Bandırma ve yöresine emek verenler


Kültür ve sanat

Bir zamanlar “Altesler” ve “Marmara Altılısı” vardı


Bir zamanlar “Altesler” ve “Marmara Altılısı” vardı

Bandırma’mızın müzik anlayışı 1965’li yıllarda çok farklıydı.

Bandırma çocuklarından oluşan iki orkestra, adeta ortalığı yıkıp geçiyordu: “Altesler” ve “Marmara Altılısı”

NUSRET UYAR ANLATIYOR.

O yıllarda, bu iki orkestrada da görev yapan, Bandırma’da “Gavur Ali” olarak anılan Ali Uyar’ın oğlu Nusret Uyar’ın duygu ve düşüncelerini aldık. Hâlen İstanbul’da, “Orkestra Active&Çisem” topluluğunun sahibi olan Nusret Uyar, o yılları özlemle aradığını vurgulayarak şunları söyledi:

“İlk müzik eğitimimi babamdan aldım. 1965’li yılların Bandırma’sının iki önemli orkestrası olan ‘Altesler’ ve ‘Marmara Altılısı’nın ikisinde de çalıştım. ‘Altesler’, 1965 yılında kuruldu. Toplulukta benimle birlikte çalışan bazı isimler arasında ilk aklıma gelenler Vahdet Tekeli, Ahmet Tekeli, Öner Özbek, Ekmel Hakman, Ünal Genç geliyor. Bu gruba daha sonraki yıllarda Özer Kocabay, Adnan Sıdar, Tatar Ferruh, Mahmut Korucu ce Sıtkı Aydemir de eklendiler. Çalışmalarımızı, Kızılay’a ait bir depoda yapıyorduk. ‘Marmara Altılısı’nda ise benimle birlikte müzik yapanlar arasında Erkmen Balamir, Burhan Keser, Behzat Demir ve Cahit Takunyacıoğlu’nu anımsıyorum.”

TÜM DÜĞÜNLERDE BİZ VARDIK

Uyar, o yılların çok farklı bir müzik anlayışı olduğunun altını çizerek, şu değerlendirmede bulundu:

“Çarşamba akşamları Orduevi’nde, cumartesi akşamları ise Etibank lokalinde program yapıyorduk. Bu programlarımıza kravatlı beyler, iyi giyimli kadınlar gelirdi. Ayrıca hemen hemen tüm düğünlerde de bir program yapardık. Hatta yöremizdeki düğünlere de giderdik. İnanın, repertuvarımızda bir tek Türkçe şarkı bile olmazdı. Tek Türkçe parça bile çalmadan düğün sona ererdi. Zaten vatandaşların da Türkçe şarkı isteği olmazdı. Repertuvarımız tamamen o dönemin beğeni toplayan yabancı şarkılardan oluşuyordu. Hiç unutmuyorum, Gönen’de bir düğüne gitmiştik. Başı örtülü bir kadın, bizden, o dönemin ‘I FeelGood’ isimli parçayı çalmamızı istemişti.”

LİSELERARASI YARIŞMA

O yıllarda, Şehit Mehmet Günenç Lisesi orkestrası olarak, Milliyet Gazetesi’nin düzenlediği “Liselerarası Hafif Müzik Yarışması”na da katılarak başarılı olduklarına dikkati çeken Uyar, şunları aktardı:

“Sanıyorum, 1971 yılıydı. Bu yarışmaya Şehit Mehmet Günenç Lisesi öğrencileri olarak biz de katıldık. Ancak orkestramıza, öğrenci olmayan Mahmut Korucu ve Adnan Sıdar’ı da aldık. Müziğimizle ortalığı sarsıyoruz ve yarışmanın birinciliği için İstanbul Saint Jozeph Lisesi’yle çekişiyoruz. Ancak orkestramızda öğrenci olmayan iki müzisyenin bulunması nedeniyle Saint Jozeph Lisesi bizi Milliyet Gazetesi’ne şikayet etti. Aslında kurallara uymadığımız için yarışma dışı bırakılmamız gerekiyor ama orkestramız öylesine ilgi görüyor ki, Milliyet Gazetesi bunu göze alamadı. Yarışmada Saint Jozeph Lisesi birinci olurken, bizi de ‘Fahri Birinci’ ilan ettiler.”

