Tarih: 01.12.2013 23:21

16 yıl sonra Bandırma`da

Facebook Twitter Linked-in

MHP Genel Başkanı Devlet bahçeli`nin Balıkesir programı büyük ilgi gördü. Bahçeli Sabah saat 11.00 de geldiği Balıkesir`de dolu dolu bir program sonrası önce Aksakal`da, ardından kendisi için hazırlanan Ekol düğün salonunda konuştu.

Bahçeli`nin Bandırma daki programı Başta Bandırma olmak üzere çevre ilçelerden`de katılımların olması ile salon hınca hınç dolu, aynı şekilde salonun bahçesinde de ayak basacak yer yoktu.

Bahçeli Bandırma`da Başkan karani Erkul`un 10.5 Bordo Beyaz forması ile karşıladı.

Bahçeli, 10,5`in anlamını bildiğini, Bandırma`nın vilayet özleminin bitmesini kendisininde desteklediğini söyledi.

Bahçeli, daha sonra 30 Mart mahalli seçimlerinde Türkiye genelinde tüm Büyükşehir, İl, İlçe ve Beldelerin tümünde seçimlere katılacaklarını ve bu ulvi mücadelede Milliyetçi hareketin muzaffer olacağına inandığını söyledi.

Bahçeli, Balıkesir`in de Büyükşehir konsepti içinde seçime katılacağını, adaylar içinde İsmail Ok gibi için ehli, rakiplerinden 5 yıl önde, dürüst ve çalışkan bir ismin bulunmasının şans olduğunu vurguladı.

Bahçeli, Mahalli seçim, Balıkesir, MHP adayları ve hakkındaki görüşleri ardından sözü Türkiye gündemine getirdi.

Bahçeli, büyük tezahürat ve alkışlar altında gerçekleştirdiği konuşmasında şunları söyledi.

``Memleketi bölerek,  karanlığa sürüklüyorlar.``

Biliyorsunuz 10 yıldır memleketimizi AKP yönetmektedir. Milletimiz teveccüh göstermiştir. AKp yakın siyasi tarihimizde hiçbir siyasi partiye nasip olmayan tek başına iktidar olmuştur. Bu iktidarı 3 dönemdir de devam etmiştir. Şu anda ülkemizi %51 milletimizin desteği ve 327 milletvekili ile AKP tek başına iktidar olarak ülkeyi yönetmektedir. Bu bir siyasi partiye nasip olmayacak bir imkandır. Bu imkanın çok iyi değerlendirilmesi halinde bir parti milletine en büyük hizmeti sunabilecek bir fırsatı yakalamış demektir. Ancak 11 yıllık AKP iktidarının uygulamalarına baktığımız vakit ona destek vermiş olan başta adalet ve kalkınma partili kardeşlerim olmak üzere hepsi hayal kırıklığına uğramıştır.

AKP Türkiye`yi, iyi yönetememektedir. Yönetememiştir. Birçok imkanı yakın çevreleri ile kullanmak suretiyle iktidar gücünü nefislerine kullanarak gittikçe katılaşmış, otoriteleşmiş, ve diktatörlüğe heveslenebilen bir yanlışın içine sürüklenmiştir.

Yoksa 327 milletvekiliyle Türkiye BMM var olan bu siyasi parti iktidar döneminde parti programında, seçim beyannamelerinde, bu milletimize neyi vahdetmişse onu yerine getirebilecek bir siyasi gücü elinde bulundururken bugün bakıyoruz ülkemizde adaletsizlik, açlık, asayişsizlik devam ediyor, öbür taraftan yoksulluk, yalnızlık, yabancılaşma ve yozlaşma başını almış gidiyor.

AKP kendisine engel olabilecek hiçbir güç yokken sahip olduğu gücü kullanamayarak Türkiye yi bir felaketin içine sürüklemiştir.

Bu felakete sürüklenme sırasında  Türkiye`de bir gerilim stratejisi yaratmıştır.

Her konuyu gerçek, her konuyu gerginleştirmek suretiyle ülkeyi kamplara, cepheleşmelere doğru yöneltmiş, bundan da siyasi iktidarının kalıcılığını temin etmiştir.

Şu anda Türkiye`de, laikler, Anti laikler, İnanmışlar, İnanmayanlar, 36 etnik bölüme ayrılmak suretiyle Türkiye`nin sosyal dokusunu tahrip ederek her alanda bir parçalanmaya ayrışmaya ve bunun getirebileceği bir felaketin içine Türkiye`yi sokmuştur.

Hepimiz bu milletin evlatlarıyız. Birlikte bu ülkede yaşıyoruz. Huzura, İstikrara, Kalkınmaya, Mutluluğa her türlü sosyal ve ekonomik ihtiyaçlarımızın karşılandığı güzel bir ülkeye özlem duyuyoruz.

