Çit, duvar, kale ve sonra…
RECAİ ÇEVİK
“Mülkiyet hırsızlıktır” demiş ya Prudon.
İlk hırsızlık nasıl oldu, kim bu ilk hırsız?
Dedim ve düştüm hırsız peşine.
X X X
HERKESİN OLAN DÜNYADA, bir gün, iri yarı, güçlü kuvvetli, elinde sopa(Bu sopadan kurtulamadı insanlık), biri, çitle çevirdiği koca bir yeri, BU YER BENİM” diyerek sahiplenir. Bu güzel, verimli yere kimseyi sokmaz. İşte ilk hırsız bu adamdır.(Kadın olamaz)
Verimli topraklar, güçlü insanlar tarafından çevrilince, topraksız kalan binlerce insan da aç ve yoksul kalınca, karınlarını ve çocuklarını doyurmak için ırgat, yani köle oldular. Efendi ve köle, bey ve hizmetçi kavramları insanlık tarihine yazıldı.
X X X
Gel zaman, git zaman, çitler, güçlülerin ve efendilerin mülkünü korumaz, koruyamaz olunca, sağlam bir DUVAR yapma gereği duyuldu. Amaç, insanlardan çaldıkları özel mülklerini, yoksullara karşı daha iyi korumaktı. Duvarlar zamanla surlara dönüştü. Kaleler kimlere karşı kuruldu sanırsın?
X X X
Gel zaman, git zaman bilimsel teknolojik devrimin öncüsü, kapitalist düzenin kurucu önderleri kapitalistler, duvarın yerine mayınlı tarlalar, elektrikli sınır telleri çekti, özel topraklarını korumak için. Ülkeler arası korkunç duvarlar örüldü. Köşkler, villalar, ikametgâhlar, yatlar, kotralar görünmez gözlerle izlendi.
Kapitalistler, kendi ülkelerine sığınmak isteyen, aş ve iş isteyen, yoksul ve aç insanları, ya tel örgülü açlık kamplarına aldılar, ya da denizlerin derin sularında ölüme terk ettiler.
X X X
Çit, duvar, mayınlı toprak, toplama kampları …Korumalar, korumalar…Hep o ilk adamın, “BURASI BENİM” diyen hırsızın torunları…
Yoksullar hâlâ o çitlerin, o duvarların, o surların gerisinde yaşam savaşı veriyorlar.
EFENDİLER VE KÖLELER.
Değişen bir şey yok, şimdilik.
