Zübeyir ÇÖMLEKÇİ


KUR'AN İHYA EDER

KUR'AN İHYA EDER


      KUR’AN İHYA EDER

     Tarih boyunca dert, keder, sıkıntı ve problem hep vardı. Bundan sonra da var olacaktır. Hatta çoğu zaman sen onlardan kaçtıkça, onlar senin üstüne gelecektir. Tam bu noktada; ya bütün ümidini kaybedip sorunların altında ezilerek yok olacaksın ya da seni ihya/var edecek yeni bir doğuş/diriliş ile hayata kaldığın yerden devam edeceksin. Her şeyden önce bu tercihin sadece sana ait olduğuna kesin inanmalısın! Eğer böyle bir durumda yılmamak ve yıkılmamak için Yaratıcı’ya kulak verirsen, sana yeni bir var oluş/yeni bir diriliş imkanı sunduğunu rahatlıkla göreceksin. Hem de bunu, her seferinde tekrar başa dönmeden kaldığın yerden devam edebilmen için zihnini inşa ederek yaptığını da fark edeceksin. 

     İşte sana, insan zihnini inşa ederek hayatı yeniden ihya etmeni sağlayacak çok kısa bir sure: İnşirah Suresi:94/1-8

     “Senin göğsünü/gönlünü ferahlatmadık mı? Belini büken yükünü kaldırıp atmadık mı? Senin adını/itibarını yüceltmedik mi? Şüphesiz o zorlukla beraber bir kolaylık vardır. O zorlukla birlikte mutlaka/gerçekten bir kolaylık vardır. Boşa çıktığında/düştüğünde hemen kalk, yeni bir işe koyul. Sadece Rabb’ine yönel!”

     Hemen belirtmeliyim ki, bu sureyi; Muhammed (as)ın Resullüğünden önce, melekler tarafından göğsünün açılarak kalbinin yıkandığı şeklinde bir hikayeye dayandıranların buradaki inşa ve ihya faaliyetini anlamayacağı açıktır. Çünkü bu düşüncede olanlar, sureyi böyle bir hikayeye kurban ederek bugünün insanına bir şey söylemediğine baştan inanmış olmaktadırlar. Halbuki, bu hikayenin Kur’an’dan referans alması mümkün olmadığı gibi tüm ayet ve surelerin, her devirdeki insanlar için geçerli yol haritası olduğu bilinen bir gerçektir. Kur'an'a inanmak bunu gerektirir.

     Anlamak isteyenler için, sadece surenin adı bile insan zihnini inşa etmeye nereden ve nasıl başladığını açıkça gösterir. Bunun için sadece inşirah kelimesinin etimolojik yapısını bilmek yeterlidir.

     İNŞİRAH; Arapça “şrh” شرح = şeraha (açtı, açıkladı, yorumladı) fiilinin infial veznindeki mastarıdır. Bu vezinle gelen bir fiilde/eylemde önemli olan şey, kim tarafından ve nasıl yapıldığı değil, eylemin kesinlikle yapılmış/gerçekleşmiş olmasıdır. Buna bağlı olarak fiilin gayesi de mutavaat içindir. Yani fiilin, mef’ul (nesne) üzerinde meydana getirdiği etkiyi doğrudan kabullenmesidir. Başka bir anlatımla; fail (özne), fiilini (eylemini) mef’ul (nesne) üzerinde uyguladıktan sonra işlenen fiilden ziyade eserinden bahseden bir olayın anlatımı için kullanılır. 

     Böylece en başta surenin adıyla; göğsün/kalbin her türlü sıkıntı ve stresten kurtulup rahatlaması (her yönüyle ferahlaması), üzüntü ve kederi dağıtıp istenen moral ve motivasyona kavuşması sağlanmış olmaktadır. Buna ilaveten ilk dört ayetle de nerden nereye gelindiği hatırlatılarak düştüğün yerden tekrar kalkabileceğin vurgulanmaktadır.

     Bununla Allah diyor ki: Düşmüş, yaralanmış, hırpalanmış, kırılmış, maddi veya manevi zarar görmüş olabilirsin. Ama bu hayatın sonu değildir. Hem ben seni terk etmedim. Sen hangi durumda olursan ol, ben hep seninleyim. Zarara, dert ve kedere, sıkıntı ve probleme teslim olma. Hayata küsme, daha yapacak çok işin var. Her şey bitmiş değildir. Çünkü henüz bütün yollar denenmiş ve tüm imkanlar tüketilmiş değildir. Nerden nereye geldiğini unutma! Gönlünü ferah tut, rahatla ve kendini toparla, moral ve motivasyonunu kazanarak yeniden başla, hem de kaldığın yerden.

