Milletin bu yükü kaldıracak dermanı kalmadı. İtibarda tasarruf olmaz söylemi artık geçmiyor. Artık milleti serbest bırakın. Vatandaş evine ekmek götürme telaşında. Siz ise itibar sevdasındasınız.
Devlet başkanının görevi milletin beraberliğini ve can güvenliğini. Ve sırtının pek karnının tok olmasını sağlamaktır. Vatandaşın durumu saraydan görüldüğü gibi değil. Beğenmediğiniz eski devlet başkanları. Devamlı halk ile haşır neşirdi. Hatta tebdili kıyafet ile halk arasında dolaşırlardı.
Yurt içinde bir yere gideceklerinde ordunun C- 47 uçaklarını kullanırlardı. Şimdiki devlet adamları özel Jetlerle dolaşıyorlar. İtibarda tasarruf olmaz. Öyle değil mi? Sizin itibarınızın sağlanması için. Millete bu kadar yüklenilmez. Dünyada belki bizim kadar vergi ödeyen millet yoktur.
Böyle giderse sokağa çıkanlardan hava vergisi alacaksınız. İtibarınızın sağlanması için. Zam üzerine zam yapılıyor. Kaynak bulamayınca vergilere ve zamlara başvuruyorsunuz. Ben size baş vuracağınız kaynağı söyleyeyim. Hani şu beşli şirketin yaptıklarına verdiğiniz garantiler var ya. Bu verdiğiniz garantiler tutmuyor.
Onu da ödemek durumunda kalıyorsunuz. Bu beşli şirkete verdiğiniz garanti paraları devleti batırıyor. Verdiğiniz hiçbir garanti tutmuyor. Mesela şu Çanakkale boğazına yapılan boğaz köprüsü için verilen garanti tutmuyor. Tutması da mümkün değil. Bu yapılanlara verdiğiniz garantilerin hiç birisinin tuttuğu vaki değil. Afyon hava alanı için verdiğiniz garanti.
Maliyetinden fazla. Şu beşli şirketin yaptıklarına verilen garantilerin hiç birisi tutmadı. İstanbul boğaz köprüsüne yaptığınız köprüye verdiğiniz geçiş garantisi hiç tutmadı. Beğenmediğiniz Süleyman Demirel’in yaptığı birinci köprünün geçiş parası yetmiyor. Kendinizin yaptığı köprünün garantisine yetmiyor.
Yapacağınız bir şey var. Bu verdiğiniz garantilerin hepsini iptal edeceksiniz. Önce bu garantilerden kurtulacaksınız. Artık o beşli şirketin ülkeye birazcık faydası olsun. Hattı zatın da o millete küfür eden şirkete hiçbir şey yaptırmamak gerekirdi. Ne kadar verdiğiniz garanti varsa hepsini iptal edeceksiniz. Bu millet sizin hatalarınızdan dolayı yatığınız yanlışların ceremesini ödemek zorunda değil.
Ülkede ne kadar sığınmacı varsa? Hepsini gönderin. Şu yabancı hayranlığını bırakın. Öğretmelerimiz atama bekliyor. Ne yazık ki atanamıyor. Fakat 350 Suriyeli atanıyor. Bir ata sözünüz vardır. Önce can sonra canan derler. Fakat bizde tam tersi oluyor. Önce canan sonra can oluyor. Evet neden bu millete bu çileyi çektiriyorsunuz? Nüfusun 70 milyona yakını Türk.
Fakat sizde Türkleri sevmiyorsunuz! Buna bir çare bulunması gerekiyor. Çare nasıl bulunacak? 2002 senesinde bu ülke kendi kendine yete bilen 7 ülkeden birisi idi. Ne oldu da şimdi el avuç açan ülke olduk. Bu işin sorumlusu vatandaş mı? Yoksa yönetim mi? Vatandaş bu sorunun cevabı 2002 senesinden önce vermiş. Vatandaşın hiçbir sorumluluğu kalmamış.
Sorumlunun yönettim olduğu artık ayan beyan meydandadır. Artık yönetimin kendisini yenilemesi gerekiyor. Sevmediğiniz Türk milletini ya seveceksiniz? Ya da Türk milletini yönetmekten vazgeçeceksiniz. Burada bir hatırlatmada bulunacağım. Allah Ayeti kerimesinde. Huzuruma kul hakkı ile gelmeyin diye buyuruyor. Sizin üzerinizde her gün kul hakkı artıyor. Öyle kul hakkı oluşuyor ki?
Bunun altında kalkamayacaksınız. Kul hakkı ile gidenlerin üzerinden bu kul hakkı düşmede. Cennete girmeleri mümkün değildir. Bunu ben söylemiyorum. Allah ayeti kerimesin de öyle buyuruyor. Bu duruma nasıl geldik. Bu sorunun cevabını bulmaya çalışalım. Saygılarımla.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! NE MUTLU CUMHURİYETÇİYİM DİYENLERE! NE MUTLU ATATÜRKÇÜYÜM DİYENLER.
Mustafa KOÇAL 26- 06- 2024 .