NAZIM HİKMET’İN ŞİİRİNİ BESTELEDİM

O döneme ait unutamadığı bir anısı da var, Nusret Uyar’ın:

“O yarışmaya, Nazım Hikmet’in şiirinden bestelediğim ‘Lafla Peynir Gemisi Yürümez’ isimli şarkıyla katılmıştık. O dönemlerde Nazım Hikmet’e bakış açısını biliyorsunuz. Siyasi polise ifade bile vermiştim, bu şiiri bestelediğim için…”

YURT DIŞINDA MÜZİK EĞİTİMİ

Daha sonraki yıllarda Bandırma’dan kopar, Nusret Uyar. İsviçre ve Almanya’da müzik eğitimi alır. David Bowie ve Celine Dion ile çalışmalar yapar. İstanbul’a döndüğünde ise Atilla Şereftuğ ve Erdal Hüsnü Kızılçay gibi önemli müzisyenlerle çalışma olanağı bulur. Uyar, bu dönemi, “Dünya popunu ve doğru müzik yapmayı bu hocalarımdan öğrendim. Hele hele Erdal Hüsnü Kızılçay hocamın bendeki emeğini hiç unutamam” diye değerlendiriyor.

Caz müziğini de Erol Pekcan’dan öğrendiğini vurgulayan Uyar, “İstanbul Gelişim Orkestrası”nın da kurucuları arasında yer alır.

Saksafon, davul(bateri), trompet, gitar, keman, kontrbas ve trombon çalan Hâlen İstanbul’da, “Orkestra Active&Çisem” gurubunda müzik yapan Uyar, ülkemizin bugünkü müzik anlayışı ile ilgili şu değerlendirmede bulundu:

“Müzik kalitesi çok düştü. Yalnız müzik mi? Siyaset dahil birçok değerimiz ‘Bileşik Kaplar’ örneğindeki gibi çok bozuldu. Bu olaya sadece sosyo-ekonomik açıdan bakmak gerekir. Bir ülkenin kültür düzeyi neyse müziğinin de öyle olması kaçınılmaz ve doğal. Ancak bu anlayışın değişeceği konusundaki umudumu koruyorum. Nitekim değişimin ayak sesleri de duyuluyor artık.”

Bandırma’nın 1965’li müzik yıllarını özlediğinin altını çizen Uyar, “Bandırma, müzisyen yetiştirme açısından çok zengin bir kent. Bu arada, Dr. Beyza Seçkin ve Av. Gazanfer Seçkin’in oğulları olup, yıllarca klasik müzik orkestralarının da şefliğini yapan Nezih Seçkin, bence ‘Çağın Mozart’ı konumundaydı” diye konuştu.

“ALTESLER” VE “MARMARA ALTILISI”NIN SOLİSTİ ERSİN DOĞANEL

Bandırma’da 1965’li yıllarda kurulan “Altesler” “ve “Marmara Altılısı” topluluklarında müzisyenlik ve solistlik yapan, hâlen serbest muhasebecilik ve mali müşavirlik mesleğini sürdüren Ersin Doğanel, “O dönemlerde Bandırma’nın müzik kültürü çok farklıydı” dedi.

“Altesler”in,ilk konserlerini, 1965 yılında, Bandırma Belediyesi düğün salonunda, Ticaret Lisesi’nin sahnelediği bir tiyatro oyununu ardından verdiğine işaret eden Doğanel, “İlk Altesler grubunda benimle birlikte Nusret Uyar, Burhan Keser, Behzat Demir, Vahdet Tekeli, Ahmet Tekeli ve Ünal Genç yer alıyordu” diye konuştu.

Daha sonra “Altesler”e, trombon çalan Sıtkı Aydemir başta olmak üzere yeni katılımlar olduğunu vurgulayan Doğanel, şunları söyledi:

“Tabii, yine aynı dönemde bir de ‘Marmara Altısı’ grubu vardı. Her iki grubun orkestra elemanları zaman zaman birbiriyle değişim gösterirdi. Örneğin ‘Altesler’in yanı sıra ‘Marmara Altılısı’nda da solistlik yapıyordum. ‘Marmara Altılısı’nı Cahit Takunyacıoğlu kurmuştu. Grupta Takunyacıoğlu’nun yanı sıra Erkmen Balamir, Özer Kocabay ve Burhan Keser de vardı. Daha sonra baterist Özer Kocabay ayrıldı ve yerine baterist Adnan Sıdar katıldı. Yine aynı grupta zaman içinde Ümit Akcoş, Behzat Demir ve Öner Önder de görev aldı.”

