Evrenin sonsuzluğunda bir kum tanesi
kadar bile olmayan dünyamızda, benim
boyutu mu varın siz düşünün...
BENİ EVREN KADAR BÜYÜK ve SONSUZ
YAPAN BENİM AKLIMDIR.
İNSAN BİR YERE SIĞINDI MI,
ANCAK KÜÇÜLÜR.
Herkes bir yere gittiğini sanıyor.
Hayır.
Gidilen bir yer yok.
Hayat adını verdiğimiz bu bitimsiz ve
çıkışsız varoluşta, herkes yaşamın bin çeşit
olanaklarını arıyor.
Bilinçli, bilgisi ve yeteneği oranında
Eşitlik diye bir şey yoktur.
Hiç olmadı, hiç olmayacak.
Hayat eşitsizlik, bilgi orantısızlığı ve yetenek
çeşitliliği üzerine sürüp gider.
Her insan, ürettiğine, topluma katkısına ve
yeteneğine göre hayattan pay alır.
Sosyalizmin özü de bu işte.
Bizden iyi insan, iyi yurttaş olmamız istenir.
Yasalar böyle düzenlenir.
Yani sömürüye, kötülüklere, ölümlere, acılara
sessiz kalmamız, dayanmamız istenir.
Bir sürü şeytan, milyonlarca insanı İsa
kılmak istiyor.
"Her tokada öbür yanağınızı da uzatın."
?Gökyüzü Cenneti? palavrası insanları
hâlâ cezbediyorsa, sorarım size, kabahatin
tümü hâlâ papazlarda mı?
Av köpekleri avlarının kokusuna alıştırılır.
Avlar ne yaparsa yapsınlar, ne kadar
hızlı koşarlarsa koşsunlar, ormanda nereye
saklanırsa saklansınlar köpeklerden kurtulamazlar.
Geri kalmış ülkenin insanları için de, emperyalistler
ve egemen güçler birer av köpeğidir.
Avlar için kurtuluş kaçmakta değil,
köpeğin öldürülmesindedir.
YEŞİL´i severim.
Çünkü o beni var eden DOĞA´nın rengidir.