Soner Atabek EĞİTİMCİ YAZAR

Tarih: 16.12.2023 20:58

ÜLKEMİ ÖZLÜYORUM

Facebook Twitter Linked-in

Değerli okurlarım;

İnsanların, toplumların her zaman yumuşak bir dile, üsluba ihtiyacı vardır. Bu üslup aynı zamanda insanların birbiriyle bağ kurmasını da sağlar. Bu bağ bir toplumun en önemli ihtiyacıdır. Biz hem yumuşak bir dili hem de bizi biz yapan bağları unuttuk son yıllarda. 

İnsancıl söylemler ülkemize uğramıyor artık. Politika, medya, spor, sanat ve iş dünyamızda insancıl söylem eksikliği var. Her şey son derece ilkesiz ve acımasız. 

Değerli okurlarım, 

Eleştiriler, karşısındakinin canını çıkarmak ister gibi yapılıyor. Hani yazarın elinde kalem değil de çakı olsa rakibini yatırıp delik deşik edecek…

Siyasilerin birbirlerine seslenişinde, gövdesi derinlere kök salmış nefret tonu yayılıyor. Sanatçılardan spor adamlarına varana kadar aynı üslubu görüyoruz. Hele bir de televizyon yorumcuları var ki düşman başına.

Üstüne bir de örfümüzü, âdetimizi, ayaklar altına alan, şiddeti, silahı, tecavüzü eksik olmayan televizyon dizileri var. Bunlar olunca bizim düşmana ihtiyacımız kalmıyor.

Halk ister istemez bu atmosferden etkileniyor ve Türkiye giderek daha gergin bir ülke haline geliyor. Sanki bu ülkenin insanları birbirine tahammül edemiyor. Kuran'da Allah Hz. Musa'ya hitaben Firavun için "yumuşak bir dille uyar." demesi bize örnek olmalıdır. Bizim halkımız en az Firavun kadar "yumuşak bir dile" muhtaç. Ve problemlerin çözümünde insancıl bir dil çok önemli... 

Oysa halk insancıl söyleme aç!

Siyasetin, ekonominin toplumsal yaşamın çarkları dönüyor ve bir çok insanı öğütüyor. İşte insancıl düşünce ve söylem bunun için gerekli.

İnsancıl söylem bu çarkların dönüşünü yumuşatacak bir sıvı gibidir. Hani makinelere sürdüğümüz ve onların hareketini kolaylaştıran yağ gibi bir şey.

İnsancıl söylemlerin eksikliği duyulan ülkelerde insanlar gaddarlaşır. Giderek acımasız olur. Ne yazık ki biz bu haldeyiz.

Yanlış anlamayın! Ben gerçekten Türkiye’ yi özlüyorum.

Benim tanıdığım, bildiğim, içinde büyüdüğüm Türkiye’yi özlüyorum.

Birbirine saygılı, efendi insanların yaşadığı, gösterişten nefret eden, herkesin ayağını yorgana göre uzattığı orta halli ve kanaatkâr bir Türkiye gözümde tütüyor. Toplumun kendi içinde sessiz bir dayanışma yaşadığı, başımıza gelen en küçük olayda bile herkesin birbirine yardıma koştuğu, kurşunların vızıldamadığı güvenli sokaklarında yaz akşamları yürüyüşler yapıldığı, gençlerin şarkılar söylediği, gülüp eğlenildiği namuslu Türkiye‘yi tekrar geri istiyorum.

İnsanların kandırılmadığı, haksız yere suçlanmadığı, herkesin özgürce kendini ifade ettiği o ülkemi geri istiyorum.

Kaçakların, mafya babalarının, rüşvet yemiş devlet görevlilerinin aforoz edildiği ve dürüstlüğün en yüce erdem olduğu eski ülkemi geri istiyorum.

Gazete yazarlarının her gün birbirine ağız dolusu küfretmediği bir barış ortamını özlüyorum.

Yaşlının yaşlı, gencin genç gibi davrandığı ve toplumu bir arada tutan değerler bütününün sarsılmadığı bir dönemi arıyorum.

Paranın değil, dürüstlüğün, emeğin, onurun ve kibarlığın en yüce değer olduğu Türkiye’yi geri istiyorum.

Gelin hep birlikte kardeşlik türküleri söyleyelim.

Gelin hep birlikte özlediğimiz ülkemizi geri getirelim.

Eğitimci –Yazar

Soner Atabek


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —