1924 yılında Bandırma`da doğan İlhami Özsöyke(Ahbap  İlhami), 1948 yılında kurulan 17 Eylül Kulübü`nün kurucu başkanlığını  yapıp, 1993 yılına dek bu kulübün aralıksız başkanlık görevinde bulundu.  45 yıl süreyle kentimizin en eski amatör kulüplerinden 17 Eylül`de  başkanlık görevini yürüten Özsöyke, kentimizdeki futbolun tarihini en iyi bilen isim olarak biliniyor.
1939-1940 yıllarında, Çınarlı Mahallesi`ndeki sahada Bandırma İdmanyurdu, Doğanspor, Birlikspor, Karacabey, M. Kemalpaşa ve Susurluk takımlarının katılımıyla "mıntıka maçları" yapıldığını vurgulayan Özsöyke,  yine kentimizde o yıllarda "Aşağı Mahalle" ve "Yukarı Mahalle" olarak  bilinen bölgelerin takımlarının iddialı maçlar yaptıklarını anlatıyor.
Bandırmaspor Kulübü`nde 1975-1984 ve 1982-1983 yıllarında yöneticilik görevlerini üstlenen Özsöyke, şunları söylüyor:
"Biz, yöneticilik dönemimizde öncelikle Bandırmalı çocuklarımıza önem verdik. 1982-1983 yıllarında Bandırmaspor`un ilk onbirinde Bandırmalı çocuklardan Evrens Tarhan, Muzaffer Gür, Kenan(Pali  Kenan), Nejat ve Turgay yer alıyordu. Kulübün parası ve hiçbir geliri  yoktu. Tek gelir kaynağımız `Ölüm Pasajı` olarak bilinen yer ile Ramazan  ayında bingo`dan gelen paraydı. Deplasmanlara gitmek için otobüs parası  bile bulamazdık. Buna paralel olarak çoğu kez, Bursa`da çalışan  Bandırmalı otobüsçü Fehmi`den yardım ister, onun otobüsüyle  deplasmanlara giderdik."
Bandırmaspor`un, Bandırma doğumlu gençlerin ağırlıklı olduğu kadroyla mücadele etmesinin öneminin altını çizen Özsöyke,  "Bandırmalı futbolcu, maçını oynadıktan sonra evine dönüyor. Başarısız  sonuçlarda `mahalle baskısı`nı çok fazla hissettiğinden, hem kendisi  başarısız olmamak için büyük çaba harcarken, hem de takımda bulunan  diğer arkadaşlarını çok daha iyi motive ediyor. Bizim, kendi  çocuklarımızla başta Denizlispor olmak üzere çok güçlü takımların yer  aldığı 2. Türkiye Ligi`nde ayakta kalabilmemizin en önemli sırrı işte budur" diye konuşuyor.
Bandırmaspor`da görev yaptığı süre içinde çalıştığı teknik direktörler içinde en çok Muhittin Kapçak ve İzmirli Erkan Velioğlu`nu beğendiğini vurgulayan Özsöyke`nin unutamadığı anılar arasında ise Mustafa Zandal`ın(Tank  Mustafa) kendisine verdiği "Ölümümden sonra cenazemi kale direğinin  altından geçirdikten sonra defnedin" vasiyetini yerine getirmek olduğunu  belirtiyor.