Bandırmaspor antrenörü Hüseyin Yenikan´ın, Manisa maçı sonrasındaki basın toplantısındayız. Çok uzun ve çelişkilerle dolu bir konuşma yapıyor. Bir yandan takımın başarılı futbol oynadığını öne sürerken, ?Öncelikli hedefimiz gol yememek? diyor. Bir yandan, ?Takımımın kapasitesi bu? derken, bir yandan ?Oyuncularım aslan gibi oynuyor. Daha iyi oynayacağız? diyor. Bir yandan ?Bu grupta 6-7 takım şampiyonluğa oynar, diğer takımlar kümede kalmaya çalışır. Biz de kümede kalmak istiyoruz? derken, bir yandan da ?Bazı maçlarda bir gol atsaydık, şimdi daha üst sıralardaydık? diyor. Bir yandan, ?Bizim bütçemiz belli, aldığımız oyuncular için bu lig tabii ki zor. Bu yılı vefa yılı kabul ediyoruz? derken, bir yandan da ?İyi bir takımımız var. Gelecek haftalarda daha iyi olacağız? diyor.
Aslında bu kadar uzun konuşmasa daha az hata yapacak ama nerede? Kaptırmış kendini giderken, bol bol açık veriyor. Çelişkiler içinde bocalıyor.
Uzun konuşması bitince kendisine şu soruları yöneltiyorum:
?Son haftalarda sürekli iyi oyun sergilediğinizi söylüyorsunuz. Bunu duyunca ?Acaba siz başka, ben başka maçı mı izledim?´ diye düşünüyorum. Maçtan sonra taraftarlarla tartışmak bir teknik adama yakışmıyor. Yedi hafta geride kaldı. Bu taraftar başarı için daha ne kadar bekleyecek? Takımın oyunu gelecek için de umut vermiyor. Kendinizi başarılı buluyor musunuz??
Hüseyin Yenikan, yine bocalıyor. ?Taraftar, geçen yılki takımın bugün elimizde olmadığının farkında değil. Ama kendimi de başarılı görmüyorum.? derken, ?istifa? sözcüğünü hiç ağzına almıyor. Bu arada da, konuyu siyasete getirmek isteyerek, ?Bu takımın başarılı olmasını istemeyenler var? deyince kendisini, ?Siyaset benim işim değil. Ben, burada teknik açıdan sorular yöneltiyorum? yanıtını veriyorum. Kısacası, Yenikan´ın maç sonu değerlendirmesinin teknik açıdan da, mantıksal yönden de elle tutulur bir tarafı yok.
Her hafta, ?Bu maç ile birlikte çıkışa geçeceğiz? sözlerinden sıkıldık.
Ben bir Bandırma çocuğuyum. Bandırmaspor´un başarısıyla gurur duyarım ama her şeyden önce de gazeteciyim. Gördüğüm yanlışları eleştirmek benim görevim. Bu eleştirilere kızmak yerine gerek yönetim kurulunun ve gerekse teknik heyetin yararlanması gerekir. Hiç dilemeyiz ama gelecekte çok kötü bir olayla karşılaşırsak, kamuoyundan, ?Neden zamanında eleştiri görevini yapmadınız?? diye gelecek bir soruya ne yanıt vereceğiz.
HAFIZA SORUNU ve YÖNETİMİ ZORA SOKMAK
Yenikan´ın,? Geçen yıl burada ilk 10 hafta küfür ediyordu seyirciler.? ifadeleri de kendini aklama, başarısızlığı örtbas etme çabası. Çünkü geçen yıl takım 10. haftada 6 galibiyet 3 yenilgi ve 1 beraberlik almıştı. İlk 6 hafta ise 4 galibiyet ve 2 yenilgisi vardı. Tepkilerin oluştuğu nokta ise 5 hafta süren beraberlik ve yenilgi serisi. 18. Haftada, küme düşen Silivrispor beraberliği ile başlayan bu seride 5 hafta içinde 2 yenilgi ve 3 beraberlik alındı. Beraberlikler de küme düşeceği neredeyse belli olan iki takıma karşı olunca tepkiler artmaya başlamıştı. Görüldüğü gibi Yenikan´ın hafızası da pek iyi değil. Umarım kendi dönemiyle geçen yılı karşılaştıracak kadar matematik bilgisine sahiptir.
