Değerli okurlarım, bugün sizlere sürü psikolojisini anlatacağım.
SÜRÜ PSİKOLOJİSİ
Tarihte Antik Yunan, Mısır, Çin, Bizans kültürlerini incelediğimiz zaman, yönetimin başarılı bir felsefesi olmuştur. Bütün bir sürüyü yönetmeye çalışmaktan sa, sadece lider gibi gördüklerini yönetmek yeterlidir.
Sürü her zaman en öndekini takip eder. Sonu ölüm bile olsa...
Sürü psikolojisi (Bandwagon Effect) kavramı, ilk olarak 1848'de Amerikan politik eleştirilerinde kullanılmaya başlandı. Dan Rice adında bir palyaço, o zamanlar bando arabası (bandwagon) kullanarak politik tanıtım turlarına eşlik ediyordu.
Bizde de aynısı mevcut.
Her seçim dönemi hoparlörlerden saçma sapan seçim şarkılarını çala çala gezerlerya, işte onun aynısı. Bando arabası coşkulu müziklerle sokakları geziyor ve bandoya katıl diye çağrı yapıyordu. Gerek bandonun etkisi, gerek şovmenliğin etkisi,ile Dan Rice döneminde hatırı sayılır oy toplamış ve almıştı.
Sürü psikolojisi etkisi yaratmış ve başarılı olmuş biri "Dan Rice."
Sevmem öyle palyaçoları, Stephen King okuyarak büyüdüm ben.
Aslında sürü psikolojisi grupların oluşturduğu bir şeydir. Ama bazı insanlar, sürü kendilerini terk etse bile eski sürüye uygun yaşarlar. Hayvanlarda da gözlemlenir bu ama en çok insanlar da bağımlılık yapar bu "cehalet."
Sürüye katıldı mı bir kere, o sürü mutlu olsun diye, yanlış dahi olsa alkışlanır ve doğru kabul edilir.
Çünkü aykırı davranma korkusu vardır. Sürü çıkarlarına aykırı hareket eden cezalandırılır, veya dışlanır. Bunun korkusu da yeterlidir zaten.
Eğer bir kişi özgürleşmek ve kendi fikirlerini sunmak isterse, daha önceden uygulanan cezaları görüp ortak fikre bağlı olmaya geri döner.
Bazen sürü psikolojisi, yanlış bir şey söylerim de diğerleri bana güler mi? Korkusu yada çekincesi halinde de ortaya çıkar. Buda zamanla özgüven eksikliği oluşturur.
Sürü psikolojisinde diğer bir önemli olay ise riskin dağılımıdır.
Riski paylaşmak ödülü artırır, ama aptallığı ve özgüven kaybını da artırır.
Birisi risk alıyorsa onun peşinden takılmaya bayılırız.
Örnek mi?
Bak emniyet şeridi ihmallerine, önce şöyle bir bakar aynadan, yetişkin domuz gelen varmı diye. Trafik sıkışıktır ama bizim domuz tek başına girmek istemez emniyet şeridine. Çünkü mevcut sürüsü, üç şeritli sıkışık trafikte beklemektedir. Bu kadar araç duruyorken, en sağdan bu kadar bariz çıkıp gitmek risklidir. Ceza yazılabilir. Ama bir an aynada gelen arabayı yada ambulansı görür. Onlar yanından geçince domuzumuz, yavru domuz olduğu günlerdeki sevinci yaşar.
Diğer domuzların peşine takılır ve coşku ile ilerler emniyet şeridinden.
Böyle vahşileşme sanki erkeklerin doğasında var.
Bakalım çevremize böyle nice örnekler var.
Asker uğurlama, düğün konvoyu gibi.. durumlarda gece yarısı bile tam ilkel canlı gibi kornaya basa basa sevincini paylaşanları görürsünüz, yada duyarsınız. Çünkü o gece yarısı olmasını umursamaz. Hayvanca sevincini yaşar. İster ki o özgürce hayvanlaşırken, herkes uyansın. Hastası olanda, bebeği uyuyanda uyansın. Çünkü o hayvan mutlu günündedir. Şehir cadde ve sokaklarında böğüre böğüre kornalar eşliğinde gezerken mutludur. Ömründe bir kere askere gidiyordur, ömründe bir kere evleniyordur.
Ne var ki bunda?
Mutlu olsun. Bilmediği (aslında bal gibi de bildiği) şudur ki onun gibi milyonlarca hayvan her gün benzer şeyleri yapacaktır.
Daha ileri gidip, şehirdeki en işlek caddeyi trafiğe kapatıp sevgilisine evlenme teklif edecek, düğünde havaya ateş edip çocukları öldürecek, zevkle makas atarken iki aracın ölümlü kazasına sebep olacaktır.
Ama önemli olan o domuzun mutlu olmasıdır.
Sürüsü olsun yeter ki. Sürüsü olmasa, yani tek olsa asla bunları yapamaz. Sadece güveneceği domuzlar ile birlikte bu kadar hayvanlaşabilir.
Ben Avrupa'da duymadım ki havaya ateş edilsin. Bir Norveçli yada Fransız bırak bunları yapmayı, aklından bile geçirmez.
Bir Fillandiyalı yol tabelasına ateş etmez.
Bizde delik deşiktir. Çünkü daha önce onun sürüsünden bir kanka o tabelaya ateş etmiştir, oda etmelidir. Rusya'da yağlı boya tablolar sokaklarda asılı durur kimse gidip bıyık yapmaz.
Bizde ise, Tarihi eserlere ve asırlık ağaçlara tornavida ile, Ali Ayşe'yi seviyor yazan bir ayı mutlaka vardır.
İngiltere'de egzozu sadece yüksek ses çıkartsın diye ayarlayıp, sokaklarda böğürterek gezemezsin. O egzozu en iyi ihtimal ile ağzına sokup gaz verirler. Ama bizde ohh rahat rahat sokak aralarında inlet gitsin.
Sürü psikolojisi bulaşıcıdır.
Saygı eğitim ile gelmeyecekse bize. yasa ile gelmeli . Kaldırıma park eden ayının arabasını al, bak ne oluyor. Televizyonlarda uyuşturucuya özendirene ömür boyu hapis ver. Sonra izle bakalım neler oluyor.
Eğitim ile değişmeyen toplum, yasalar ile değişecek.
Üzülerek izliyoruz haberlerde, kimisi aynı suçtan defalarca yakalanmış, artık uzman olmuş. Hala aramızda geziyor. Birinin canını alana kadar aynı hatayı yine yapıyor.
Ve sürüsüne yenilerini ekliyor.
Yaya şeridinde kendi halinde yürüyen insanı arabadan inip döven ayılar var. Bu ayı sürüleri eğitim ile düzelmiyorsa yasa ile cezalandırılmalı.
Ne zaman yaya geçidine gözü kapalı inebilirsen, işte o zaman gelişim tamamlandı demektir.