarında IMF ve Dünya Bankası’nda çalışmış ekonomistlerin de bulunduğu çok sayıda batılı bilim adamı, özelleştirmeyi şöyle tanımlıyorlar:
“Özelleştirme genelde, hızla küreselleşen pazardaki Uluslarüstü kuruluşların ihtiyaçlarını karşılamak üzere tasarlanmış bir soygun planıdır. Bu soygunun sonunda Güney Amerika, Asya ve Afrika Ülkeleri’nin en değerli kaynakları Batı Ülkeleri’nin eline geçmiştir. Büyük çapta kaynak kaybına uğrayan bu fakir ülkeler, Batı’nın sömürgeleri durumuna düşmüşlerdir.”
Sayın Mesut Yılmaz,
Demokrasi ile özelleştirmeyi özleştirmeniz ise tam bir safsatadır. Özelleştirme sonucu ekonomik güç belirli ellerde toplanacaktır. Sonuçta şekil bir demokrasi olacak ama aslında örtülü bir faşizm gelecektir.
Konuşmanızın bir bölümünde de kendinize göre Atatürkçülükten dem vurup, şöyle bir Atatürkçü tanımı yaptınız:
“Atatürkçülük kılık kıyafetle, sloganla değil ekonomik alanlarda ülkeye yapılanlarla olur. Gerçek Atatürkçü, şık giyinen, yüksek sesle marş söyleyen değil, en yüksek ekonomik katkıyı yapandır.”
Siz ve partiniz, Türk ekonomisini IMF ve Dünya Bankası gibi dış güçlere teslim edenlerdensiniz. Siz ve partiniz, ekonomik tutsaklığa baş eğenlerdensiniz. Bu yapınızla sizlere Atatürkçü denilip denilemeyeceğini, Atatürk’ün 16 Mart 1923 tarihinde söylediklerinden çıkarmaya çalışalım:
“Ekonomik hayatımızda tam bağımsızlık. Güzel vatanımızı yoksulluğa, ülkeyi yıkıntıya sürükleyen çeşitli nedenler içinde en kuvvetli ve en önemlisi ekonomi hayatımızda bağımsızlıktan yoksunluğumuzdur…
Devletler şimdiye kadar bize şu ve bu meselelerle gösterişli müsaadelerde bulunuyorlar gibi görünüyorlar ancak ekonomik tutsaklıkta bizi felce uğratıyorlardı. Öteden beri bize bazı şeyleri vermiş gibi, bizim bazı haklarımızı tanımış gibi davranırlar, ama gerçekte ekonomide elimizi kolumuzu bağlarlardı. Bu tutsaklığa katlanan mevki sahibi kimseler memnundu. Çünkü görünüşte büyük bir bağımsızlık sağlamışlardı. Fakat gerçekte, milleti manen miskinlik çukuruna atmışlardı. Bunlar ekonomik mahkûmiyeti anlamayan bedbaht hayvanlardı.
Fakat artık milletimiz hayat noktasının nerede olduğunu pek güzel anlamıştır…”
Sayın Mesut Yılmaz,
Milletimiz kimlerin Atatürkçü olduğunu çok iyi biliyor. Sizin kurusıkı palavralarınız boşunadır.
Saygılarımla,
Yılmaz Dikbaş
Tekstil ve Kimya Yüksek Mühendisi
*Bu mektubumun iadeli-taahhütlü alındı makbuzu imzalanmış olarak geri geldi. Ancak, Başbakan Mesut Yılmaz’dan bu mektubuma yanıt gelmedi.
Mesut Yılmaz Rize’den Bağımsız Aday
3 Kasım 2002 milletvekili genel seçimlerinde Mesut Yılmaz’ın genel başkan olduğu ANAP, yüzde 5,5 oy alarak TBMM’nin dışında kaldı.
22 Temmuz 2007 milletvekili genel seçimlerinde Mesut Yılmaz, Rize’den bağımsız aday oldu.
Seçim çalışmaları için Rize’ye giden Mesut Yılmaz’ı coşkulu Rize halkı şu sloganla karşıladılar:
“Türkiye seninle gurur duyuyor”.
Mesut Yılmaz, Rize’de 41 bin oy aldı, bağımsız milletvekili olarak TBMM’ne girdi.
Değerli Dostlar,
Vatanımızı satanların listesi çok uzundur.
Bu konu çok önemlidir.
Yazdıklarımı, özellikle yaşları 40’ın altında olanların öğrenmesinde çok büyük yarar vardır.
Yazılarımı sürdüreceğim.
Yılmaz Dikbaş
9 Nisan 2018, Pazartesi
0532 233 31 52