Bunun içinde demokrasiden yararlanıyoruz. Demokrasinin vazgeçilmez unsurları olarak siyasi partileri kuruyoruz, onları geliştiriyoruz, ve iktidar olması için yarışıyoruz. 

Bu hepimizin en demokratik hakkıdır. Fakat öyle bir gün geliyor ki, hangi partiden olursak olalım önce ülkem, sonra milletim, sonra partim, sonrada ``ben`` demek lazımdır.

AKP milletimizin kendisine yöneltmiş olduğu teveccühü şahsında toplamış ve şahsının başarısı olarak bir hırs yüklü, bir kibir yüklü bir kişi haline gelerek önce ülkem ve milletim sonra partim diyeceği yerde her zaman ``Ben, ben, ben, ben`` diye diye bugün R.Tayyip Erdoğan`dan başka kimsenin olmadığı bir Türkiye ortaya çıkmıştır.

``Kimse söyleyemez Türkiye 1923 te kaldı diye...

Söylerse zaten haramzadedir.``

Ülkemiz 90 yıldan buyana Cumhuriyet dönemini yaşayarak gelişme trend`i içindedir. Tek partideki dönemde olduğu gibi, çok partili dönemde de partileri iktidar olmuş, tek başına iktidar olunmadığı dönemlerde koalisyon şartları oluşturarak ülkeye hizmet süresini istikrarlı bir şekilde devam ettirmek istemişlerdir.

Bu arada çokta büyük hizmetler ortaya konmuştur. Bugün bir kez daha halkın gür sesinden inanarak ifade edilmiştir ki, Balıkesir bir Kuvayi milliye şehri olarak devletleşen bir belde olarak dikkat çekmiştir.

Buradan bir Cumhuriyet doğmuş bağımsız devleti büyük Osmanlı imparatorluğunun enkazı üzerine yükselmiştir.

Aradan geçen 90 yıl içinde çok büyük şahsiyetler, çok aziz millet evlatları imkanları ölçüsünde milletimize hizmet yarışında bulunmuşlardır.

Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Celal Bayar, Adnan Menderes, Süleyman Demirel, Turgut Özal, Necmettin Erbakan, Bülent Ecevit başbakan ve devlet başkanı olarak partileriyle inandıkları, bildikleri yolda büyük hizmetler sunmuşlardır.

Ne kadar başarmışlardır, Onu tarih kayda düşmüştür. Ama hepsi bu ülkeye bir hizmette bulunmak için yola çıkmışlar ve kimse diyemez ki, Türkiye 1923 yılının Türkiyesidir. Kimse diyemez ki 1940 ların, kimse diyemez ki 195-60 döneminin Türkiyesi olarak 1923 te kaldı diye... söylerse zaten haramzadedir.

``Milliyetçi Hareketin İktidarında 11 yıllık bu İktidarı yüce divana gönderiyorum.``

Bunu söyleyen birisi var. Öyleyse bir haramzade var. Bu kim 2002 yılından beri ülkeyi yöneten Recep Tayyip Erdoğan....

Ne varsa bu ülkede 2002 yılında yapılmış. 2002 yılı öncesini yok farz ediyor.  2002 yılından bu güne kadar ne yapıldığını, eğer bir gün tarih fırsa verir, herkesi de şahit kılarım ki... Milliyetçi Hareketin İktidarında 11 yıllık bu İktidarı yüce divana gönderiyorum.

Türkye`de 11 yılda açlık ortadan kalkmış mıdır? Türkiye`de adaletsizlik ortadan kalkmış mıdır? Türkiye de asayiş sizlik sona ermiş midir? Kadına şiddet olmamakta mıdır? Türkiye de bölücü tahdit başını almış gitmekte midir?  Yoksa Türkiye de birlik ve beraberlik içinde midirler? Sez 11 yılda yapılmış olan, 80 yıllık hizmeti yok farz ettiğin gibi Türkiye`yi, de felakete sürükledin. Onun için AKP ye oy vermiş olan kardeşlerim önce siz sorgulayın. Nerden geldik ? Nereye gidiyoruz?

Niçin AKP ye oy verdim ? Şimdi ne haldeyim? AKP ye oy verdim, Türkiye`nin her bir tarafında ``Ne mutlu Türk`üm `` diyen yazıları sildirmek için mi verdim? diye sorun...

AKP ye oy verdim. evlatlarımıza ``Andımız`ı`` okutmamak için mi ? oy verdim... diye sorarım...

Çocuklarımız ``Türk`üm, Doğruyum, Çalışkanım`` diyeceği yerde, ``Ben kimim ? Ben neyim? Ne olduğumu bilmiyorum... Tembelim, Hırsızım, Haydudun, Vurguncunun birimiyim diyecek...

Türkiye`de Milli ve manevi değerlerin hepsi sarsılmıştır. Tahrip edilmiştir. Cumhuriyetimizin kazanımları silinmek istenmektedir. Türkiye`yi dönüştürmek istiyorlar. Nereye dönüştüreceklerini de açıkça söyleyemiyorlar. Bölünmek dönüşmekse bu çok yanlıştır. Türkiye yi bölmeye kimsenin gücü yetmeyecektir. Hele hele Milliyetçi Hareket varsa bölünmesi mümkün değildir.

