AKP’nin yapmak istediğini, biz geçmişte yaşadık!
Polis bölünmüş, Yargı bölünmüş, Üniversite bölünmüş, Öğrenci yurtları bölünmüş, mahalleler semtler bölünmüş.
Bulgaristan üzerinden ülkemize sokulan silahlarla gençlerimiz birbirine kırdırılmış. Aynı silahla iki farklı görüşten gençler öldürülmüş. 5 binden fazla gencimizi toprağa vermişiz.
Biri de teyzemin oğlu, Endüstri Meslek Lisesi Öğretmeni rahmetli Özcan Doyuk.
O dönem Bergama Belediye Başkanıyım. Arabam iki kez kurşunlanmış, hedefinin ben olduğum kör kurşun, önümdeki Polisi şehit etmiş, militan bir savcının kumpasıyla iki kardeşim gözaltına alınmış,
28 gün işkence gördükten sonra (12 Eylül’de gözaltı süresi 45 güne çıkarılmıştı) 14 ay hapisliğin sonunda, Sıkıyönetim Askeri Mahkemesinde beraat etmişler, küçük kardeşimi gördüğü işkencenin bıraktığı yıkım yüzünden kaybetmişim. Askeri Yönetim tarafından görevden alınmış Belediye Başkanı olarak İzmir Emniyetinde 24 saat işkence görmüşüm!
11 Eylül 1980 günü sadece Ankara’da 70 adet patlama olmuş.
13 Eylül günü tüm Türkiye’de, bırakın terör olayını, bir adet bile adi hırsızlık olayı olmamış, adeta zaman durmuş…
12 Eylül öncesinin dış kurgulu siyaset mühendislerinin planı tutmuş, Demirel-Ecevit-Türkeş-Erbakan on’ar yıl siyasi yasak kapsamına alınmış, parlamento kapatılmış, insanüstü bir mücadeleyle geçirdiğimiz referandum süreciyle, ancak 06 Eylül 1987 tarihinde Türk Milletinin gücüyle, cuntanın koyduğu yasakları kaldırmış ve demokrasimizi tekrar kör topal işletmeye başlamıştık!
Bu girişi, kimseyi suçlamak veya aklamak için yazmadım.
Gençlerimize, bir toplum nasıl beyin felcine uğratılırmış, nasıl korkutulurmuş, onu anlatmaya çalıştım. Benzeri olaylar, dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşandı. “John Perkins’in, Ekonomik Tetikçinin İtirafları” adlı kitabını gençlerimize mutlaka öneririm.
AKP, bu eskimiş emperyalist planı güncelleştirerek maalesef uygulamaya koydu. Planın dış boyutu olan, dört parçalı Kürt Devletinin iki parçası, AKP izniyle kuruldu. Türkiye’deki üçüncü parça için, ülkemizin adım-adım Federe İslam Devletine götürülmesi gerekir. AKP işte bu planı uyguluyor.
Hangi sıfatla diyeceksiniz? Hala üzerinde taşıdığı “Eşbaşkanlık” sıfatıyla!
Türkiye’yi karıştıracaklar! Kıdem Tazminatı yoluyla işçileri, Çoklu Baro uygulamasıyla Hukukçuları, Temmuz’da çok ağırlaşacak geçim şartlarıyla tüm dar gelirlileri sokağa dökecekler!
Sonra, sonrası kolay! Dünyanın birçok ülkesinde uyguladıkları “Kontrollü Darbe” kumpası ile karşı devrimi başlatıp, Sadat-Suriyeli eşkıyalar- El Nusra militanları ve AKP Özel Ordusu katılımıyla, İran tipi Federe İslam Devletini ilan etmek.
Bizim Çoban Ateşi Hareketi Gönüllüleri olarak yıllardır süren mücadelemiz, bu oyunu bozmak ve ülkemizin birliğini beraberliğini sağlamak, Cumhuriyet Devrimlerinin etkin olduğu Türk Devletini yeniden bu temeller üzerinde yükseltmektir.
Bu oyunu bozmanın tek yolu vardır;
Türk Milletine gerçekleri anlatıp, bu mücadeleye demokratik yollarla ortak etmek ve demokrasiyi, laik cumhuriyeti, özgürlüklerimizi beraberce korumak.
Bu, mutlaka yapılması gereken bir mücadeledir.
Hulusi Akar’ın yönettiği TSK’dan da, eniştelerin yürüttüğü Yüksek Yargı’dan da, ruhu kaybolmuş TBMM’den de Türk Milletine bir hayır gelmeyeceği anlaşılmıştır.
Türk Milleti, silahsız Kurtuluş Savaşı yoluyla kendi kaderine el koymak zorundadır.
AKP’nin şerrinden korktukları için çağrımıza uymayanlara sözümüz şudur;
Eğer sizler, kendinizi- paranızı AKP’ye bir kez kullandırır, demokrasi mücadelesinde Türk Milletinden yana olmazsanız, inanın her gelen iktidar sizi kullanmaya devam eder.
Anladınız mı Sayın bilim insanları, Sayın Üniversite Öğretim Görevlileri, Sayın Hukukçular, Sayın İş İnsanları? Muhtaç olduğunuz kudretin damarlarınızda olup olmadığını kontrol edin ve tarafınızı seçin…
Toplum desteğini kaybeden faşist diktalar, karşılarında direnen görmezlerse daha da şiddet yanlısı olurlar. Örnek mi?
-Türk Milletinin karşı çıkmasına rağmen “Çoklu Baro’yu” TBMM’ye getirdiler!
-İstanbul’da Emekli Öğretmenlere ait binaya el koyup, dinci bir vakfa verdiler.
-İstanbul Şehir Üniversitene el koyup, faaliyetine son verdiler?
Bunları yapanlar, susmuş, korkmuş bir topluma ne yapmazlar ki?
Sağlık ve başarı dileklerimle 01 Temmuz 2020
Rifat Serdaroğlu
