Babasının yakın arkadaşı Cemal’in eczanesinde tezgâhtar olarak işe başlayan Temel, bir türlü raflarda müşterinin istediği ilacı bulamıyor, gelenlerin çoğu eli boş dönüyordu. Patron Cemal, bir gün Temel’i çağırdı. “Bak oğlum” dedi. “Bu işi öğrenmez, gelen müşteriyi boş gönderirsen bu dükkân batar. Diyelim ki olan ilacı bulamıyorsun. Oysa iyi tezgâhtar, o ilaç bizde olmasa bile benzerini bilir, tavsiye eder ve satar! Tamam mı?
Biraz sonra bir müşteri geldi ve “Bana en iyi öksürük şurubunu ver” dedi.
Temel, her rafı dolandı, yine bulamadı tabii…
Ama patronun lafını hatırladı ve müşteriye bir şişe müshil vererek, “Hepsini iç, şimdi burada” dedi. Müşteri, şişeyi kafasına dikti ve çıktı. İlerdeki masasında gazetesini okuyan patron Cemal geldi ve Temel’e, “Ne oldu?” dedi. Temel, anlattı:
“Öksürük şurubu istedi. Yoktu. Ona müshil içirdim…”
“Ama müshil, öksürüğü tedavi etmez ki!”
“Öyle mi?” dedi Temel ve dışarıda bir direğin dibine eğilmiş müşteriyi gösterdi:
“Sıkıysa öksürsün bakalım!”
