65 Yaş üzerinde olan vatandaşlara sokağa çıkma yasağı getirildi. Bazı iş yerleri kapatıldı. Bu tedbirler yetersiz kalınca. 65 yaş sınırı 60’şa çekildi. Şehirlerarası Seyhanlara yasak getirildi. Burada unutulan bazı yaş gurupları vardı. Bilhassa 20 yaş altı guruplar vardı. Bunlar günün her saatinde dışarıda idiler. Çarşıda dolaşanlar bunlardı. Boş arsalarda top oynayan bunlardı. Bunlar akşamüzeri sokağa çıkmayan 60 yaş üzeri olanların evlerine geliyordu. Bu gençler gençliğin en deli çağını yaşayanlardı. Ben gencim bana bir şey olmaz diyorlardı. Bilim kuruluda 60 yaş üzerinde olanlar riskli gördükleri için. Diğer yaş guruplarını fazla önemsemedikleri için. Bu gençlere de cesaret gelmişti. 3 Nisan akşamı 20 yaş altına da yasak getirildi. 30 büyük şehir ve Zonguldak iline giriş çıkışlar yasaklandı. Buralardaki giriş çıkışlar valiliklerin kontrolüne bırakıldı. Özel araçlarda seyahatler de Şoförün yanına hiç kimse oturmayacak. Arka koltuğa iki kişi cam kenarlarına oturacak. Yani özel arabada 3 kişiden fazla olmayacak. Virüsün dağıldığı il İstanbul. Bu virüs İstanbul’a hapsedile bilinseydi. Sıkıntı bu kadar büyümezdi. İstanbul büyük şehir belediye başkanı Ekrem İmamoğlu İstanbul da sokağa çıkma yasağı konsun diye defalarca uyardı. Haksızda değildi. Çünkü virüsün İstanbul da Yayılma oranı %16. Diğer illerde %2 Şayet İstanbul’a sokağa çıkma yasağı konmuş olsaydı. Yayılma oranı aşağı çekile bilinirdi. Diğer illerdeki yayıma oranı da %1’re düşerdi. Diğer illere virüsü İstanbul’dan gidenler götürmüş. Bu virüs yayılma eylemi gösterdiğinde ülke genelinde sokağa çıkma yasağı konulsaydı olay buralara gelmeye bilirdi. Şu bağış kampanyasına tekrar değinmek istiyorum. Kurumlar ve şirketler birbirleri ile yarışıyor. Çoğu bağışı sağ cebinden alıyor. Sol cebine koyuyor. Çünkü yaptığı bağışı vergiden düşüyor. Şimdi devlet bu bağış kampanyasını neden başlattı. Vergilerinizin ilk taksitlerini yatırın demiş gibi oldu. Ramazan Bayramı ikramiyelerini yatırmışlar. Fakat maaşı 1 500 Liranın altında olanların eski maaşları yatmış. Başka devlet başkanları halkına hiçbir şeyi dert etmeyin. Hesaplarınıza şu kadar para yatırılacak diyor. Bizde ise vatandaştan yardım isteniyor. Vatandaşların en büyük sıkıntısı Elektrik, doğalgaz, kira giderlerinin ödeme sorunu. Kapatılan iş yerlerinin kiralarının ödenmesidir. Bular için bazı vaatlerde bulunuldu. Bu elektrik ve doğalgaz faturalarının ödenme sorunu nasıl aşılacak. İki ay fatura okunmayacak diye dedikodu var. İki ay okunmayan saatler. Üçüncü ayda gelecek fatura nasıl gelecek? O zaman kabarık faturayı ödemek daha zor olacaktır. İktidar bu konuda tek kelime etmiyor. Haklı kullanan parasını versin diyor. Çünkü kendileri bunları ödemediği için. Ödeyenin halinden anlamazlar. Maliye bakanı Berat beyin Kalorifer petekleri altın varak kaplamalı. Birde onu sosyal medyada paylaşmış. Tok dünyada aç yok zannedermiş. Fakirde ekmek yok zannedermiş. Ekonomimiz şöyle iyi böyle ilerliyoruz diyordu. Bu günlerde sesi çıkmaz oldu. Bugün ayın üçü her ayın üçünde enflasyon açıklanıyordu. Bakan bey ortalarda gözükmedi.
Ben cumhurbaşkanından cuma günkü konuşmasında Bu elektrik ve doğalgaz faturaları için bir şeyler söyleyeceğini bekliyordum. Bizim başka ülkelerden farkımız işte buradan kaynaklanıyor. Onlar sorunlarını birlikte hallediyor. Bizde ise herkes kendi telinden söylüyor. Çünkü mızrap hep ayni notanın üzerine vuruyor. Bu virüs belası çöktü üzerimize gitmek bilmiyor. Ölüm olayları milletimizin canını yakıyor. Hayatını kaybedenlere Allah rahmet eylesin. Mekânları cennet olsun. Ailelerine sabırlar versin. Hastalara da acil şifalar versin. Milletimizin başı sağ olsun. Ülkemize acı günler göstermesin. Biz aciz kullarının dualarını Rabbim kabul ve makbul eylesin. Tez zamanda ülkemizi bu virüs belasından kurtarsın. Saygılarımla.
Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere! Ne mutlu Varlığım Türk varlığına armağan olsun diyenlere! Ne mutlu demokratım diyenlere! NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!
04-04-2020 Mustafa KOÇAL
