Manastırın çok az ziyaretçi odası vardı. Keşiş yoktu. Sadece aileleri ile orada yaşayan bir rahip, bir muhafız ve manastırın çiftlik hayvanlarına ve tarlalarına bakan işçiler vardı. Pirgo'lu Arkadios 1882'de 55 yaşındayken Manastıra geldi.
Yapıyı büyütmek için 1890 yılında İkona ile birlikte Rusya ve İstanbul’u gezerek oldukça büyük bir bağış topladı. Panagia Theotokos Manastırı büyük bir resterasyon geçirmeye başladı. İnşaatında çok sayıda Peramalı (Karşıyakalı) çalışıyordu. Keresteleri, tuğlaları ve diğer malzemesi Perama’dan atlarla ve katırlarla taşındı.
Bir buçuk süren yol oldukça zahmetliydi. Manastır’ın Perama’dan başlayan geniş ve dik yolu, önce kalnterimi (Kaldırım) denen mermer karolarla döşeli Megalis Agelis meydanına çıkardı. Sonra Karanikola sırtı ve Loutsa'yı geçerek, Mankaris Çeşmesi’ne (Vrisi Mankaris) gelinirdi. Yorgun atlar ve katırlar yalağından su içerlerdi. Yoldaki Rema’da (Büyük dere) küçük bir köprü vardı. Meyve ağaçları ve üzüm bağları ile kaplı olan Taratsa’dan sonra Mikrohori'nin (Küçükköy) kuzey sınırlarına doğru dikenli kayalıklarla kaplı uçurumlar ve geçilmez yamaçlar vardı.
Taratsa'nın yukarısında, Arapi granit tepesi ile başlayan ve diğer tarafında Mikrohori'nin tarım bölgesi sınırına kadar uzanan Tsakalos tepesine bakan yüksek çorak bir düzlük ve Manastır’a ulaşana kadar inişli çıkışlı yolları aşmadan önce Aigiani ta Dendrakia adındaki yemyeşil düzlükte bir süre soluklanıp manzara seyredilirdi. 20-25 dakika sonra ulaşılan granit yapılı Arapi tepesinden sonra Thanasena'ya kadar devam eden diğer granit tepeler vardı.
Bölgede deniz boyunca bulunan granit taş ocakları ve atölyelerde küp taşlar kesilirdi. Solda, granitin derinliklerinden gelen çok soğuk bir su kuyusu olan Kagia Mpounar vardı. Yokuş bitince, cam gibi berrak suyu olan Vrisoula’dan (Küçük Çeşme) geçip, çalılar arasında kavisler çizerek devam eden yol, kısa bir süre sonra Faneromeni vadisini kapatan tepelerin aşağı yamacına gelirken sona ederdi. 1903 yılında Peramos halkı iki ay çalışarak yeni bir yol yaptı.
Eski yola girmeden geçince Dindymos'un dik ormanlık yamaçlarıyla çevrili yeşillikler içindeki Faneromeni Manastırı görülürdü. 1900 yılının başından 1903 yılının Ekim ayına kadar Kyzikos Metropoliti olan Constantine II Aleksandridis çok destek oldu. Hristiyan geleneğinde 99 sayısı Tanrı’nın birliğine işaret eden melekler düzenini ifade eder. Taş kilisenin etrafına iki katına burada kalacak olan keşişlerin ve gelen ziyaretçilerin konaklaması için 99 oda inşa edildi. Kutsal Bakire Meryem'in Göğe Kabulü'ne adanarak Faneromeni Manastırı denilerek 1895 yılında ibadete açıldı. (Devamı var)
Faneromeni Manastırı Meryem Ana İkonası