Türkiye genelinde tam 3.561 lise…
Bu liselerin 2.898’i Anadolu Lisesi, 365’i Fen Lisesi, 105’i Güzel Sanatlar Lisesi, 94’ü Sosyal Bilimler, 99’u Spor Lisesi.
İşte bu binlerce okulun içerisinden bir Anadolu lisesi, bir kez daha Türkiye’nin bilim kürsüsünün en üst basamağına adını yazdırıyor:
Bandırma Anadolu Lisesi (BAL).
TÜBİTAK’ın düzenlediği liseler arası Bilim Yarışması gibi prestijli bir platformda, BAL üst üste ikinci kez Türkiye birinciliğini kazanarak, yalnızca kendi tarihine değil, Bandırma’nın ortak hafızasına da altın harflerle kazınacak bir başarıya imza attı.
BAL’ın bu başarısı, tesadüf değil, iradedir.
Bir okulu yıldız yapan şey sadece fiziksel imkânları değil, bilime ve eğitime duyduğu saygıdır.
Sıradan Değil, Sürdürülmüş Bir Başarı
Bir defaya mahsus birincilikler vardır; tesadüf der geçeriz.
Ama üst üste gelen şampiyonluklar, altında planlı çalışma, özveri, güçlü bir akademik kadro ve bilinçli öğrencilerin emeğini barındırır.
Sahip Çıkmak Şart: Adında “Bandırma” Olan Herkesin Görevi
Bugün BAL’ın arkasında yalnızca öğretmenleri ve öğrencileri olmamalı.
İsminin önünde “Bandırma” yazan her kurum, STK, oda, vakıf, dernek ve işletme, bu başarıya sahip çıkmalı.
Neden mi?
• Yeni nesillere ilham vermek için.
• Bilime ve irfana verilen değeri göstermek için.
• Bandırma’nın marka değerine katkı sağlamak için.
• Ve en önemlisi: Boş tartışmalarla harcanan enerjiyi, gerçek başarıların peşinden gitmeye yönlendirmek için.
Buyurun, Size Gerçek Bir “Gündem”
Bandırma’da kimi zaman gereksiz tartışmalarla dolu gündemler konuşulurken, işte önümüzde somut, belgelenmiş, ulusal çapta takdir edilmiş bir başarı var.
TÜBİTAK birinciliği, sıradan bir ödül değil.
Bu, hem bireysel bir gayretin hem de kurumsal vizyonun birleşimiyle elde edilen bir kültür başarısıdır.
Bu anlamlı başarıya imza atan, BAL’ın gurur tablosunu oluşturan ekibe teşekkürü bir borç biliriz.