Eğitimci yazar Soner Atabek yazdı


Kötülere İyi Demenin Bedeli

Kötülere İyi Demenin Bedeli


Kötülere İyi Demenin Bedeli: Bir Kalp Meselesi ve Yaşadıklarımız

Can kardeşlerim, aziz milletim... Yüreğimizi yakan, uykularımızı kaçıran bir mesele var ki, bugün onu en samimi halimizle konuşalım istiyorum. Şöyle bir dönüp bakalım etrafımıza, "çalıyor ama çalışıyor", "namussuz ama faydalı" diyen dilleri işitmiyor muyuz? Ne acı ki, bu sözler bizden, bizden sanılanlardan çıkıyor. İşte tam da burada, kalbimizin ve aklımızın pusulası şaşmaya başlıyor.

Şöyle bir düşünelim: "Falan adam devlete zarar veriyor, gitsin!" derken, aslında o adamın faydalı olması halinde kalmasına rıza göstermiş olmaz mıyız? Bu, doğruyu ve yanlışı, iyiyi ve kötüyü, "fayda" gibi eğri bir ölçüyle tartmaya başlamaktır. Namussuz ama faydası var, ahlaksız ama işe yarıyor, karaktersiz ama katkısı çok. Bu ifadeler, aslında ruhumuzda açılan derin bir yaradır. Unutmayalım ki, bu düşünce bizi öyle bir yere sürükler ki, iyi ve doğru olanı sırf bize eleştirdiği için hor görmeye, kötü ve yanlış olanı ise sırf bizim davamıza yanak yaptığı için sevmeye başlarız.

Rabbimiz, Kitab-ı Kerim'inde bizlere apaçık buyuruyor: "Ey iman edenler! Allah için hakkı ayakta tutun, adaletle şahitlik edenler olun. Bir topluluğa olan kininiz, sizi adaletsizliğe sevk etmesin. Adaletli olun; bu, takvaya daha yakındır. Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan hakkıyla haberdardır." (Maide Suresi, 8. Ayet)

Bu ayet, bize fısıldıyor ki, adaleti ve doğruluğu, kişilerin bize fayda verip vermediğine göre değil, Allah'ın emrettiği üzere tesis etmeliyiz. Bir insan ne kadar bize yardımcı olursa olsun, eğer ahlaksızsa, namussuzsa, kalbinde hakikat sevgisi yoksa, onu nasıl "iyi" diye anabiliriz? Kötülere bizim davamızın amigoluğunu yapıyor diye iyi dedikçe, rüşvetle işlerimizi hallettirenleri "kral" ilan ettikçe, bize biat etmeyeni "kötü" diye yaftaladıkça, ortada ne adaletten eser kalır ne de güzellikten bir haber. Mevlana ne güzel söylemiş: "Her doğru, her yerde söylenmez ama her söylenilen doğru olmalıdır." Biz, doğrunun ta kendisi olmaktan vazgeçtikçe, yanlışlar bizi çepeçevre sarar.

İş bu noktaya geldi mi, "filan güzel adam niçin hiçbir gazetede yazamıyor?" diye sorma hakkımız da kalmaz, "falanca kişi bunca namussuzluğuna rağmen nasıl o koltukta oturuyor?" diye sorgulama hakkımız da! Çünkü biz, doğru referansı kaybetmiş, hakikat derdini unutmuş bir topluluk haline gelmiş oluruz.

Bazen bir makamda, bazen bir köşe yazısında, bazen bir mikrofonda karşımıza çıkan tipler var... Bunlar, rüzgâr nereden eserse oraya yönelen, menfaat umdukları kişilerin küçük bir göz işaretiyle duruşlarını değiştiren fırıldak misali kişilerdir. Dün sövdüklerini bugün sever, sabah sevdiklerine akşam söverler. "Şahsiyetli ama itaat etmiyor" diye dışladığımız iyi insanların yerini, "methettiği için iyi ilan edilen kötüler" doldurursa, seyreyleyin gümbürtüyü! Bir bakarsınız elinde şarap şişesiyle size din satıyor, başında takkesiyle demokrasi nutku atıyor, babası kim olduğu belli olmayan size tarih üzerinden gündem yorumluyor...

