Sıcak bir İzmir günü…
İşten çıkıp eve gitmek üzere trafikte cebelleşirken, tanımadığım bir numara aradı.
– İyi günler, Ozan Ertuğrul mu?
– Evet, buyurun.
– Bayraklı İlçe Emniyet Müdürlüğü’nden arıyorum. Adınıza Niğde Cumhuriyet Savcılığı’ndan bir tebligat var. Yarın sabah ifade vermeniz gerekiyor.
Niğde mi? Hayatımda Niğde’ye hiç gitmedim, belki yalnızca il sınırlarından geçmişimdir. Niğde Cumhuriyet Savcılığı’yla ne alakam olabilir?
Elbette bir sosyal medya paylaşımımın şikâyet konusu olabileceğini tahmin ettim. Kim bilir, hangi işgüzar neyi dert etti de üşenmeden hakkımda suç duyurusunda bulundu? Meslekten ötürü alışkınım, yaptığım haberler ile ilgili defalarca ifade vermeye gittim, antrenmanlıyım.
Eve varınca sosyal medya hesaplarımda hızlıca bir tarama yaptım. Niğde ile ilgili tek paylaşımımı buldum.
Hatırlıyor musunuz, 2024 yılının Ağustos ayında Niğde Hayvan Barınağı’ndaki katliamı gazeteciler tüm Türkiye’ye duyurmuştu. Tam da Türkiye’de haftalarca tartışılan “Hayvanları Koruma Kanunu’nda Değişiklik Yapılmasına Dair 7527 Sayılı Kanun”un 2 Ağustos’ta yürürlüğe girmesinin hemen ardından gelmişti bu haber. Onlarca hayvanın zehirli iğnelerle öldürülüp gömüldüğünü, hatta bazılarının canlı canlı toprağa verildiğini öğrenince kanımız donmuştu.
Her vicdan sahibi insan gibi ben de bu olayla ilgili tepkimi göstermiştim.
Hayatta her zaman ulaşabileceğiniz bir hekim ve bir avukatınız olmalı. Aklıma gelen ilk isim, tam da emniyetten arandığım sırada ofisinin önünden geçtiğim, sevgili Avukat Arzu Külahçıoğlu Altıntoz oldu. Durumu anlattım; sağ olsun, hemen bana bir savunma metni hazırlayıp gönderdi.
Ertesi gün İzmir Bayraklı İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne gittim. Daha önce başka bir konu nedeniyle ifade vermeye gittiğimde tanıştığım ve aynı liseden mezun olduğumuzu öğrendiğim Bandırmalı hemşerim, polis memuru hanımefendinin karşısındayım yine.
Tahmin ettiğim gibi konu, Niğde’deki hayvan katliamıyla ilgili yazdıklarım. Suç duyurusunda bulunan kişi bizzat Niğde Belediye Başkanı Emrah Özdemir. Görünüşe göre, Niğde’nin tüm sorunlarını çözmüş olacak ki bu konularla ilgilenmeye başlamış. Bu tepkilere nasıl içerlediyse, Ankara Çukurambar’dan bir avukat aracılığıyla bu konuda paylaşım yapan herkes hakkında suç duyurusunda bulunmaya karar vermiş.
Polis memuru hanımefendi, hakkımda gelen evrakları önüme koyunca içim acıdı. Ben israf yapmamak için bir A4’ü dörde bölerek kullanırken, sayfalarca evrak çıktı alınmış, alakasız yazışmalar ve “kanıt” olarak dosyaya eklenen belgeler yığılmış.
İfademin hazır olduğunu belirterek hızlıca işlemleri tamamladık. Paylaşımlarımın Anayasal ifade özgürlüğü kapsamında, hakaret içermeyen görüşler olduğunu ifade ettim.
İfademi alan polis memuru hanımefendi, “Sadece ben burada bu konuyla ilgili 5 ifade aldım. Herkes hakkında şikâyetçi olmuşlar.” dedi.
Geçtiğimiz günlerde Niğde Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan “kovuşturmaya yer olmadığına dair karar” elime ulaştı. Kararda, paylaşımların suç kastı içermediği ve benzer davalarda da aynı yönde kararlar verildiği belirtiliyordu.
Özetle: Zaman kaybından başka bir şey değil. Devletin polisinin emeği, kâğıt israfı… Karşı tarafın da bu şikâyetlerden bir sonuç çıkmayacağını bildiği açık. Amaç sadece huzursuz etmek. Bunun için devletin mahkemeleri ve kolluk güçleri meşgul ediliyor.
Oysa ortada gerçek bir mesele var: Bu ülkede her gün sayısız hayvan, yaşam hakkı elinden alınarak katlediliyor. Sessiz çığlıkları betonların altında kaybolurken, vicdanını kaybetmemiş insanlar bu zulme karşı ses çıkarıyor. Çünkü hayvan hakları bir "gönüllülük" meselesi değil; bir vicdan, bir insanlık sınavıdır.
Biz bu sınavı, yalnızca sosyal medyada değil; adliyelerde, sokaklarda, barınaklarda ve vicdanımızda veriyoruz.
Her paylaşılan yazı, her yükselen ses bir canın kurtuluşu olabilir. Susturulmak istenen her cümle, aslında öldürülmek istenen bir umudun parçasıdır.
Bugün, bir belediye başkanının incinmiş egosu uğruna açılan bir soruşturma nedeniyle ifade verdim. Ama biliyorum ki aynı gün, bir yerlerde bir köpek açlıktan öldü. Bir kedi vere vurula vurula öldürüldü. Bir at kamçılandı. Ve bizler, sesimizi çıkardık diye sorguya çekildik.
Yine de susmayacağız.
Çünkü bir ülkenin medeniyet seviyesi, sokaktaki hayvana gösterdiği merhametle ölçülür. Ve biz, bu ülkeyi merhametle güzelleştirmeye devam edeceğiz.