ALİ UYAR(GAVUR ALİ)

Bu orkestradan önce bir de, 1950’lerin sonu, 1960’ların başlarında, bu müzisyenlerin babalarının bulunduğu orkestranın de yer aldığını belirten Doğanel, “Bu orkestrada Halil Korucu saksafon, Ali Uyar(Gavur Ali) akordeon, daha sonraki yıllarda uzun süre muhtarlık da yapan Hamdi Müftüoğlu bateri, Osman Şenyaz ise trompet çalıp şarkı söylüyordu. Bu grup, düğünlerde ve pavyonlarda program da yapıyordu. Osman Şenyaz Yetkin, daha sonraki dönemde ‘Marmara Altılısı’ ile de müzik yaptı. Yine ‘Altesler’den Nusret Uyar da, ‘Marmara Altılısı’na katıldı” dedi.

MÜZİK KÜLTÜRÜ ÇOK YÜKSEK BİR KENT

O yıllarda “Altesler” ve “Marmara Altılısı” arasında büyük bir rekabet yaşandığını da altını çizen Ersin Doğanel, şu değerlendirmede bulundu:

“O yılların Bandırma’sında müzik kültürü çok yüksekti. Gittiğimiz düğünler, Comparsita(düğün marşı) tangosuyla başlar, Bolero, Çaça ve Bossa Nova ile sürerdi. Hemen hemen hiç Türkçe parça çalınmaz, zaten istek de almazdı. Düğünün son 15-20 dakikasında oyun havaları çalardık ve düğünü mutlaka ‘İzmir Marşı’ ile bitirirdik. Düğün boyunca parçalar, ritimler birbirine bağlanırdı. Bu düğünler bir balo havasındaydı. Bugünkü düğünler ise müzik kalitesi açısından tam bir felaket! Hepsi hemen oyun havası ile başlıyor. Neredeyse bir buçuk saatlik ‘takı töreni’nin ardından pasta kesimi, daha sonra içindeki sözlerin bile anlaşılamadığı ‘rap’ olmak üzere kısa bir müzik programı ve düğün bitti. Artık düğünlerin amacı altın toplamak oldu. Bizim dönemimizde öyle ‘takı törenleri’, pasta kesimi falan yoktu. Gelin-damat, masaları kısa sürede gezer, takılarını takarlardı.”

ERDEK’TE DE SAHNEYE ÇIKARDIK

1965’li yıllarda “Altesler” ve “Marmara Altılısı” olarak Erdek’teki otellerde de programlar yaptıklarını belirten Doğanel, “O dönemde, Erdek’teki ‘Dünya Kampı’nda, Kenan Doğulu’nun babası Yurdaer Doğulu da programa çıkardı. Yurdaer bey, zaman zaman, bizim Alevok Oteli’nde yaptığımız programlara gelerek izler, ‘Neden İstanbul’a gelmiyorsunuz? Orada olsanız, müzik dünyasında çok daha iyi yerlere ulaşırsınız’ derdi. Ama biz, orkestra olarak çok yere de turneye gittik. Ankara, Akhisar, Burhaniye ve birçok yerde sahneye çıktık” dedi.

Bandırma’nın yetiştirdiği eski, başarılı müzisyenlerden Ersin Doğanel, daha sonra, ülke düzeyinde Arif Susam’ın başlattığı tek piyanist-şantör uygulaması kapsamında, çeşitli mekanlarda sahneye çıktığını sözlerine ekledi.

“ALTESLER”İN TROMBONCUSU SITKI AYDEMİR

Bandırma’nın eski müzisyenlerinden, serbest muhasebeci ve mali müşavir Sıtkı Aydemir, bir zamanlar Bandırma’da fırtına gibi esen “Altesler” topluluğunu anlattı.

1951 yılında, Bandırma’da doğan Aydemir, şunları aktardı:

“Altesler, o dönemlerde Bandırma’nın en popüler topluluğuydu. Yalnız Bandırma’da değil bölgemizde de çeşitli programlara giderdik. Örneğin yaz aylarında, Erdek’te, kamuya ait kamplarda sahneye çıkardık. Toplulukta trombon çalıyordum. Repertuvarımızı genellikle yabancı parçalar oluştururdu. Bu parçalar, Türkçeye aranje edilmiş bile olsa biz, orijinalini okurduk. Topluluğumuzun solisti, hâlen Bandırma’da diş hekimi olarak çalışan Ahmet Aldağ’dı.”

