Melisa GÖNEN-GENÇ KALEM


Yaşadığımızı sanıyoruz!

Yaşadığımızı sanıyoruz!


Günlük koşuşturmacalar arasında huzuru bulabileceğimiz ama erişilmez olarak nitelendirilebilecek ne çok şey birikti hayatımızda. Binaların arasından bulutları seçme isteği içinde yürür, rüzgarla ayak ucumuza düşecek bir yaprağı arar olduk. Kaldırımların arasından çıkan yeşil otlar onca binanın arasında hemen fark edilecek kadar dikkate değer oldu, önem kazandı. Balkonumuzdan bir parçası gözüken denize de özlem duyacağız zamanla.

Yeşil yok oldukça huzur mavi renkte çare arayacak, onu görmek isteyecek her renkte göz. Kendimizi şehrin içinde kaybettiğimiz her an daha da önem kazanacak yitirilen güzellikler. Zor mu geliyor çevre düzenini sağlamak, çabuk mu karar veriyoruz bir an bile geleceğin içinde yaşamadan? Bizi bunca özleme bunca yalnızlığa götüren şeyin engellenmesi için bir an düşünüp bir ömür yaşamak çok mu zor? Hemen bir yer seçelim, kazancımızı düşünelim olsun bitsinle mi olacak her binanın oluşumu?

O civarda yaşayan çocukların, artık sessiz bir hayata ve dinlenmeye ihtiyacı olan insanların yeşil bir alana sahip olma hakkının yok sayılmasına gerçekten üzülüyorum. Bandırma sokaklarında şöyle bir gezinince o binaların beton kokusu içinize işlemiyor mu? Açıkçası birçok ülkede planlı yerleşim ile düzenlenen şehirleri kendi ülkemde de görmek istiyorum.

  Arabanızın içinde veya otobüste sıra sıra dizilmiş binaları fark etmemek elde değil ancak fark edilmesi gereken daha güzel şeyler saklı o binalarda: Umut. İnsanların bir tutam çiçeğe olan sevgisini görmek mümkün oluyor. Balkonları saran karanfiller, mis kokulu fesleğenler, renk renk sardunyalar, duvarları sarmalayan sarmaşıklar, narin yapraklı kadife güller?Bunların hepsi biraz rahatlamak,kahve içmeye bahane bulmak için değil mi?

Duvarlar arasında hayata mola vermek, rüzgarla tanışmak için balkonlarını çiçeklerle dolduran insanlar iyi ki varlar. Onlarda umut, heyecan ve küçük mutluluklar var.Büyük mutluluklar ancak en büyük en görkemli binalarda bulunur zaten(!)

Ülkemizin gözde şehirlerinden İstanbul´a değinmemek olmaz. Yıllar ona hiç iyi gelmedi. Tarih kitabı gibiydi o kitabın her bir yaprağı ama savruldu. Yılların sır gibi sakladığı, pamuklara sardığı tarihi yapılar yanlış restorasyon çalışmaları ile benliğini yitirdi. Doğası, havası, suyu kirlendi. Şehrin gelinliği olan köpüklü dalgalarla süslü İstanbul Boğazı kirlendi, bizlere esir düştü. Nice balık türü yitirildi.

Şimdi düşünüyorum da İstanbul aşığı nice şair şiirlerinde sayfalarca anlatıp hayranlık duydukları bu şehrin şimdiki haline inanabilirler miydi? Sanırım üzüntülerini ifade edemezlerdi. Artık gerçek İstanbul´u görmek, duymak ve hissetmek şansımız olmadığına göre bize İstanbul aşığı Yahya Kemal´i, Nedim´i, Sait Faik´i okumak kalıyor. Hiç olmazsa tarihi ve eski İstanbul´u kelimelerde yaşayalım!

  • BIST 100

    9530,47%-0,18
  • DOLAR

    32,48% 0,12
  • EURO

    34,69% 0,49
  • GRAM ALTIN

    2480,00% -0,24
  • Ç. ALTIN

    4201,71% 1,16
  • Perşembe 23.1 ° / 11.9 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cuma 23 ° / 11.1 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 15.6 ° / 7.5 ° Şiddetli yağmurlu

Balıkesir

18.04.2024

  • İMSAK 04:49
  • GÜNEŞ 06:20
  • ÖĞLE 13:13
  • İKİNDİ 16:56
  • AKŞAM 19:56
  • YATSI 21:20