Başbakan Erdoğan’ın önüne 25 Ağustos 2004 yılı 481 Sayılı Milli Güvenlik Kurulu Kararını koydular. Türkiyeli Erdoğan önce gözlüklerini taktı, dosyayı eline aldı ve kararı okuyup, altındaki imzaları tek-tek inceledi.
En baştaki fiyakalı imza kendisininki idi. Hemen yanında “Hilmi Hoca’nın” Özkök yazan imzası vardı. Alt sırada, Gül gibi Çiçek gibi Gönül gibi imzalar, hem de yaş olarak duruyordu.
Aklına rahmetli babasının ona verdiği bir öğüt geldi. Ne demişti rahmetli; “Oğlum, imza atmak çok önemlidir. Onurlu bir insan için attığı imza, namusu kadar kutsaldır. İmzasını inkâr eden, o imza yok hükmündedir diyen, kendi namusunu inkâr etmiş olur. Bu yüzden imzanı ve şeyini yani parmağını bilmediğin yere basma. Bu sana baba nasihatidir!”
Türkiyeli düşündü, düşündü MGK Kararını bir kez daha sonuna kadar okudu ve yüksek sesle şöyle dedi; “Ulan hepimiz oradaymışız be!…”
Geçenlerde L.K isimli kişinin kullandığı TIR’ da 931 adet “roket mermisi” ele geçirildi. L.K mahkemede verdiği ifadede; “Sevkiyatın El-Kaide terör örgütüne yapıldığını, sevkiyattan MİT ve Jandarmanın bilgisi olduğunu ve daha önce de onların gönderdiği adrese teslimat yapıldığını” söylemiş ve bunlar mahkeme zabıtlarına geçmiştir.
Uluslararası Adalet Divanı Sekreterliği, Avukatlardan temin ettiği dosyayı incelemeye başladı. Sevkiyatın El-Kaideye gittiği kesindi. Türkiye’deki idare sistemini iyi bilen Sekreterlik, böyle bir sevkiyattan Jandarma Teşkilatının haberi varsa Genelkurmay Başkanının da mutlaka bilgilendirileceğini, MİT işin içindeyse Başbakan’ın emri olmadan böyle bir sevkiyatın yapılamayacağını hazırlık raporuna yazdı ve raporunu epey kabarık olan “Türkiye-El Kaide İlişkileri Dosyasına” koyarken kendi-kendine söylendi;
“Ulan hepiniz oradaymışsınız be!…
Time Dergisinin düzenlediği, internet ortamında oy verilen “Yılın Adamı” yarışmasında Erdoğan’a fark atan General Sisi, önündeki dosyada bulunan “Mısır İstihbarat Teşkilatının” raporunu okuyordu.
Kendisi de eski bir istihbaratçı olan Sisi’nin raporu okudukça sinirden sol gözündeki tik’i azıyordu! Rapora göre, Avrupa’da yaşayan Türklerden toplanan milyonlarca Avro, Türkiye’nin Mısır Büyükelçisi tarafından ihtiyaç sahibi Mısırlılara değil, yasa dışı terör örgütüne verilmişti.
General Sisi, yaverine bağırarak; “Türkiye Büyükelçisini derhal sınır dışı edin” emrini verdi ve “Erdoğan’ın emri olmadan ne Avrupa’da para toplanır, ne de buradaki rejim düşmanlarına verilir” bunlar bizi aptal mı sanıyor” diyerek, kendi kendine “Ulan hepiniz biliyordunuz bu işi be” dedi…
AKP Van Büyükşehir Başkan Adayı, “El-Kaide yapılanmasının Van Sorumlusu” olarak tutuklanan, Erdoğan’ın “Baba Yadigârı” dediği Osman Nuri Gülaçar, Van’da bir mitingle karşılandı.
Mitingde en dikkat çeken husus Hizbullah bayraklarının açılması oldu.
Mitingi Adliyedeki odasından seyreden görevli Cumhuriyet Savcısı,
AKP flamaları ve Hizbullah bayraklarını beraberce sallayan kalabalığa bakıp; “Daha ne delil istiyorsunuz, gözünüz kör mü, bu size gönderdiğim kaçıncı dosya” diye Adalet Bakanlığına saydırırken, kendi kendine söyleniyordu;
“Ulan PKK’sı-Hizbullah’ı-AKP’si hepiniz bir aradasınız be!..”
Değerli Okurlar;
*Oy almak uğruna her türlü bölücü terör örgütünden destek uman bir parti.
*Ülkesini AHİM’ e şikâyet eden Cumhurbaşkanı.
*Oğlunu askere göndermeyen Başbakan.
*Sahte ve düzmece delillerle insanların hayatını karartan Adalet Bakanı.
*İngiliz vatandaşına Maliyesini ve Hazinesini teslim eden hükümet,
Bağımsızlıktan-Demokrasiden-Tek Bayraktan-Tek Devletten-Tek Vatandan-
Tek Dilden bahsedemez. Bahsediyorsa yalan söylüyor demektir.
Tüm bu inkâr edilemez gerçeklere rağmen hala AKP’ye oy vermekte ısrar eden TC Vatandaşları, bölünmez bütünlükten ve başına geleceklerden şikâyet edemez.
Allah herkese akıl vermiş. Aklını kullanmayan gitsin, hangi taş sertse kafasını oraya vursun.
Her şey o kadar açık ve net ki…
Sağlık ve başarı dileklerimle 09 Aralık 2013
Rifat Serdaroğlu
