Demokrasi platformunun Cumhuriyet alanındaki programı 15-16 haziran 1970 te gerçekleşen en büyük işçi direnişinde hayatlarını kaybeden devrimci direnişçi işçilerin anısına saygı duruşu ile başlandı.
Daha sonra Demokrasi platformu dönem sözcüsü Recep Gökdeniz hazırlanan basın açıklamasını okudu.
Arkadaşlar,
Bugün tarihimizin en büyük direnişlerinden biri olan 15-16 Haziran 1970 Büyük İşçi Direnişi’nin 55. yılındayız. Ama bu yıldönümünü sadece bir anma olarak görmüyoruz. Bugün burada toplanmamızın sebebi sadece geçmişi hatırlamak değil; aynı zamanda bugünü anlamak, geleceği örgütlemektir.
Çünkü koşullar çok tanıdık.
Çünkü tehdit çok tanıdık.
Çünkü çözüm de çok tanıdık!
Bugün de soframızdaki ekmek küçülüyor.
Bugün de haklarımız elimizden alınıyor.
Bugün de grev hakkımıza, sendikal haklarımıza, hatta seçme ve seçilme hakkımıza göz dikiliyor.
Bugün de emeğimizin karşılığı çalınıyor, ücretlerimiz pula dönüyor, hayat pahalılığı karşısında alın terimiz hiçe sayılıyor.
Ve bizden her gün biraz daha sessizlik isteniyor. İtaat isteniyor. Kayıtsızlık isteniyor.
Ama biz DİSK’liyiz!
Biz susmayız!
Biz boyun eğmeyiz!
Tıpkı 55 yıl önceki gibi.
Hatırlayın, 1970’te dönemin iktidarı, DİSK’i yok etmek için Anayasa’ya aykırı bir yasa getirmek istedi. Ama unuttukları bir şey vardı: DİSK demek işçinin iradesi demekti. DİSK’e uzanan el, işçinin susturulması demekti. Ve işçiler öyle bir ayağa kalktı ki; İstanbul’dan İzmit’e, Gebze’den Ankara yoluna kadar yüz binler yürüdü.
Barikatlar kuruldu, yollar kesildi.
Fabrikalar durdu, makineler sustu, işçilerin sesi yükseldi:
“Gücümüz birliğimizden gelir!”
“Anayasa ve sendika özgürlüğünü alanlara derslerini vereceğiz!”
Evet arkadaşlar, üç işçi kardeşimiz Yaşar Yıldırım, Mustafa Bayram ve Mehmet Gıdak canlarını verdi o direnişte. Ama DİSK ayakta kaldı. Anayasa Mahkemesi o yasayı iptal etti. Ve o mücadele, bu ülkenin işçi sınıfı tarihine altın harflerle yazıldı.
Bugün geldiğimiz noktada tarih bir kez daha bizden yanıt bekliyor.
Yüksek enflasyonla maaşlarımız erirken, asgari ücretli vergiyle boğulurken, grevler yasaklanırken, sendikal haklar barajlarla engellenirken, sendikacılar, öğrenciler, belediye başkanları hukuksuzca tutuklanırken, seçme hakkımız gasp edilirken bu düzen yine bizden susmamızı bekliyor.
Ama biz susmayacağız!
Çünkü biliyoruz ki 15-16 Haziran sadece geçmişte kalmış bir tarih değildir.
15-16 Haziran bir ruhtur!
Direnişin, birliğin, dayanışmanın ve DİSK’liliğin adıdır.
Bugün bu ruhla sesleniyoruz:
Emeği ucuzlatmak için işçi sağlığını hiçe sayanlara karşı,
Emekliyi açlığa mahkûm edenlere karşı,
Seçme hakkına göz dikenlere karşı,
Bu düzenin çarklarını birlikte durduracağız!
15-16 Haziranı, gücümüzü, birliğimizi hatırlıyoruz:
Biz durunca hayat durur!
Biz yürüyünce tarih yürür!
Ve bir kez daha hep birlikte haykırıyoruz:
Gelirde, vergide, ülkede adalet için yaşasın 15-16 Haziran!
Sendikal haklarımız için, demokrasi için yaşasın 15-16 Haziran!
Ekmek, adalet ve hürriyet için yaşasın 15-16 Haziran!
Kurtuluş yok tek başına: Ya hep beraber, ya hiçbirimiz!
Yaşasın DİSK, yaşasın işçilerin birliği, yaşasın 15-16 Haziran!