     Evet insan zihninin inşa edilebilmesi için önce sıkıntı ve stresten kurtulup ferahlamaya, üzüntü ve kederi giderip tüm benliğiyle yeni bir moral ve motivasyon kazanmaya ihtiyaç vardır. Çünkü insanın olayları doğru analiz etmesi ve sağlıklı düşünüp çözüm yollarını görebilmesi, bununla mümkün olacaktır. Onun için Allah, surenin içinde zihni inşa edecek yolu göstermeden önce surenin adı ve başlangıç ayetleriyle işin temelini sağlam bir zemine oturtmaktadır. Bu durum tam anlamıyla: bir inşaata başlamadan önce gerekli olan projeye ve ona uygun hafriyat yaparak inşaat zemininin hazırlanmasına benzer. 

     Sure; sağlam ve uygun zemini oluşturduktan sonra inşa faaliyetini de iki aşamada gerçekleştirir. Birinci aşamada soruna değil çözüm yollarına odaklanmayı hedef alır. İkinci aşamada ise bulunan çözüm yolunun nasıl işletileceğini gösterir. 

     Birinci aşama için surenin 5-6.ayetlerini tekrar hatırlayalım: 

     “O zorlukla beraber şüphesiz bir kolaylık vardır. O zorlukla birlikte gerçekten bir kolaylık vardır.”

     Meallere tam yansıtılmadığı için, doğal olarak buradaki inceliği insanlar fark edemiyor. Zorluğu ifade eden kelimeyi marife (belirli) olarak kullanırken kolaylığı ifade eden kelimeyi ise nekre (belirsiz) olarak kullanılmıştır. Bunun anlamı şudur: Yaşadığın zorluk bellidir ve bir tanedir. Hatta sorun birden fazla bile olsa neticede sayısı ve nasıl olduğu bellidir.  Halbuki kolaylıklar ve çıkış yolları sayılamayacak kadar çoktur. Sayılamayacak kadar çok olan çözüm yollarından sana uygun olan birinin (birkaçının) mutlaka var olduğunu göstermek için de tekrar tekrar vurgular. Böylece insanın sağlam bir zeminde sağlıklı bir düşünceyle çözüm yollarına odaklanmasını isteyerek zihnini inşa eder. 

     İkinci aşama için de surenin 7-8.ayetlerini hatırlamamız gerekmektedir:

     “Boş kaldığın/düştüğün zaman hemen kalk/yeni bir işe koyul. Sadece Rabb’ine yönel!”

     İnsan farklı şekillerde düşebilir, boşa çıkabilir, yaralanabilir, kırılabilir… Her ne şekilde olursa olsun! Düştüm, kırıldım, yaralandım diye ağlayıp sızlamak yerine odaklandığı çözüm yollarından kendisine en uygun olanı seçtiği gibi kalkmalı ve yeniden hayata kaldığı yerden başlamalıdır. Bunu yaparken de gönlünü sadece Rabb’ine açmalı, yanına yol arkadaşı aramaya, başkalarını da aynı sıkıntıları yaşatmaya kalkmamalıdır. Hele hele düşmesinde etkili olanlara durumunu anlatarak daha da rezil olacağı bir yola asla başvurmamalıdır. Esasen Haksız yere kırıldı, yaralandı ve düşürüldü ise zulme uğradığı için Allah’ın yardımı zaten ona mutlak ulaşacaktır. Ancak hak ederek böyle bir duruma düştüysen önce yanlışından dönecek, hakkı yerine teslim edecek sonra Rabb’ine yöneleceksin. Yanlışlarından kurtulup samimiyetle gönlünü Rabb’ine açtıktan sonra zaten başka bir yardımcıya ihtiyaç duymayacaksın. Eğer Rabb’inin yardımını hak edecek durumda değilsen, bütün dünya bir araya gelse yine de yardımsız kalacaksın.

     Gönülleri inşirah içinde, zihinleri Kur’an ile inşa olup hayatı ihya edenlerden olmak, dileğiyle…

…………………………………………………………………………………………………………………………………………………………

     Zübeyir ÇÖMLEKÇİ  -  11 / 12 / 2025

 

 

 

 

  • BIST 100

    14048,39%0,46
  • DOLAR

    42,60% 0,02
  • EURO

    50,20% 0,72
  • GRAM ALTIN

    5828,36% 0,62
  • Ç. ALTIN

    9291,43% -0,01
  • Perşembe 12.6 ° / 6.6 ° false
  • Cuma 11.2 ° / 3.3 ° Güneşli
  • Cumartesi 12.5 ° / 5.9 ° false

Balıkesir

11.12.2025

  • İMSAK 06:42
  • GÜNEŞ 08:12
  • ÖĞLE 13:07
  • İKİNDİ 15:30
  • AKŞAM 17:51
  • YATSI 19:16