Tarih: 07.02.2020 00:25

TÜKETİM AHLÂKI VE ŞUURLU TÜKETİM…

Facebook Twitter Linked-in

                Tüketim Ahlâkı..

                İslâm dini, hayatın her alanında olduğu gibi tüketim alanında da; meşruiyet helal-haram ölçüsü, zaruret derecesine göre ihtiyaçların sıralanması ve her kademede israf ve gösterişten kaçınılması gibi ahlâki prensipler ve ölçüler getirmiştir.

                İslâmi prensiplere göre tüketim harcamaları tek başına gelirin bir fonksiyonu değildir. Çünkü tüketim alanları Allah’ın emir ve yasaklarıyla tanzim edilmiştir. Bu nedenle gelir artsa da, meşru sahaların dışında, yani dinen haram kılınmış alanlarda tüketim yapılamayacağı gibi, meşru alanlar da “İSRAF ETMEME” prensibine uymak mecburiyeti vardır. (Bk. 5. Mâide Sûresi, 88 Âyet).

                Diğer yandan ideal bir İslâm toplumunda başkalarıyla ilgilenme, onları kendi nefsine tercih etme, dul yetim ve hastalara bakma, misafirlere ikram etme ve her türlü sıkıntı anlarında karşılıklı dayanışma bir erdem olarak kabul edilir. Bu bakımdan tüketim ahlâkına sahip bir kişi, reel geliri arttıkça bunu yalnızca kendisi için değil, muhtaç olanlar içinde değerlendirir, servetini Allah’ın emrettiği biçimde kullanır, sosyal sorumluluklarını yerine getirir.

                Tüketim ahlâkının esaslarını şu âyetler net bir şekilde ortaya koymaktadır:

”Onlar harcadıkları zaman ne savurganlığa saparlar, ne de cimrilik ederler. Harcamaları, bu ikisinin arasında dengeli olur.” (25. Furkân Sûresi, 67. Âyet ), ‘Akrabaya yoksula ve yolda kalmış yolcuya haklarını ver, fakat saçıp savurma. Çünkü saçıp savuranlar şeytanların kardeşleridir. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankörlük etmiştir.” (17. İsrâ Sûresi, 26-27. Âyetler).

                Şuurlu Tüketim..

                İslâm dini, insanın sahip olduğu nimetleri gereksiz ve aşırı tüketmesini uygun görmemiş ve insanoğlunun yeme, içme ve diğer ihtiyaçları konusunda belirli bir denge içinde kalmasını istemiştir. Hz. Peygamber (s.a.v.) de “Bir kimsenin hayatında orta yolu tutması onun akıllılığındadır.”; “İktisat eden geçim sıkıntısı çekmez” (İbn. Hanbel, I,  447) buyurarak ölçülü olmanın önemine işaret etmiştir. İktisat, hem nimete karşı bir saygı, hem nimeti verene karşı bir şükür ifadesidir.

Bu yüzden Allah’ın hoşuna giden bir tutumdur. Ekonomik kaynakların kullanımında haddi aşmayı ifade eden israf ve savurganlıkla, kaynakların gerektiği şekilde kullanılmayıp saklanması anlamına gelen cimrilik, Allah’ın sevmediği davranışlardandır.

                Beşeri ihtiyaçların belli bir sınırı olması insanın sağlık ve mutluluğu açısından da çok önemlidir. Aşırı ihtiras, insanın beden ve ruh sağlığını olumsuz yönde etkiler. Hatta toplumsal davranışlarını bozar. Bu bakımdan günümüzün tüketim toplumu insanları durmadan tüketmeye çağırmakla aslında onların sağlık ve mutluluğunu tehdit ediyor. Çünkü daha fazla tüketen insan daha mutlu olamıyor. Bu noktada yüce İslâm dini bize yol gösteriyor. “YİYİN İÇİN FAKAT İSRAF ETMEYİN. ÇÜNKÜ O, İSRAF EDENLERİ SEVMEZ.” (7. A’râf Sûresi, 31. Âyet).

                Elbette israf edilen sadece yiyecek ve giyecek gibi maddi unsurlar değildir. Bunların yanında günümüz insanının değerini bilmeden tükettiği en büyük kaynağı zamandır. En büyük israf, zaman israfıdır.

                Zamanımızda tüketim çılgınlığı dünyayı tüketiyor…

                Worldwatch Enstitüsü’nün araştırmalarını içeren ve Tema Vakfı tarafından yayınlanan ‘DÜNYA’NIN DURUMU’ raporu, aşırı tüketimin ‘DÜNYAYI TÜKETTİĞİNİ’ belgeliyor adeta.

                “TÜKETİM” olgusunun masaya yatırıldığı araştırma sonuçları çarpıcı. En çarpıcı sonuçlardan biri ise bazı temel ihtiyaçları karşılamak için gerekli olan para ile lüks malzemelere ödenen rakamların karşılaştırıldığı tablo.

                Buna göre kadınlar yılda 18-20 milyar doları makyaj malzemelerine verirken, 2,8 milyar kişi her beş kişiden ikisi günde 2 dolardan daha az bir gelirle hayatlarını sürdürüyor. Her kadına üreme sağlığı hizmeti sağlayan sektörler için sadece 12 milyar dolar gerekiyor. Parfüme 15 milyar dolar harcanıyor ama evrensel okur-yazarlığın sağlanması için sadece üçte biri, yani 5 milyar dolar gerekiyordu.

                Dünya çapında tüketiciler bugün şişe suları için 35 milyar dolara yakın harcama yapıyorlardı. Ancak diğer taraftan 2000 yılında gelişmekte olan dünyada beş kişiden biri toplamda 1,1 milyar kişi güvenli içme suyuna ulaşamadı. O tarihli hazırlanan rapora göre; Dünyanın en yoksul bölgelerine yeterli gıda, temiz su ve temel eğitimi ve sağlık hizmetlerini ulaştırmak insanların dondurma, makyaj ve evcil hayvan maması için harcadıklarından daha azı ile mümkün!.. 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —