Erdek körfezi karşı kıyılarında kurulan sanayileşmeye "DUR" demek amacı ile oluşturulan Erdek Körfezi Dayanışma platformukuruluş bildirgesini yayımladı.
Erdek Takunyacılar çarşısında faaliyet gösteren serhat illeri lokalinde bir araya gelen platform yürütme kurulu üyeleri 22 Aralık pazartesi günü Cumhuriyet alanında düzenlenecek basın toplantısı ardından Başbakan Ahmet Davutoğlu`na iletilmek üzere imza kampanyasına başlayacak.
Platform yürütme kurulu, Erdek`i, Körfezi ve Kapdağ`ı olumsuz etkileyecek 48 bin hektarlık Endistrüyel sanayinin yaratacağı çevresel olumsuzluklara altarnetif olarak çevreci enerji ormanları kurulması önerisi getirilecek.
İşte Erdek Körfezi Dayanışma Platformu Kuruluş bildirgesi;
Balıkesir ve Çanakkale bölgesini çok yakından ilgilendiren; bölgenin tüm geçmişini, karakterini, doğasını, anlamını ve geleceğini tehdit eden çevre katliamı planına karşı farkındalığı artırmak için oluşturulan sloganlardan biridir. Tabi ki sadece Erdek körfezi ve Kapıdağ yarımadası değil; Balıkesir’de bandırma başta olmak üzere Edremit, Manyas, gönen ve Erdek, Çanakkale’de ise Biga ve Karabiga yakın gelecekte büyük bir tehditle karışılacak. Özet geçmek gerekirse bu bölge yüce devletimizin dehası sayesinde! turizm vizyonundan (ki o vizyon da pek yoktu) çıkarılarak kimya organize sanayi bölgesi yapılmak isteniyor.
Deniz, doğa, yeşil, zeytin... Kısacası o bölgeyi anlatan her şey talan edilecek. Planın içerisinde tahmin etmek zor değildir ki hes`ler de var. (zaten olmasa şaşardık değil mi?) mevcut termik santrallere yenileri eklenecek, bandırma tam bir sanayi şehri olacak, kaz dağları yapılaşmaya açılacak, Balıkesir bölgesindeki zeytin alanları daraltılacak, Erdek körfezi büyük bir hızla kirlenecek. Her şey birbiriyle ne kadar bağlantılı. İzmit gibi bir dünya harikası olabilecek bir körfezi hiç acımadan bitirdikleri gibi, şimdi de Erdek’e, Bandırma’ya, Edremit’e Biga’ya diktiler gözlerini. Havası kirli, denizinden kimyasal akan, doğası bitmiş ama ne güzeldir ki sanayileşmiş bir gri alan yaratılacak.
Turizm merkezi Erdek’e, Manyas kuş cennetine, Edremit’in zeytinine, Çanakkale’nin tarihine geçmiş olmuş. "sanayileşmiş, sürekli istihdam yaratan, şehirleşmiş, adaletli ve kalkınmış bölgeye merhaba!". küçük bir örnek, bu dâhiyane planda şu an 140 bin civarı nüfusa sahip bandırmanın nüfusu 2040 yılında 620 bin olarak öngörülüyor. Ama bu kadar insanın nerede yaşayacağına pek kafa yorulmamış. Gerçi nasıl da unuttuk, TOKİ halleder tabi bu işleri pardon. Yönetenler arasında kazan-kazan ilişkisi, kaybedenler ise bölge halkı.
Çare mi? her zamanki gibi direniş. Sessiz sedasız yapmak istedikleri bu doğa katliamını ifşa etmek, engellemek için her türlü hukuki yola başvurmak. Memleketinin tarihine, doğasına, denizine, zeytinine, karakterine sahip çıkmak. "son ağaç kuruduğunda..." muhabbetine girmeye gerek yok artık herkes ezberledi.
Velakin tüm kar amaçlı özel şirketler bile dünyanın içine ne kadar hızlı sıçtığımızı fark edip sürdürülebilir kalkınmayı konuşurken, gezegene sahip çıkmak üzerine kafa yorarken, gelecek nesil e bırakacak bir dünya kalmayacağının farkına varmışken, bizim hala "ekonomik göstergeler, istihdam, şehirleşme, büyüme rakamları, toplu konut" diye kafayı yememizin nasıl bir açıklaması var? Marmara denizindeki lüferin nesli tükendikten sonra ne anlamı var lan senin ekonomik büyümenin!! "dur!" diyelim hep beraber arkadaşım, bu kokuşmuş rant düzenine, bahşedilmiş onca güzelliğin talan edilmesine, geleceğimizin yok edilmesine. "dur!" diyelim, hep beraber...
