``Hey 15 li`` Türküsünün amacı dışında söylendiği için protesto başladı
Prof.Dr. Recep Akdur tarafından TRT de yayımlanan program sonrası başlatılan protesto sanal alemde çığ gibi büyüdü.
Prof Dr. Recep Akdur TRT de yayımlanan ``Hey On Beşli, On Beşli`` şarkısından sonra hazırladığı protesto metninde `` Oranızı buranızı sallamak için HEY ON BEŞLİ ON BEŞLİ den başka türkü bulamadınız mı?`` diyerek başlanan protesto da, türkü`nün açılımı kaleme alınarak amacına uygun olmayan hallerde kullanılmaması istendi.
İşte Prof Dr. Recep Akdur`un hazırladığı protesto metni:
Türk Halkı derdini, özlemini, neşesini, düşüncesini ya da bir istediğini türkü söyleyerek paylaşır. Başka bir anlatımla türkü meramını anlatma yoludur. Hece ölçüsü ile düzenlenir ve ezgi ile söylenir.
Her türkünün arkasında bir olay ve öykü vardır. Yakıldığı olaya ya da konusuna gore; aşk, hasret, gurbetten/hapisten/yoksunluktan yakınma, kahramanlık/sevinç türküleri ve ölüm/ayrılık türküleri (ağıtlar) gibi türleri vardır.
Ezgilerine göre ise; usullü (kırma) ve usulsüz türküler olarak ikiye ayrılır. Bu bilgilerden de çıkarılabileceği gibi, konusu ağıt ya da ezgisi usulsüz olan türkülerin eşliğinde oynanıp, eğlenmek yakışık almaz.
Oynayıp eğlenmek için genelde oyun havaları olarak da adlandırılan, neşeli konuları işleyen ve kırma/usullü ezgiyle söylenen türküleri seçmek gerekir.
Milli televizyon ve okullarımız bize de çocuklarımıza da bunları öğretmediği için, eşliğinde oynanacak/dans edilecek binlerce türkümüz var iken, nişanlısını kaybeden bir kızın yaktığı ağıtla da, bir ananın ölen yiğidine yaktığı yas türküsü ile de oynuyoruz.
Usullü hava ile de usulsüz hava ile de oynuyoruz. Bir de gerçekten oynasak iyi de; binlerce figürü olan folklorümüzden bazılarını sergileyecek yerde, ne çalarsa çalsın oramızı buramızı sallıyoruz.
Eskiden bu tür görüntülere mahalle arası eğlence salonlarında rastlıyor ve üzülüyorduk. Şimdilerde tüm yurda ve hatta tüm dünyaya yayın yapan televizyonlara kadar tırmandı. Koca koca şirketler reklamlarında bu tür yanlışlar yapıyor. Son günlerde bir reklam kuşağında Hey On Beşli On Beşli Türküsü bir firmanın gaz reklamında ve eğlenceli bir biçimde izleyiciye sunuluyor.
İlgililer derhal müdahale ederek bu reklamı gösterimden kaldırmalıdır. İçler yakan öyküsü olan bu Tokat türküsü, bir genç kızın askere gidip te gelmeyen yavuklusuna yaktığı ağıttır. Ağıt çalarken insanların orasını burasını sallaması doğru değildir.
Yıl 1911-1912 Balkan Savaşları Osmanlı'da genç insan bırakmamıştır. Öylesine büyük kayıplar verilmiştir ki, cepheye asker gönderebilmek için on beş yaşındaki çocuklar askere alınmaktadır. Bu çocuklardan biri de Tokat' ın Tahtaoba köyünden Hüseyindir Hediye adlı kız ile yeni nişanlanmıştır.
Büyüklerinin elini öpüp helallik alırken nişanlısını son kez ve uzaktan şöyle bir görür. Sonra birliğine teslim olur ve Yemen'e sevk edilir. Hediye ve diğer nişanlı kızlar on beşli türküsü ile için için/ gizli gizli ağlayarak nişanlılarını beklerler.
Hey on beşli on beşli-Tokat yolları taşlı-On beşliler gidiyor -Kızların gözü yaşlı Gidiyom gidemiyom -Seni terk edemiyom -Sevdiğim pek küçücük-Koyupta gidemiyom Yıllar geçer Hüseyin'den haber alınamaz. Savaş Anadoluyu kavurmaktadır.
Yokluk yoksunluk yetmiyormuş gibi bir de eşkıya belası çıkmıştır. Hediye için gün günden kötü gelir.
Önce can ve namus güvenliği açısından yaşlı biri ile evlendirilir. Ardından annesini, babasını ve kocasını kaybeder. Yalnız yaşarken eşkıya tarafından dağa kaldırılır. Bu nedenle halk ona kötü gözle bakar ve onunla konuşmaz.
Hediye buna dayanamaz ve Gidiyom elinizdenKurtulam dilinizden-Yeşil başlı ördek olsam-Su içmem gölünüzden ağıdını çığırarak Tokat'ı terk eder.
Bir daha haber alınamaz. Bir zaman sonra Hüseyin Yemen'den döner. Hediye'yi sorunca ona tüm hikaye anlatılır. Keşke sılaya gelmeseydim, ölüp Yemen Çöllerinde kalsaydım diyerek Tokat'ı terk eder. Ondan da bir daha haber alınamaz.
Böylesine üzücü bir öyküyü konu alan ağıt türkü ile eğlencelerde, düğünlerde, televizyon reklamlarında orasını burasını sallamak yalnızca bir cehalet değil, aynı zamanda bir duyarsızlık örneği olsa gerek. Radyo ve televizyonlarımızın özgürlük adına her türlü müziği yaymalarına hoşgörü ile bakılabilir, hiç olmaz ise ağıtlara saygısızlık yapılmasına alet olmasınlar.
Halkın duyguları ile oynamasınlar. Denetim kurulları buna fırsat vermemelidir.