Ülkede gerginlik artırılarak karanlı bir tünele doru sürüklenmek isteniyor. Bir ülkenin meclisin de her gün tartış oluyorsa. Bu tartışmalar kavgaya kadar gidiyorsa. Burada bir sorun var demektir. Sorun gayet açıktır. İktidar gerginliği sokağa taşıyıp bu gerginlikten kendisine menfaat sağlamaya çalışıyor. Ülkeyi bilinmeyen bir yere sürüklemenin kimseye faydası olmaz. Olan ülkeye olur. Konuyu açalım. Muhalefet yok edilmek isteniyor. Teröre bulaşanların dokunulmazlıkları kaldırılacaktı? Diğer suçlar kapsam dışında kalacaktı. Muhalefet kürsü dokunulmazlığı hariç bütün dokunulmazlıkların kaldırılmasını istedi. AKP yalnız teröre bulaşanların dokunulmazlıklarının kaldırılacağını diretti. Ve kanun mecliste kabul edildi. Kılıçdaroğlu hakkında düzenlenen fezlekede cumhurbaşkanına hakaretten fezleke hazırlandı. Bunun adına sağ gösterip. Sol vurmak derler. Amaç muhalefeti sindirmektir. Ayni zamanda sokağa çıkarmaktır. Ondan sonrada böyle muhalefet mi olur? Bunlar demokrasiden yoksunlar diyecekler. Kılıçdaroğlu bir şehit cenazesinde protesto ile karşılaştı. Olur, böyle şeyler diye geçiştirildi. Sonra İstanbul Fatih camisinde sözlü protesto edildi. Arkasında iktidar mensuplarının gözü önünde mermi ile tehdit edildi. Bu olaya karışan 4 kişi emniyete götürüldü. Savcılık tarafından serbest bırakıldılar. Acaba bu hareket o gün orada olan ve mermi ile tehdit eden kişi ile sarılıp öpüşen. Başbakan Binali Yıldırıma yapılsaydı. O 4 kişi serbest bırakılır mıydı? Hani adalet önünde herkes eşit haklara sahipti? Demek ki kanunlar iktidardan tarafa çalışıyor. Bu olayın anlamı ölümle tehdit etmektir. Yargılanması da adam öldürmeye teşebbüsten olacaktır. Bırakın yargılanmayı gözaltında bile tutulmadılar. Amma başbakana yapılmış olsaydı. Veya iktidar mensuplarından birisine yapılmış olsaydı. Şimdiye çoktan hapiste idiler. Bu olayın arkasından CHP liderlerinin iktidar tarafından korumadığını ileri sürerek, liderlerini kendilerinin koruyacağını beyan ettiler. Kılıçdaroğlunu korumaya gençlik kollarını görevlendirdiler. Edirne de kılçdaroğlu yine protesto edildi. Gençlik kolları devreye girdi. Bu safer polis engeline takıldılar. Artık maya tutmuştu. Halk gözünde Kılıçdaroğlunu yıpratmanın yolu bulunmuştu. Kılıçdaroğlunu daha çok yıpratmak gerekiyordu. Kılıçdaroğlu hastanede PKK militanını ziyaret etti iddiası ortaya atıldı. Mecliste oluşturulan komisyonların mensupları açıklamalar yaptılar ziyaret eden Kılıçdaroğlu değil. Biz komisyon olarak ziyaret ettik dediler. Tabi birde CHP den devamlı açıklamalar gelince. CHP´nin telaşa kapıldığını anladılar. Kılıçdaroğlunun hastanede ziyaret ettiği PKK´lıların listesi diye bir liste hazırlanmış. Ankara sokaklarında dağıtılmış. Evlerin posta kutularına bu listeler bırakılmış. Siz PKK militanlarını diğer hastaların olduğu bir hastanede nasıl tedavi ettiriyorsunuz? Bu teröristi o hastaneden kurtarmak için. Hastaneye baskın yaparlarsa ne olacak? Devletin hastanesinde terörist tedavi edilecek. Hem de hastanenin başka hastaların tedavi edildiği bir hastanede. Bu yanlış değil mi? Umuma açık bir hastane yerine askeri kışlada tedavi ettirilmesi daha uygun değil midir? AKP kendisine en yakın rakip olarak CHP´yi gördüğü için. Bütün gücüyle CHP´ye saldırıyor. Öyle bir saldırı ki? Her türlü iğrenç iftiralar dahi atılıyor. Çamur at izi kalsın kabilinden iftiralar. Bu işin sonu hiç iyi değil. Ülke karanlık bir tünele doğru sürükleniyor. Bundan zarar görecek olan ülkedir. Gerginlikten kimse medet beklemesin. Gerginlik arttıkça olaylar sokağa intikal edecektir. Buda sokak çatışmalarına kadar götürür ülkeyi. Kaybeden ülke olur. Ülkenin kaybetmesini göze almakta millete saygısızlıktır. Çünkü zarar görecek olan millettir. Saygılarımla.
Türkiye laiktir, laik kalacaktır. Ne mutlu Atatürkçüyüm diyenlere! Ne mutlu cumhuriyetçiyim diyenlere! Ne mutlu laikim diyenlere!
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! 17 -06 -2016 Mustafa KOÇAL
