Çömez, şu açıklamayı yaptı:
"Türkiye'de tarım ve hayvancılığın çökmesi sadece beceriksizlik ya da aymazlık sonucu değildir. Aynı zamanda bir projedir. Peki, çiftçi ve hayvan yetiştiricisi çökerken neler oluyor, bu güzel ülkede? Gıda enflasyonu rekor kırıyor, açlık ve sefalet derinleşiyor. Beslenme bozuklukları nedeniyle çocuklarda büyüme-gelişme gerilikleri ve ölüm oranları artıyor, yaşlılar ise daha kolay ve daha çok hasta oluyor. Tarım ürünlerinde ithalatımız artıyor.
Sadece son 10 ay içinde 3,5 milyon ton mısır ithal ettik. Et ve canlı hayvan ithalatı da artıyor. Son 15 yılda 12 milyar dolardan daha fazla ithalat gerçekleştirdik. Bu durum, Türkiye'yi daha borçlandırıyor ve dışa bağımlı duruma getiriyor. Köyler boşalıyor, kasabalara, kentlere yaşanan bu göç, konut krizini ve kira enflasyonunu olumsuz etkiliyor. Gençler, tarım ve hayvancılık yapmıyor, işsizlik tetikleniyor.
Gençlerin terk ettiği köylere Suriyeliler ve Afganlar geliyor. Bunların çoğu kaçak çalışıyor. Ama asıl önemli olan, kırsal alanda artık büyük ölçüde sığınmacıların bulunmasıdır. Bu da ciddi güvenlik risklerini beraberinde getiriyor. Girdi maliyetleri ile başa çıkamayan çiftçi, fiyatı en fazla artan zirai mücadele ilaçlarında ülkeye kaçak yollardan giren ürünleri tercih ediyor. Bu da, hem çevre felâketine hem de ürünlerde toksik(zehirli) kalıntılara neden oluyor.
Tükenen çiftçi, arazilerini sahibi bilinmeyen şirketlere satıyor. Yıllar sonra arazilerin çoğu yabancı şirketlerin olacak. Tarım ve hayvancılık yeniden ayağa kalkamazsa, tüm ülke, hepimiz çok ağır bedeller ödeyeceğiz."