Ülkenin selamette çıkması için huzura, birlik beraberliğe ihtiyacı var. Bunun sağlanması için. Ben olayımda bir olayım düşüncesiyle olmaz. Biz olalım bende içerisinde olayım düşüncesi ile mümkündür. Birlik beraberliği ve huzuru sağlamak iktidarın görevidir. Demokrasiden uzaklaşırsanız. Adaleti bağımlı hale getirirseniz, ayrımcılık yaparsanız birlik beraberliği sağlamak mümkün olmaz. Ayrımcılığı ön plana çıkarırsanız, manevi değerlerimizi değersiz hale getirirseniz birlik beraberliği ve huzuru sağlayamazsınız.
Bunlar yapılmazsa ülke bir arpa boyu ilerleyemez. Ülkede cumhuriyetçiler, Atatürkçüler diye ayrımcılık yapıldığı müddetçe. Ülkede ne birlik beraberlik nede huzurun sağlanması mümkün olmaz. Ülkenin selamete çıkması için. Atatürk ilkeleri esas alınmalıdır. Atatürk ilkelerine dönüldüğünde, Atatürk ve cumhuriyetçiler ayrımcılığı ortadan kalkacaktır. Birlik beraberlik sağlanacaktır. Birlik beraberliğin sağlanmasına katkıda bulunacak ikinci bir husus da. Cemaatlerin kesinlikle siyasete karıştırılmamasıdır. Çünkü cemaatler kendi menfaatlerinden başka bir şey düşünmezler. Bunun acısını Gülen cemaati ile yaşadık. Ve yaşamaktayız. Atatürk´ün yurtta sulh cihanda sulh ilkesine mutlaka uyulmalıdır. Komşularımızla sıfır sorun sloganı ile yola çıkanlar. Bu gün ülkeyi ne duruma getirdikleri ortadadır. Üç tarafı denizle çevrili olan güzel ülkemiz. Şimdi nerede ise dört tarafı düşmanlarımızla çevrili hale getirilmiştir. Bununda sebebi Atatürk´ün yurtta sulh cihanda sulh ilkesinden uzaklaşmaktır.
Ülkenin birlik beraberliğe ve huzura kavuşması için. Mutlaka Atatürk ilkelerine dönülmelidir. Bu iktidardan önce ülke bu duruma neden gelmedi? Çünkü bundan önceki iktidarlar. Atatürk ilkelerine bağlı olarak ülkeyi yönettiler. Ayrımcılık yapmadılar. Cumhuriyeti hiç bir zaman tartışmadılar ve tartıştırmadılar. Atatürk´e karşı bir tavırları olmadı. Günümüzde cumhuriyet ve Atatürk tartışma konusu oldu. Önceki iktidarlar ne cumhuriyeti, ne Atatürk´ü nede 1919 tarihini ret etmediler. Fikir ve düşünce özgürlüğünün önünü hiçbir zaman kesmediler. Şimdi öylemi? Ne fikir özgürlüğü var. Nede düşünce özgürlüğü var. İktidarı eleştirmek mümkün mü? Hak aramak mümkün mü? Sokağa çıkanların durumlarını görüyorsunuz. Polis hemen müdahale ediyor.
Son zamanlarda bize tarihimizi okutmadılar. Çocuklarımız başörtülü okula almadılar gibi sözler söylenmeye başlandı. İmam hatipler ön plana çıkarılmaya başlandı. Bize tarihimizi okutmadılar. Bu bir ayrımcılık değil midir? Bu ülkenin bir tek tarihi vardır. Oda Türkiye cumhuriyeti devletinin tarihidir. Bu tarih de 1919 tarihinden itibaren yazılmaya başlanmıştır. Bundan önceki tarih Osmanlı tarihidir. Bize tarihimizi okutmadılar deniyorsa. Bu da Osmanlı tarihi ise, biz ve bizim çocuklarımız Osmanlı tarihini de okuduk. Osmanlıyı da inkar eden yok.
Bu gün beraberlik sağlanamıyorsa böyle ayrımcılıklardan dolayı sağlanamıyor. Hem ülkenin tamamı olan 80 milyonu kucaklayacağız deniyor. Arkasından da ayrımcılık başlıyor. Şunu açıklıkla belirtmek isterim bu millet. Ülkesini düşman istilasından kurtarmak için. Milli mücadele başlatan ve kazanılan zaferlerden sonra Türkiye cumhuriyeti devletini kuran Atatürk´e sevdalıdır. Onun için Atatürk ayrımcılığı yapıldığı müddetçe birlik beraberliğin sağlanması mümkün olmayacaktır. Atatürk bu ülkeyi İngilizlere satmamıştır. Bize üzerinde özgürce yaşayabileceğimiz bir ülke bırakmıştır. Onun için. Atatürk´ten ve kurduğu cumhuriyetten vazgeçmemiz mümkün değildir. Biz kimseye Atatürk´ü sevin demiyoruz. Gölge etmeyin başka ihsan istemiyoruz.
Tekrar söylüyorum bu ülkenin selamete çıkmasının yolu Atatürk ilkelerine sarılmaklar mümkündür. İkinci bir konuda cemaatlerin kesinlikler siyasete karıştırılmaması ile mümkün olacaktır. Biz yaparsak olur düşüncesinin geçerliliği yoktur. Ancak biz olalım bende içerisinde olayım düşüncesi geçerli olacaktır. İşte o zaman birlik beraberlik huzur kendiliğinden gelecektir. Saygılarımla.
Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu laikim diyenlere! Nu mutlu Türk milliyetçisiyim diyenlere!
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! 31-05- 2017 Mustafa KOÇAL
