İnsanlık tarihinde yazı kullanımından çok önceleri söz vardı.
Her şey sözle, anlatımla kuşaklara aktarıldı.
Şarkı, türkü, ağıt, masal insanların söz zenginliğinin olağanüstü örneklerini, mitolojik söylentilerini taşıdı binlerce yıl.
Güzel ve anlamlı bulduğum bir Çin deyişi ile süsleyelim yazımızı:
"Bilmeyen
ve bilmediğini bilen çoktur
ona öğretin.
Bilen
ve bildiğini bilmeyen uykudadır
onu uyandırın.
Bilmeyen
ve bilmediğini bilmeyen aptaldır
ondan sakının.
Bilen
ve bildiğini bilen liderdir
onu izleyin"
X X X
Kendisine soru sorabilecek eğitim ve kültür düzeyine ulaşmış insan, kendisini, çevresini ve dünyayı akıllı bir şekilde değerlendirebilecek, değiştirebilecek insandır.
O insan artık sürüden biri değildir.
O, kendisidir.
Karar veren, yönetendir artık o, yönetilen değil.
Ya sen kimsin?
Sürüden biri misin?
X X X
Mahatma GANDİ, eylemsiz ve savaşsız hint başkaldırısının yaratıcısı, İngiliz imparatorluk sömürgecilerini dize getirip, bağımsız Hindistan´ın kurucusu olan bu büyük insandan halkına ve dünya insanlığına verdiği öğüt sözlerine kulak verelim.
"Söylediklerinize dikkat edin
düşüncelerinize dönüşür
düşüncelerinize dikkat edin
duygularınıza dönüşür
duygularınıza dikkat edin
davranışlarınıza dönüşür
davranışlarınıza dikkat edin
alışkanlıklarınıza dönüşür
alışkanlıklarınıza dikkat edin
değerlerinize dönüşür
değerlerinize dikkat edin
karakterinize dönüşür
karakterinize dikkat edin
KADERİNİZE DÖNÜŞÜR"
X X X
Hayat budur.
İnsanın yaşam tarzını belirleyen ekonomi, çevre ve toplumsal ilişkiler yumağı olsa da, son söz gelip, insanın özgür iradesine dayanıyor.
İnsan olmanın önünde de direnmek ve değiştirmek gibi bir bilinç birikimi olmalı. Önemli olan o birikimi sağlamak ve kullanabilecek yürekliliği göstermektir.
İnsan olmanın onuru da bu değil mi?