EROL BÜYÜKBURÇ ANISI

Aydemir, “Altesler” topluluğunda çalışırken unutulmaz anıları olduğunu vurguladı. Bunlardan birini, bir 27 Mayıs günü yaşadığını belirten Aydemir, şöyle anlattı:

“O yıllarda, 27 Mayıs askeri darbesinin yıldönümlerinde kutlama programları yapılırdı. Yine böyle bir 27 Mayıs’ta, konser için Türk Pop Müziği’nin tanınmış ismi Erol Büyükburç, Bandırmaya gelmişti. Büyükburç, dönemin 6. Ana Jet Üssü Komutanı Hasan Sağlam’ın yanında askerliğini yapmıştı. Paşanın, Etibank lokalindeki programı izlemesi için davetini kırmayan Büyükburç, gündüz konserinin ardından akşam da Etibank lokaline geldi. Büyükburç’u orada görünce çok mutlu olduk. ‘Altesler’ olarak programımızı sürdürürken, br ara, Büyükburç’un, o dönem çok ünlü olan ‘Gözlerime iyice bak, sana aşkı anlatacak’ isimli şarkısını çalmaya başladık. Büyükburç, şarkının sonunda ayağa kalkarak bizi alkışlamaya başladı. Daha sonra kendisiyle sohbetimizde, ‘Niye İstanbul’a gelip çalışmıyorsunuz?’ diye sordu. Nasıl gidebiliriz ki? Hepimizin Bandırma’da işleri var. Erol Büyükburç’un bizi izlediği o akşamı hiç unutamam. Unutamadığım anılardan biri de Ankara’daki programımızla ilgilidir. Program başlamadan önce baktık ki, izleyicilerin çoğu bizi tanıyor ve ‘Aaa, Altesler gelmiş!” diyorlar. Tabii ki çok şaşırdık ve ‘Vay be, ünümüz buraya kadar ulaşmış!” dedik. Ama sonradan şu gerçeği anımsadık. Biz, yaz aylarında, Erdek’teki kamu kamplarında da program yaptığımız ve yaz döneminde çok sayıda Ankaralının da tatillerini geçirmek için Erdek’e gelmeleri nedeniyle bizi tanımaları çok doğaldı.”

BANDIRMA BELEDİYE BANDOSUNUN İLK ŞEFİNİN OĞLU

Bandırma Belediye Bandosu’nun kurucu şefi Ahmet Aydemir’in oğlu Sıtkı Aydemir, şunları söyledi:

“Babam, 16-17 yaşlarında, Denizli Halkevi’nde müzik ve tiyatro eğitimi almıştı. Bandırmaya geldiğimizde, dönemin Bandırma Belediye Başkanı Kâni Uçansu, Bandırma Belediye Bandosu’nu kurmaya karar verdi. 1956 yılıydı. Uçansu, bandoyu kurmak için babamı görevlendirdi. Babam da görevi kabul ederek, sanıyorum, birkaçı askerlik şubesi çalışanı olmak üzere kendisi dahil sekiz kişiyle bandoyu oluşturdu. Daha sonra bandoda çalışanların sayısı 24’e kadar yükseldi. Hasan Sur’un belediye başkanlığı döneminde bando, Erdek’te katıldığı bir tören sırasında bu ilçe belediyesinden para talep edince Sur, bandoyu feshetti. Bando, daha sonra Hasan Sur tarafından, Mehmet Gül’ün şefliğinde yeniden oluşturuldu. Gül’ün şefliğindeki bando, hâlen görevini sürdürüyor.”

ŞERİF HIRSAVA VE “ALTESLER”

20 Ağustos 1950’de, Bandırma’da doğan, hâlen serbest muhasebecilik mesleğini sürdüren Şerif Hırsava da, “Altesler”e emek veren müzisyenler arasında yer alıyor.

