Dünyada en büyük vahşet, en büyük kıyım, en kanlı soykırım, en büyük katliam hep inançların doruk noktasında yaşanmıştır.
İnancığın karanlığından daha büyük karanlık olamaz.
Muhtaç olmak, el açmak ve dilenmek insan onurunun tükendiğinin göstergesidir.
Onurlu insana yardım ve sadaka verilmez, iş verilir.
İş, onurlu insanın namusudur.
İki şey kutsaldır :
İnsan ve toprak.
Üretimin anlam yitirmesi, toprağın terk edilmesi, insanların işsiz dolaşması toplumun çöküşüdür. Üretimsizlik insanları yoksullaştırır, başka bir insana muhtaç bırakır, kulluk başlar.
Kulluk onursuzluktur.
İnsan, yaratırsa vardır.
İnsanın hayatını çalıyorlar.
Ve ona ?istedikleri? hayatı giydiriyorlar. Zorla.
Sonra da bu yeni hayatı ? yeni dünya düzenini giyinmek istemeyen, reddeden, tepki gösterene de ?terörist? diyorlar. Ya öldürüyorlar, ya da Guantanamo´ya götürüyorlar.
Herkesin bir dünyası vardır.
Bırakın o dünyasında yaşasın.
En tehlikeli şey insan yaşamına müdahale eden sokak faşizmidir.
Demokrasi sokakta oksijen alır.
Özgür iradesini (aklını) kullanabilen insanı, ne bir başka insan, ne bir parti, ne bir dinsel buyruk, ne de bir ideoloji yönlendirebilir.
Sevgiye inanıyorum.
Başka bir şeye değil.
Çünkü Tanrı da sevgidir.
Sevginin olduğu, yeşerdiği yürekte kötülere yer yoktur.
Sevgi, çocuktur, bitkidir, çiçektir, böcektir, kuştur, topraktır.
Yani hayatın kendisi, insanın kendisidir.
?Gerçeğe saygısı olmayanın hiçbir şeye saygısı olmaz.? diyor, Turgut ÖZAKMAN.
İyi de gerçeği söylemek bilgelik ve yürek ister. Zor iş gerçeğe ulaşmak, zor. Oysa yalan söylemek o kadar ki ve yalana inanan o kadar çok aptal var ki. . .
Ancak aklını kullanabilen insan yalandan ve yalan söyleyen insandan kaçar. Aklını kullanmak da her şeyi sorgulamakla başlar.
?Ayaklanmalar, işitilmeyenlerin isyanıdır.? diyor, Martin Luther KİNG.
Ve öldürülüyor.