Bu iki kelime, “Ahtapot” CB Erdoğan, “Baba Evi” Özgür Özel tarafından kullanılır oldu.
Bizler, yani “Eski Türkiye” Siyasetçileri, siyasetin “PARA” sahibi olmak için yapıldığını, siyasetin bir haksız kazanç aracı olduğunu bilmezdik bile!
Kendi maddi olanaklarımızla, inandığımız partimizin İlçe-İl masraflarını öder, içimize karışmış “Niyeti Bozuk” kişileri anında dışlardık.
1980 öncesi Adalet Partisinde ve CHP’de böyle siyaset yapılırdı.
Bu sebepten, örgütlerin de, Milletvekillerinin de sesleri gür çıkardı.
TBMM’deki Grup Toplantıları, şimdiki “Sünnet Düğünü” gibi tantanalı olmazdı. Grup Toplantılarına sadece Milletvekilleri katılır, seyirci alınmazdı.
O grup toplantılarında Milletvekilleri her konuda konuşabilir, Bakanlar, yeri geldiğinde Genel Başkanlar en ağır eleştiriye uğrardı.
Sonunda birlikte kararlar verilir kafalar, gönüller rahat ederdi. Zamanla “Eleştirinin kişiye verilmiş bir armağan olduğu” herkes tarafından anlaşılırdı!
Elbette ki tüm bu tartışmalar, üslup olarak bir saygı ortamında geçerdi…
Sonra, yetiştiği tarikat sebebiyle ve Erbakan’ın İzmir MV Adayı olan, fakat İzmir’in kendisini MV olmaya layık görmeyip seçmediği Özal, parayı siyasete sokan ilk siyasetçi oldu! Özal’ın meşhur sözü idi; “Benim memurum işini bilir!”
Memur işini bilmeye başladığında, partililer de işini bilmeye başladı.
Bugün toplumun büyük bir kesimi, çok çabuk zenginleşmenin yolunun
AKP’de parti yöneticisi, Belediye Meclis üyesi olmaktan geçmekle başladığına inanıyorsa, çürümenin dipten başlayarak taa tepelere kadar ve gittikçe büyüyen meblağlara ulaşması, bunun baş sebebidir.
CB Erdoğan’ın, sürekli olarak Özal’ı kabullenmesinin, övmesinin iki nedeninden biri, siyasete parayı Özal gibi kullanması, diğeri ise Tarikat Kardeşliği yüzünden, Atatürk’ten nefret etmeleri ve Siyasal Ümmet Devletine gidişi istediklerindendir.
Erdoğan’a “Siyasette Şeffaflık” Yasası çıkarılması teklif edildiğinde şunu demişti; “Olmaz öyle şey, o zaman ben İlçe ve İllerde çalışacak adam bulamam!”
İşte bu HIRSIZLIK mikrobu, zamanla büyüdü, büyüdü ve tüm ülkeyi saran
bir AHTAPOT haline geldi. Bu AKTAPOT yedikçe büyüdü, büyüdükçe yedi!
AKTAPOT’UN beyni, aynı zamanda “Hırsızlar İmparatoru” olduğu için tüm ülkeyi verseniz, yine de doymaz. Ayrıca, neyi nerden çalacağını bildiği için, size öyle bir tuzak kurar ki, kendini MASUM, rakiplerini HIRSIZ yapar…
Yıllardır söyleriz, yazarız. Kimlere mi? Özellikle “Kendilerini, Erdoğan’ın ölünceye kadar CB olarak kalmasına adamış, CHP Genel Başkanlarına!
“Norveç’te siyaset yapmıyorsunuz. Rakibinizi iyi tanıyın. Karşınızda bir parti yok. Karşınızda, Türkiye’nin en büyük NAKİT PARAYA sahip, insan öldürme kapasitesi olan bir ÇETE var! Dinleyen kim? Emir ve Komuta Merkezleri ABD-İSRAİL ne emrederse onu yapmak zorundalar. Bunlarla, anlayacakları şekilde ve sürekli olarak mücadele etmek zorundayız!
Siz Türk Milletini “BABA EVİ” dediğiniz CHP’ye davet edeceksiniz, Genel ve Yerel seçimlerde oylarını (AKP’ye oy vermemek için) alacaksınız, sonra da,
CUNTA-DARBECİ-DİKTA-HAZİNE SOYGUNCUSU dediğiniz kişinin kurduğu
“Terörsüz Türkiye Komisyonuna” katılacaksınız.
Bu projenin ABD-İSRAİL projesi olduğunu biliyorsunuz!
Komisyonun Kürtlerle hiçbir ilgisi olmadığını biliyorsunuz.
BİP (Büyük İsrail) projesinin, ancak Türkiye’nin bölünmesi ile mümkün olacağını biliyorsunuz.
CUNTA-DARBECİ-DİKTA-HAZİNE SOYGUNCUSU dediğiniz çetenin, ülkenin kanını emdiğini biliyorsunuz.
O zaman, neden size duyulan desteği, götürüp bu çetenin ayaklarının altına atıyorsunuz.
Sayın Özel, Atatürkçülerle-Vatanseverlerle-Cumhuriyetçilerle-Demokratlarla doldurduğunuz BABA EVİNİ niçin ve hangi akılla götürüp AKTAPOT’UN kollarına atıyorsunuz?
Sağlık ve başarı dileklerimle 05 Ağustos 2025
Rifat Serdaroğlu
DOĞRU Parti Kurucu Genel Başkanı