Yaklaşık şu son on yıl boyunca uluslararası diplomasi alanında gelişen olaylara baktığımızda Türkiye olarak sahip olduğumuz yeteneklerimizin değerlendirilmesi noktasında yapılanlara baktığımızda bizlerden daha çok yabancı basının değerlendirmeler yaptığını görüyoruz. Gerçekten yaşadığımız dünyada son yıllarda yaşanmayan askeri, ekonomik ve siyasi olayların artarak devam ettiği bir dönemden geçerken sorunların çözümündeki yetersizliklerin temelinde emperyal yaklaşımların varlığını görebildiğimizi düşünüyorum.
Tüm bu zor sorunlar arasına yetersiz diplomatik çalışmaların varlığı da eklenince kavgalar, çatışmalar ve savaşların kaçınılmaz bir hal aldığını ve de devam ettiklerini maalesef görüyor ve biliyoruz artık. Ancak Türkiye olarak, daha doğrusu iktidar partileri olarak 22 yıllık siyasi tecrübeler ışığında uygun kadroları kurarak özellikle şu son on yıl boyunca içerde ve dışarıda sorunlara bakış açısının yavaş yavaş değişmeye başladığını bunda da oldukça hızlı adımlar atarak başta yakın çevremizdeki komşularımız olmak üzere pozitif bir havanın oluşmaya başladığını iyi hatırladığımızı söylemek isterim.
Özellikle sorunlar karşısında, taraf tutmaya yeltenmeden, açık ve net açılımlarla adeta bir tarafsızlık gözlüğü kullanarak doğru açıdan bakmamızın zaman içinde dünya siyasetinde yer tutmaya başladığını ve de kabul gördüğünü düşünüyorum.
Bu çok özel görevler için sorumluluklar alan Sayın Cumhurbaşkanımızın derslerini iyi çalışmasının yanı sıra ülkenin dışa açılan kapısı olarak gördüğümüz T.C Dışişleri bakanlığımızda çalışan başta bakanlarımız olmak üzere onlara eşlik eden diplomatlarımızın son derece etkin ve doğru adımları ile desteklerde bulunması jeopolitik alanda Türkiye olarak tüm dünyada dikkatleri üzerinde toplayan bir ülke konumuna geldiğimizi ve aynı ciddiyetle yolumuza devam ettiğimizi görüyoruz. Ve hatta iki gün önce bir Yunan Bakanı da Türkiye’nin içerde ve dışarıda son yıllardaki siyasi başarılarından söz etmiş, doğruda laf etmiş aslında.
Özelikle Ukrayna- Rusya savaşının başlangıcından bugüne doğru geçen 3 yıl boyunca ülke olarak siyasi açıdan attığımız adımlarda en küçük bir yanılma, hata veya barış adına taraf tutma gibi yaşanan onca kötü örneğe karşın Türk Diplomasisinin dünyanın önde gelen basın kuruluşları tarafından öne çıkarılmasının ve hatta övgüler almasının ülkem adına pozitif görüşler olduğunu düşünüyorum.
Ve geçmiş yıllarda önce Libya ile başlayan, Azerbaycan’la, Yunanistan ve Ermenistan- Azeri barış çalışmaları ile devam eden Somali ve Suriye ile adeta taçlanan politik çalışmalarımızı istikrarlı bir barışın habercisi olarak değerlendiriyorum. Ve yine Rusya- Ukrayna barış masasının İstanbul’da kurulması talebinin Putin’den gelmesinin de ülkem adına olumlu bir gelişme olarak düşünüyorum. Bu arada Pakistan Hindistan çatışması sonrası Sayın Pakistan Başbakanının Türkiye hakkında söylediklerini unutmadan söyleyebileceğim tek şeyin dünyamızda yaşanan olaylarda bir barış lideri aranırsa eğer adresin Türk Diplomasisinin olduğunu söylemek çok da yanlış bir görüş olmaz sanırım.
Ve bu arada 12 Mayıs sabah saatlerinde PKK’nın silah bırakması ile kendisini fesh ettiği haberleri ile beraber dünya basının bir anda yüzlerini Türkiye’ye dönmesi ile bir kez daha Türk Diplomasisinin başarısının konuşulduğu, yazıldığı bir dönemi yaşıyoruz şimdi. Bunu ülkemizin çok gecikmiş olsa da iç barışını tahkim etme adına yapılan yüzyılın en önemli iç barış çalışmalarından biri olduğunu da söylemek isterim.
Böylesine çok önemli bir adımın atılmasında başta ilk barış çubuğunu yakan ve arkasında duran Sayın Devlet Bahçeli’yi alkışlarken ve ölümüne kadar bu projeye destek veren Dem Milletvekili rahmetli Sırrı Süreyya Önder’i bir kez daha saygıyla anıyorum. Umarım her şey istediğimiz gibi silahlar susar, Türk- Kürt kardeşliği bir daha bozulmayacak şekilde yıllar boyu devam eder, gider.
14 Mayıs 2025 Erhan Göçmen