Yenikan, kulübün içinde bulunduğu durumu bilerek kabul etti. Ancak açıklamalarında yönetimi de zor duruma düşürecek söylem kullanmaktan geri durmuyor. Kaldı ki, yönetim de elinden geldiğince para bulmaya çalıştı ve hâlâ çalışıyor. Yenikan´ın kendini aklamaya çalışma çabası, Karlahan ve yönetimin söylediği ?Kalıcı olmak? cümlesine de gönderme yaparak, ?Bunlar hikâye! Bir takım ya şampiyonluk için oynar, ya da düşmemeye? şeklinde konuşmaya kadar uzayabiliyor.
?Takım aslan gibi oynuyor, bana göre taraftar, takıma adapte olamadı daha? cümlesi sizce ne demek?
?Taraftar bütünleşirse büyük bir savaş vereceğiz, o savaş önümüzde günlerde belli olacak? diyor, Yenikan. Bu sözlerden benim anladığım şu:
?Düşme potasında olmaya hazırlanın, bu takım böyle gidecek.?
Takıma ve kulübe zarar verecek açıklamalar sadece yukarıdaki ile sınırlı kalmıyor. Başkan Karlahan takımın durumunu herkese anlattı. Bunu Yenikan´ın bilmemesine imkân yok. Ancak Yenikan, yönetimin para bulamadığını gündeme getiriyor ve şu cümleyi kuruyor:
?Yönetimimiz bize sezon başı daha büyük bütçeler sunsaydı, biz aldığımız 10 futbolcuya 5 bin lira para veremedik ilk bir ay!?
Peki, bu cümle emek veren yönetimin şevkini, gururunu kırmaz mı? Yenikan, haklı bile olsa bu kulüp içinde kalmalı.
AKREDİTASYONSUZ ŞAHSIN YENİKAN´I SAHİPLENME ÇABASI
Gazeteci olduğunu öne sürenlerin, bir kişiye tamamen angaje olmaları kadar yanlış bir şey daha olamaz.
Mehmet Tosun isimli şahıs, artık basına ayrılmış özel odada maç izleyemiyor ama nedense basın toplantılarına, bazı yetkililerin(!) göz yumması sonucunda AKREDİTASYONSUZ, yani ?yasak? olduğu halde girebiliyor. Bunu geçtik, kayıtsız-şartsız destek verdiği Hüseyin Yenikan´a yöneltilen eleştirel sorulara bile tahammül edemiyor. Sanki ?kader birliği? etmişler! Bu şahıs, nedense soru sorma hakkının sadece kendisinde olduğunu düşündüğünden olsa gerek, başkasının soru sormasını istemiyor. Çok iyi ilişkiler içinde olduğu Yenikan´a yöneltilen sorulardan rahatsız oluyor ve hemen Yenikan´ı koruma altına almak istiyor.
Bu şahıs şunu öğrenmeli. Herkes basın toplantısında kişiye ?çanak? sorular mı soracak? Biz, istediğimiz soruyu sorarız. Karşısındaki yanıt verir veya vermez, onun bileceği iş.
Herkes işini yapacak. Benim soru sorma hakkımı kimse engelleyemez ve bu hakka saygısızlık yapamaz, o kadar!
Ama şu gerçeği de unutmayalım ki, bugün sorduğumuz soruları kaçamak yanıtlarla geçiştirmeye çalışanlar, yarın başarısızlığın hesabını veremezler. Ona çanak tutanlar da başka çanaklara yönelir?
