BU YOL BİZİ KAVGAYA GÖTÜRÜR
Değerli Okurlarım;
Yerli yersiz herkesin ağzında dolanan ve artık klişeye dönüşen sözlerden biri de ‘’Milli birlik ve bütünlük’’ dür. O kadar çok ve sık tekrarlandı ki, artık insanları inandırmaya yetmiyor.
Hele bu sözlerin, kötü niyetli siyasetçiler tarafından, bir takım suç ve yolsuzlukları örtmek için de kullanıldığını bilen halk iyice bu kavramlardan uzak durmaya başladı.
Bu konudaki en tanınmış klişe,
‘’Milli birlik ve bütünlüğe en çok ihtiyaç duyduğumuz şu dönemde…’’ diye başlar.
Bu sözler bizi yanıltmasın. Çok kullanıldı ve anlamını yitirdi diye bazı temel doğruları görmezden gelemeyiz.
Türkiye’deki kutuplaşma tehlikesine dikkat çekmeye çalışan çok fazla yazım bulunmaktadır. Şimdi ise çok farklı bir kutuplaşma ve bu kutuplaşmanın doğuracağı sorunlar, bizi beklemektedir.
Keşke size bana atılan mesajları, yorumları, mailleri okutabilsem.
Her gün yüzlerce mesaj geliyor ve Türkiye’nin ne kadar bölünmüş olduğunu, o satırları okuduğunuz zaman anlıyorsunuz;
insanların kimi o taraftan bakıyor olaylara, kimi bu taraftan.
Tek ortak tarafları, hepsinin de son derece öfkeli olması.
Hani ‘’canı burnunda’’ denir ya; insanlarımız o hale gelmiş.
Türkiye kutuplaşma sürecinde hızla ilerliyor.
Yalnız halk değil ki… Medya da bölünmüş, siyasetçilerde.
Birileri TC tabelalarını indiriyor, birileri asıyor, birileri mahallelerini bayrakla donatıyor, diğer mahalle yakıyor.
Birileri Atatürk’e küfrediyor, birileri İslam’a, birileri Araplara küfrediyor, birileri din kardeşimiz diyor.
Dinciler, İslam’ı bitirdi.
Milliyetçiler ülkücülüğü bitirdi.
Kemalistler, Atatürkçülüğü bitirdi.
Aydınlar kendi çağını bitirdi.
Adaletçiler, adaleti bitirdi ve solcular da sosyalizmi bitirdi.
Geriye sokak savaşları kaldı.
Seçimlerden sonra sokakların alevlenmesi, mülteci kavgalarının başlaması kaçınılmazdır. Arap milyonerlerin milliyetçiliği istememesi, milliyetçilerin Arapları istememesi sebebiyle seçimlerden sonra küreselleşen ülkemizde milliyetçilik adı altında partilerin ve grupların başkaldırması ve akabinde devlet tarafından bastırılıp sorumlularının cezaevine atılması tam bir 15 Temmuzun başka bir versiyonunu hatırlatan kaosun bizi bekliyor olduğunu görmemek için kör olmak gerekir.
Bu durumu ekonomik kriz, siyasetin tıkanması ve yönetim boşluğuyla birleştirirseniz, ortaya bir cehennem tablosu çıkıyor.
Türkiye bu kutuplaşma ortamından hızla çıkmalı.
Milli birlik ve bütünlüğünü tekrar sağlamalı.
Bunun da yolu değişik etnik gruplardan, inanç ve görüşlerden gelen insanların,
Türkiye cumhuriyeti sınırları içinde, içi boşaltılmamış sözde değil özde, laik demokratik cumhuriyet idealinden sapmayan, hukukun üstünlüğü ilkesine saygı duyan, farklı ama eşit olunabileceğine inanan, insanların temel hak ve özgürlüklerini savunan,
Türkiye cumhuriyeti yurttaşlarını buluşturabilen böyle bir ortak söylem geliştirebilecek siyasete ihtiyaç vardır.
Türkiye bu alandan hızla uzaklaşıyor, insanlar da birbirlerini bu alanın dışına itmeye çalışıyor.
Oysa bu yol bizi kavgaya götürmekten başka bir anlam taşımaz.
Evet! Bugün gerçekten ‘’milli birlik ve bütünlüğe her şeyden çok ihtiyaç duyuyoruz.’’
"Toplu vurursa yürekler onu top sindiremez."
Ama sözde değil, özde!
Eğitimci Yazar
Soner Atabek
