Türküm, doğruyum, çalışkanım.
İlkem, küçüklerimi korumak, büyüklerimi saymak, yurdumu, milletimi özümden çok sevmektir.
Ülküm, yükselmek, ileri gitmektir. Ey büyük Atatürk! Açtığın yolda, gösterdiğin hedefe durmadan yürüyeceğime ant içerim.
Varlığım Türk varlığına armağan olsun.
Tutturdular bir açılım. Varsa yoksa açılım. Ülke yakılıyor, yıkılıyor. Olsun yeter ki açılıma bir şey olasın deniyor. Bu açılımın fıtratında askerlerimizin kalleşçe şehit edilmesi var mı? Ülkenin bölünmesi var mı? Siz ne kadar çırpınırsanız çırpının bunlar barış istemiyor. Ve iktidara vurmadan savaş olmaz. Bunlar işte bunu iktidara anlatmak istiyorlar. Üç şehidimizin acısı yüreklerimizi yakarken bir acı haberde Siirt’ten geldi. Sakın olasınız ki bunları şehit edenler barış istemeyenler demeyin. Bunlar barışı bozmaya çalışan provokatörler demeyin. Bunları yapanlar müzakere masasına oturacağınız PKK örgütünün ta kendisidir. İntikam almışlar! Öldürülen PKK’lılara karşılık misilleme yapmışlar. Bunu söyleyenler HDP’liler. Mecliste ceylan derisi koltuklara da oturup da milletin verdiği vergilerden maaş alanlar. Bunları böyle konuşma cüretini iktidar vermiştir. Şayet hala açılım diyecekseniz? Yerin dibine batsın böyle açılım. İllaki barış diyorsanız? Vermeden barış olmaz. Vurmadan savaş olmadığı gibi. Vermeden de barış olmaz. Verdiğiniz tavizler az gelmiş ki. Savaş sinyalleri vererek. Daha fazla taviz bekliyorlar.
Siz açılım dedikçe, kahraman kınalı kuzularımız şehit ediliyor. Ocaklara yüreklere ateşler düşüyor. Siz bu acının ne olduğunu bilmezsiniz. Ne sizin, nede yakınlarınızın çocukları askere gitmiyor. Paralı askerliği kabul etmemiz mümkün değil diyenler. Ben fakir fukaranın yüzüne nasıl bakarım diyordu. Sonradan etraflarının baskısı ile paralık askerliği getirenler. Şimdi Şehit olan bu gariban çocukların ailelerinin yüzüne nasıl bakacaklar. Utanmadan sıkılmadan şehit cenazesinde canının parçası gitmiş, ocaklarına ateş düşmüş, yüreği cayır cayır yanan şehit annesinin isyanına tahammül edilemiyor. Görevli bu annenin ağzını kapatıyor. Onun sözlerinden rahatsız olunuyorsa. O annede oğlunun şehit edilmesinden rahatsız oluyor. Ağzını kapatarak acısını dindirdiğinizi zannediyorsunuz? Acısını bir kat daha artırıyorsunuz.
Kimse bizim sabrımızı test etmeye kalkışmasın diyenler. Bu nasıl sabırmış? Sabır taşı olsa şimdiye çoktan çatlardı. Polislerimizin ve askerlerimizin kalleşçe şehit edilmesi sizin sabrını hala taşırmıyor ise. Bu sabrın hiç taşmayacağını göstermekte dedir. İktidar acaba milletin sabrını mı test ediyor? Milletin sabrı bir taşarsa siz o koltuklarda oturamazsınız. Millet gelir o koltuklara oturur. Yetti artık canımıza tak etti. Bu açılımın böyle olacağını söyleyenler için. Bunlar anaların ağlamasını istiyorlar. Bunlar kanla beslenenler diye en ağır sözlerle itham ediliyorlardı. Buna hala açılım diyorsanız pes doğrusu. Milletin yüreği yanıyor. Ağzını bıçak açmıyor. İktidar temsilcileri sağda solda dolaşıyor.
Bu açılım için. Bedenimi koydum diyenler. Bu bedeni koymanın fıtratında kalleşçe şehit edilmek var mı? Kalleşlere sesiz kalmak var mı? Ülkenin bölünmesi var mı? Size göre böyle olaylarda canını kaybetmek işin fıtratında oluyor. Askeri kışladan çıkarmazsanız, polisi karakoldan dışarı çıkarmazsanız işin olacağı budur. Yüzünü peçe ile kapatanlara ağır ceza getireceğiz diye caka satıyorsunuz. Şerefsizle yüzlerini maske ile kapatıp cadde ortasında arkalarında gelip kahramanlarımızın kafasına kurşun sıkıyor. Bunlarda yürek yok. Erkekçe göğüs göğüse çarpışmayı göze alamıyorlar. Kalleşçe pusu kuruyorlar. Kalleşçe arkadan yaklaşıyorlar. Kalleşçe vatandaşın iş yerlerini yakıp yıkıyorlar. Kadınları çocukları öne sürüyorlar. Böyle kalleşler ile müzakere masasına oturuluyor.
Böyle kalleşlerle masaya oturulmaz. Ayrıca silahların gölgesinde masaya oturmak nerede görülmüş. Müzakere masasına oturacak tarafın önce silahı bırakması gerekir. Silahların gölgesinde masaya oturmak demek tamamen teslim olmak demektir. Savaşlarda mağlup olan taraf silahlarını bırakır ondan sonra masaya oturur. Barışı isteyende silahı bırakır. Barışı istemeyen. Barış isteyen tarafı böyle silahla tehdit eder. Şimdi anaların ağlamasını isteyenlerin kim olduğunu anlayabildiniz mi? barış süreci başladı. Bir müddet şehit gelmedi. Bakın görüyor musunuz? Şehit cenazeleri gelmiyor. Diye milleti epey oyaladınız. Doğuda korucuların şehit edilmelerini milletten gizlediniz. Vurulanları milletten gizlemek için. Doldur boşalt yaparken mermi karnına gelmiş diye. Örtbas ettiniz! Hâlbuki askerlik yapan herkes bilir ki. Böyle bir olayın olması mümkün değildir. Son zamanlardaki şehitleri gizleme imkânı kalmadı. Adamlar öldürülen PKK’lıların öcü alındı diyorlar. Biz ne deriz? Şehitlerimizi arkasından kanları yerde kalmayacak. Hep ayni teranelerle millet uyutuldu. Uyutulmaya da devam ediliyor. Ülkede bunlar olurken biriside çıkıyor. Biz gidersek üç ay sonra maaş ödeyemezler diyor. Siz gidinde biz maaş almayalım. Hala açılım diyecekseniz? Yerin dibine batsın böyle açılım. Saygılarımla.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! 26- 10- 2014 Mustafa KOÇAL