Rabbimiz, Münafikun Suresi'nde münafıkların vasıflarını şöyle tarif eder: "Onlar, inananların arasına girdikleri zaman 'İnandık' derler. Fakat şeytanlarıyla baş başa kaldıklarında ise 'Şüphesiz biz sizinle beraberiz, biz ancak alay edenleriz' derler." (Münafikun Suresi, 11. Ayet)

İşte bu tipler de böyledir; menfaatleri gereği her kılığa girebilir, her doğruya yanlış, her yanlışa doğru diyebilirler. O kadar samimiyetsiz bir tonları vardır ki, sizin doğrunuzu savunsalar bile "bende bir yanlışlık mı var?" diye şüpheye düşersiniz. Hepimizin çevresinde vardır böyleleri. Geçenlerde bir dostum anlattı: Yıllarca bir davanın bayraktarlığını yapmış, kürsülerde gürlemiş bir adam, menfaati değişince bir anda 180 derece dönmüş. Hatta en yakın arkadaşına sırt çevirmiş, kendi söylediği sözleri inkâr etmiş. Şaşırdık mı? Maalesef, artık şaşıramaz olduk. Çünkü bu, "kötülere iyi demenin" bizi getirdiği noktalardan sadece biri. Goethe'nin dediği gibi: "En tehlikeli yalan, gerçeğin yarısıdır." Bizim yaşadıklarımız da bu yarı gerçeklerle dolu, bizi aldatan sahte iyiliklerle.

Canım kardeşlerim, bize düşen, o kaleler yıkılmadan evvel, oraları mesken eyleyen kötülere kötü, yaptıkları yanlışlara yanlış, çirkinliklere çirkinlik diyebilmektir. Bunu yaparken de, tüccar gibi fayda-zarar hesabı yapmak yerine, gerçek bir Müslüman’ın hasbiliği içinde, faydadan feragat edip zararı göze alarak yapabilmektir. Çünkü Allah katında doğru ve yanlış bellidir. Fayda ölçüsü değil, takva ölçüsü esastır.

Unutmayın ki, "İman edenler için Allah yolunda savaşanlar vardır. Kâfirler için de şeytan yolunda savaşanlar vardır. Öyleyse şeytanın dostlarıyla savaşın. Şeytanın hilesi gerçekten zayıftır." (Nisa Suresi, 76. Ayet)

Bayrağımızı sallıyor diye iyi zannettiğimiz bütün kötüler, aslında elindeki bayrağı çöpe atacak kuytu bulamadığı için sallamaya devam ediyor olabilirler. Savunulamayacak kadar büyük bir cürüm işleyeceği güne kadar bu tiplere iyi muamelesi yapmaya devam edeceksek, biz de bu hale müstahakız demektir.

Haydi diyelim ki kötüye "kötü" diyecek kadar cesaretimiz yok, hiç olmazsa yanlışa "doğru" demeyecek kadar kendimize saygımız olsun! Bu, en azından vicdanımızın sesini kısmamak, kalbimizin paslanmasına izin vermemektir. Aksi takdirde, yaşadığımız bu vebal, hepimizin omuzlarında bir yük olarak kalır. Yunus Emre'nin dediği gibi: "Doğruluk sana yeter; ne diye eğri durursun?" Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözü de yolumuzu aydınlatmalı: "Adalet mülkün temelidir." Bir milletin ayakta kalabilmesi, ancak adaletle mümkündür. Fayda ve menfaat, adaletin önüne geçtiği an, temel sarsılır.

"Fayda gözlüğüyle baktıkça doğrular eğrilir, hakikat pusulamız şaşar; çünkü adalet, menfaatin değil, vicdanın sesidir."

Peki, bu yolda bize düşen nedir? Kalplerimizi arındırmak, hakikate sarılmak ve adaletten asla taviz vermemektir. Bu ağır yükü taşımaya ve doğru bildiğimiz yolda yürümeye hazır mıyız?

YAZARLAR

  • BIST 100

    9008,87%-0,12
  • DOLAR

    39,19% -0,10
  • EURO

    44,81% 0,23
  • GRAM ALTIN

    4251,41% 2,48
  • Ç. ALTIN

    6711,98% 1,36
  • Pazartesi 26 ° / 12 ° Güneşli
  • Salı 28.3 ° / 13.2 ° Güneşli
  • Çarşamba 30.1 ° / 13.7 ° Güneşli

Balıkesir

02.06.2025

  • İMSAK 03:45
  • GÜNEŞ 05:36
  • ÖĞLE 13:11
  • İKİNDİ 17:08
  • AKŞAM 20:37
  • YATSI 22:20