Orkestrada 1965-1971 yılları arasında görev yapan Hırsava, şunları anlattı:

“Altesler, bir ara dağılınca, yerini biz alarak, yeni grubu oluşturduk. Bateri çaldığım grupta Burhan Keser, Behzat Demir ve bas gitar çalan Mahmut Korucu da vardı. Ali Kalfa ve Ali Uyar(Gavur Ali) gibi müzisyen büyüklerimizden de büyük destek görüyorduk. Orkestradaki ilk düğün programıma Bandırma Plajı’ndaki gazinoda çıktım. Yalnız Bandırma’da değil, Erdek, Edincik, Gönen, Biga, Çanakkale ve Balıkesir’de de sahneye çıktık. Yazın Erdek’te, Alevok ve Mini Motel’de çalışıyorduk. Kışın düğünlerde çalıyorduk, yazın ise yazlık kamplarda müzik yapıyorduk. Orkestramızın kendine özgü kıyafetleri vardı. Kırmız saten gömlek, ördek başı yeşil pantolon giyerdik.”

Hırsava, o yıllardaki düğünleri de şöyle aktardı:

“Gelin ile damat salona girdiğinde ‘Comparsita’ ile programa başlardık. Daha sonra arka arkaya beşer parçadan oluşan repertuvarımızı uygulardık. Vals, Bolero ve tangoların ardından tvist başta olmak üzere hızlı parçalara geçerdik. Daha sonra 45 dakika kadar oyun havaları çalardık. Düğünleri mutlaka ‘İzmir Marşı’ ile bitirirdik.”

ÖZEL VE GÜZEL YILLARDI

Muhasebeci olan babasının önceleri müzisyen olmasına hiç sıcak bakmadığını vurgulayan Şerif Hırsava, şöyle konuştu:

“Babam, ‘Bunlar boş işler. Sen, asıl işimizi yap’ derdi. ‘Altesler’ ile programlara hep babamdan gizli çıkardım. Hatta program sırasında giyeceğim kıyafetleri bana pencereden annem, bir torbanın içinde atardı. Kıyafetlerimi, gittiği salondaki bir odada giyerdim. Ama sonradan babamın bu işten haberi oldu. O zaman hoş gördü. Hatta kendi harçlığımı çıkarmamdan da memnun oldu. 1965’ten, askere gittiğim 1971 yılına dek müzik yaptım. İyi kazandığımı da söyleyebilirim. Orkestramızın organizatörü Hamdi Müftüoğlu’ydu. Onun ve eniştem Ali Kalfa’nın müzik aletlerini kullanırdık. Program başına her birimize 10’ar lira verilirdi ki, zamanında iyi paraydı. Tabii, bilhassa düğünlerde çalarken, ‘Alatura’ dediğimiz bahşiş paraları da olurdu. Hiç unutmuyorum, 1968 yılında, Orduevi’ndeki Ali Akın’ın düğününde çok iyi ‘Alatura’ toplamıştık.”

Amcası İsmail Hırsava’nın, Bandırma Şehir Kulübü lokantasında şarkı söylediğine, eniştesi Halil Korucu’nun ise her çeşit müzik aletini çaldığına işaret eden Hırsava, “Müziği çok seviyordum. O yıllarda dünyayı kasıp kavuran Beatles grubundan çok etkilenmiştim” diye konuştu.

KENDİ DÜĞÜNÜNDE BATERİ ÇALDI

Hırsava’nın unutamadığı anıları arasında öncelikle Bandırma Orduevi’ndeki kendi düğününde bateri çalması geliyor. Diğer bir anısı ise 1967 yılında, Marmara Sineması’nda, dönemin ünlü Vasfi Uçaroğlu Orkestrası eşliğinde Kamuran Akkor ve Ersen’in yaptığı programlardan önce “Altesler” olarak sahneye çıkmaları ve 7-8 şarkıdan oluşan bir program sunmalarıydı.

Şerif Hırsava, 1965-1971 yılları arasındaki o dönemi özleyip özlemediği hakkındaki bir soruyu da, “Özlemez miyim? Benim için çok özel ve güzel yıllardı” diye yanıtladı.

YAZARLAR

  • BIST 100

    10225,48%-1,28
  • DOLAR

    40,21% 0,11
  • EURO

    46,65% -0,42
  • GRAM ALTIN

    4307,00% -0,26
  • Ç. ALTIN

    6902,17% 0,06
  • Çarşamba 37.1 ° / 17.3 ° Güneşli
  • Perşembe 38.7 ° / 18.1 ° Güneşli
  • Cuma 35.8 ° / 16.6 ° Güneşli

Balıkesir

16.07.2025

  • İMSAK 03:59
  • GÜNEŞ 05:47
  • ÖĞLE 13:20
  • İKİNDİ 17:15
  • AKŞAM 20:42
  • YATSI 22:23