O zaman bu ülkeyi yönetemeyen sabahtan akşama kadar iktidarın zorbalığıyla medyayı kendisine hizmet ettiren bir Başbakandan kurtulmanın zamanı gelmiştir.

AKP nin iktidarın tüm güçleriyle olgunlaştırdığı ve kurduğu medya grubu var, buna iktidar tarafından kurulan medya diyoruz. Birde var olan medyayı baskı altına alarak korkutarak, korkutulan medya var.

Bunlar sabahtan akşama kadar Başbakanı göstererek vatandaşı televizyonlarının düğmesini kapatmaya zorlamaktadırlar.

Bu zorbalığa, Biz demokratik tepkimizi sandıkta koymalıyız. Meydanlardaki aydınlanmayı sandığa doğru yöneltmeli sarkacı sokakta değil sandığa doğru yönelterek yeni bir siyasi iktidarın, yeni bir siyasi şekillenmenin imkanını milli iradeyle sağlanmalıdır.

Ya sokakta bir takım provokatörlerin, kışkırtmacıların gayretleriyle Türkiye`yi bir karanlığa sürükleyeceğiz, veya irademizi bugünkü iktidardan çekecek bir tarihi fırsat olarak sandığa yöneleceğiz.

Sandığa yönelmenin tarihi 30 Mart 2014 tür. Neden başlangıç tarihi? çünkü 2014 ten sonra 28 Ağustos`ta Cumhurbaşkanlığı, 2015 yılında, en geç 12 Haziran`a kadar 25 dönem Milletvekilliği seçimleri vardır.

İşte bu dönemi iyi değerlendirmeliyiz. Bu tarihi fırsatı kaçırmayın. Eğer bu tarihi fırsatta yine yanılıp yoksulluk istismar edilerek, inançlarımız istismar edilerek bugünkü hatalarla dolu, yanlışlarla dolu,   İhanet çizgisine gelmiş bir iktidara tekrar fırsat vermemeliyiz.

Eğer verirsek o zaman sokaklar konuşmaya başlar, sokakların konuşması karanlık bir dönemin işareti olur.

Oraya düşmemek lazım. Bu hataya girmemek lazım. Yapılacak bir şey kalıyor, kendi hür irademizle demokrasi içinde, onun bir müessesi olan seçim yoluyla, o seçimin sonucunu alacağımız sandığa erişerek bugünkü iktidardan kurtulmalıyız.

Tarihi buluşma, Diyarbakır`ın karanlık sokaklarında değil sandıkta olacak...

Bununda yolu 30 Mart 2014 te Millet olarak AKP yi, özelliklede R.Tayyip Erdoğan`ı uyarmalıyız, Cumhurbaşkanlığı seçiminde bunu devletin başına getirerek bir felaketi başımıza oturtmamalıyız.

2015 yılında yapılacak 25 dönem Milletvekilliği seçimlerinde de bugünkü AKP nin yönetim kadrosunu silip süpürmeliyiz.

Elbette süpürdüğümüzü halına altına atacak değiliz.... Adalete vereceğiz...

Adalet Recep Tayyip Erdoğan`ı sorgulayacak...  İşte o zaman tarihi buluşma, tarihi yazı, tarihi döşeme ne varsa orada belli olacak...

Yoksa, Barzani zavallısını, bilmem şunu, bunu davet ederek Diyarbakır`da tarihi buluşma adı altında PKK yı cesaretlendirecek, Öcalan`a af getirecek, hainlere bayram yaptıracak bir tarihi hatadan hep beraber kurtulmalıyız.

Tarihi buluşma önümüzdeki seçimde olmalı, Diyarbakır`da ki karanlık meydanlarda değil... O nun için tarihi buluşma olacak sa sandıkta olmalı...

``Bu ihaneti yapan AKP den yüce divanda hesap sormazsam namussuzum...``

Orada buluşup ta ne yapacağız. Yeni bir iade, yeni bir siyaset, yepyeni bir kadroyla Türkiye`yi milli birliğe, kardeşliğe, beraberliğe doğru koşturacak bir iktidara ihtiyaç var. Onun adı Milliyetçi Harekettir... Elinizi vicdanınıza koyup, tercihlerinizi bu yönde yapmanızı istiyorum.... Eğer bu teveccüh bize yönelirse o zaman biz gereğini biliriz... Türkiye`nin her tarafına ``Ne Mutlu Türkiye`` yazdırmazsam namussuzum... Okullarımızda çocuklarımıza AND`ı tekrar öğretmezsem namussuzum... Ve bu ihaneti yapan AKP den yüce divanda hesap sormazsam namussuzum...

 

 

 

 

 

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —