Tarih: 14.09.2018 10:14

Eğitim Sen´den açıklama

Facebook Twitter Linked-in

Eğitim Sen gerçekleştirdiği basın açıklaması ile 2018-2019 Eğitim- Öğretim yılına dikkat çekti. Eğitim Sen Başkanı Mustafa Kocataş tarafından yapılan açıklamada;

"Milli Eğitim Bakanlığı´nın bütçesinin ilk 6 aylık harcamalar sonunda personel giderleri hariç %18´inin ?tasarruf tedbirleri´ kapsamında kesildiği belirtildi. Okulların onarımından, yeni okul yapımı için kamulaştırma giderlerine, okul öncesinden liseye kadar öğrencilerin ailelerine verilen burslardan, devlet parasız yatılı öğrencilerine verilen pansiyon yardımına kadar kamusal eğitimin gereği olan kalemlerde kesintiye gidildiği yönünde ciddi iddialar bulunmaktadır.

Haberin kamuoyunun gündeminde yer alması sonrasında MEB tarafından yapılan açıklamada eğitime ayrılan bütçede kesinti yapılacağı bilgisinin yalanlanmamış olması dikkat çekicidir.

Yaklaşık 17 bin köy okulunun kapatılması ile yoksul köy çocukları cemaatlerin kucağına itilmiştir. Devletin okullarında eğitim alması ve kamuya ait pansiyonlarda ve yurtlarda kalması gereken öğrencilerimiz Kulp´ta, Taşkent´te, Aladağ´da yaşamlarını patlamalarda, yangınlarda yitirmiş, Karaman´da, Dikili´de ve daha yüzlerce yerde istismara uğramıştır. Öğrencilerimiz, Aladağ´da ve daha binlerce köyde, yerleşim yerinde okul olmadığı için cemaat yurtlarına gitmek zorunda bırakılarak, eğitim ve yaşam hakları açık tehdit altında bırakılmıştır.

/resimler/2018-9/14/1025237991141.jpg

Zaten yetersiz olan MEB bütçesinden ?kamuda tasarruf tedbirleri´ kapsamında kesintiye gidilirken; diğer taraftan söz konusu Diyanet İşleri Başkanlığı´nın ek bütçe talebi olduğunda isteklerin anında hayata geçirilmesi büyük bir çelişki oluşturmaktadır. Ayrılan bütçeyi yedi ayda harcayan Diyanet İşleri Başkanlığı, yılsonuna kadar harcama yapabilmek için ek bütçe talep etmiştir.

Eğitimde özelleştirme uygulamaları kabul edilemez ve kamusal eğitim, diğer tüm kamusal hizmetler gibi devletin birincil sorumluluğu altındadır. Kamu okullarına, yurtlarına ayrılmayan bütçe kaynaklarının özel okullara transfer edilmesi ülkenin tüm yurttaşlarının vergilerinin, emeğinin kamu yararına aykırı bir şekilde kullanılması anlamına gelmektedir. Ayrıca devletin asli sorumluluğu olan kamusal eğitim hakkının en temel ilkelerinden birisi eğitimin parasız ve ulaşılabilir olmasıdır; velilerden toplanan paralarla okulların onarımı, ihtiyaçları giderilmeye çalışılmakta,. Kamu okullarının ihtiyaçlarını görmezden gelen bakanlık, özel okullara teşvik adı altında milyonlarca lira aktarmaya devam etmektedir

/resimler/2018-9/14/1025414554061.jpg

 MEB bir an önce kamuoyuna, eğitime ayrılan bütçeden kesintiye gidilmeyeceği ve bütçenin eğitimin ihtiyaçları doğrultusunda kullanacağını açıklamalıdır.

 Ataması yapılmayan öğretmen arkadaşlarımız kamu okullarında güvencesiz, asgari ücretin dahi altında ücretlerle ya da özel okullarda esnek, düşük ücretlerde çalıştırılmakta, fabrikalarda, inşaatlarda iş cinayetlerinde yaşamını yitirmekte, geleceğe dair umutlarını kaybettikleri için yaşamlarına son vermektedirler.

Ağustos 2018 tarihinde yeni kabinenin 100 günlük faaliyet hedefleri kamuoyu ile paylaşıldı. 100 bin in üzerinde öğretmen açığı varken, 20 bin sözleşmeli öğretmen alımı yapılacağı söylendi. Hemen ihtiyacı karşılayacak sayıda ve mülakatsız, öğretmenler kadrolu olarak istihdam edilmelidir.

Dikkat çeken diğer bir açıklama ise eğitim yöneticiliğinde profesyonelliğe geçilmesi ile ilgili olanıdır. Okulları  ticari birer işletme olarak gören bu bakış açısı, eğitim yönetiminin de profesyonel işletmelerde olduğu gibi, karlılık ve verimlilik esaslarına göre yürütülmesi gerektiğini düşünmektedir. Oysa eğitim kamusal bir hizmettir ve tüm kamusal hizmetler gibi eşit, ücretsiz ve ulaşılabilir olmalıdır. Profesyonel yöneticilik, eğitimin ticarileştirilmesinin önemli bir adımı olacağından bizler açısından kabul edilebilir bir tarafı yoktur.

/resimler/2018-9/14/1026002054450.jpg

Meb in açıklamasında yapısal sorunların çözümüne dair  bir yaklaşım yoktur. Oysa 100 gün içerisinde MEB bunları yapabilir:

Ortaöğretime geçiş sisteminden kaynaklı mağdur olan yüz binlerce öğrencinin mağduriyetini giderebilir.

Ortaöğretime geçiş sistemi kaldırılarak, tüm öğrencilerin istediği okul türü ve okulda eğitim almasının koşullarını oluşturacak çalışmalar başlatılabilir.

Öğretmen alımlarında mülakat kaldırılarak, tüm öğretmenler kadrolu atanabilir.                                  

Eş durumundan dolayı atama hakkını kullanamayan sözleşmeli öğretmenlere eş durumu atama hakkı verilebilir.

Atama  bekleyen öğretmen arkadaşlardan gerekli sayıda atama yapılabilir.

Tüm eğitim çalışanlarına 3600 ek gösterge verilebilir.

Proje okul uygulamasına ve okulların nitelikli-niteliksiz olarak ayrılmasına son verilebilir.

Öğretim programlarının bilimsel ölçülere göre yeniden hazırlanmasına dönük çalışmalar başlatılabilir.

Dini dernekler ve vakıflar ile yapılan protokoller iptal edilebilir.

Eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde liyakati esas alan bir sisteme geçilebilir.

Çocuk işçiliğinin önlenmesine dönük tedbirler alınarak, tüm öğrencilerin örgün eğitim içerisine alınmasına dönük çalışma başlatılabilir.

Özel okullara teşvik uygulamasına son verilerek, eğitime ayrılan bütçe artırılabilir.

Haklarında her hangi bir soruşturma olmayan ihraç eğitim emekçileri işlerine iade edilebilir."

/resimler/2018-9/14/1026178617247.jpg

                Karma Eğitim Tartışmaları

"Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın. Karma eğitimin ortadan kaldırılması gibi bir şey söz konusu değil. Fakat belli okullarda kız-erkek ayrımı şeklinde eğitim verilmesine imkân sağlayan bir karar da var ortada. Burada tercihlerin daraltılması değil çoğaltılması söz konusu. Demokratik toplumlarda aslolan vatandaşın bu tür taleplerini karşılayacak seçeneklerin arttırılmasıdır. Hiç kimse, hiçbir veliye karmaya ya da olmayana göndermek zorundasın diye bir şey empoze etmiyor. Ama alternatifleri sunuyoruz. Devletin yapması gereken de budur.? diyerek tartışmayı ayrı bir boyuta taşıdı.

Karma eğitim ile ilgili tartışmalar planlı şekilde sürdürülmekte ve karma eğitimin zararlarına dönük akıl, bilim dışı düşünceler yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Yaşamın kendi doğallığı, toplumsal işbölümü ve evrensel çocuk hakları ve eğitim bilimi dikkate alındığında karma eğitimden vazgeçmenin olası ve doğru olmadığı görülmektedir. Tüm bunlara rağmen karma eğitim dışı uygulamalarda ısrar etmenin ?çocuğun okuyacağı okulun türünü seçme özgürlüğü? ile açıklanamayacağı da ortadadır.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın tarafından yapılan açıklama ise asıl niyetin karma eğitim dışı pratiklerin artırılması ve eğitimde yaşanan gerici dönüşümün sürdürülmesi olduğunu göstermektedir.

Siyasi iktidar velilere ve öğrencilere imam hatip okullarını işaret etmekte, öğrencilerin bu okullara gitmelerini istemektedir. Ancak yapılan bu çağrı genel olarak kabul görmemekte, yapılan tüm yönlendirme, özendirme ve kimi zaman örtülü zorlamalara rağmen öğrenciler tercihlerini bilimden, sanattan ve spordan yana yapmaktadır. MEB öğrencilerin tercihleri ortada olmasına rağmen, fen, sosyal bilimler, Anadolu, güzel sanatlar ve spor liselerinin açılmasını ve kontenjanlarını sınırlandırmaktadır. Oysa yapılması gereken öğrencilerin ilgi, istek, tercih ve gereksinimleri ile uyumlu bir okullaşma politikasını yaşama geçirmek olmalıdır.

 Laik, bilimsel, kamusal,  eşit ve ücretsiz eğitim hakkını her koşulda savunmuş olan bizler, tüm öğrencilerin eğitim hakkının hiçbir engel olmadan kullanılmasını savunuyoruz. Önümüzdeki dönemin en temel önceliklerinden birini de eğitim alanında yaşanan gerici ve piyasacı dönüşüme karşı çıkmak ve tüm öğrencilerin istedikleri okul türünde ve okulda eğitim almasını sağlamak oluşturmaktadır."




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —