Amerikan Başkanlık seçimlerinde propaganda çalışmaları bir şov görselliğinde geçer. Her biri dünya çapında “yıldız” olmuş sanatçılar da seçilmesini istedikleri Başkan adaylarının kampanyalarına destek verirler. Sanatçılar sadece boy göstererek değil, topluluklara karşı konuşarak fikirlerini paylaşarak da katkıda bulunurlar.
Eee bizim ki de seçim logosunu Obama-Malibu karışımından aşırdı ya, ondan geri kalacak değil ya, kampanyasının açılışını sanat camiasının katılımıyla niçin yapmasın dı?
Gerçi, bu taklit biraz Türk kaşığıyla Amerikan b.ku yemek gibi oluyordu ama varsın olsundu. Nasılsa Millet, önüne ne konursa onu yiyordu. Önüne arkasına bakan yoktu artık…
Uzman Bademler kampanya stratejisini belirlediler, Reis’e sundular. O zaten her şeyi bilen adamdı, okumadan tamam dedi ve kampanya tüm hızıyla başladı.
Devletin ve Belediyelerin tüm salonları-imkânları nasılsa Reis’in emrinde idi. Basının ve kamuoyunun dikkatini çekecek sanatçı avı başladı;
Hangi sanatçının vergi borcu var, hangi sanatçının inşaat ruhsatına ihtiyacı var, hangi sanatçının televizyon dizilerinde işe ihtiyacı var.
Bunlar tespit edilip, problemlerin giderileceği sözü verildi ve salona davet edildiler, getirildiler ve yerlerini aldılar!
Bunlara ilaveten, önünü kestiren-arkasına ekletenler, polisin uyuşturucu baskınında enselenenler de popolarını kurtarmak için koşa-koşa salona geldiler ve koltuklarına oturdular…
“Kadın-Erkek eşitliği mi, olmaz o, yaradılışa ters” , “Bale mi, o sanat değildir. Belden aşağı bir iştir. Ben kızlarıma asla yaptırmam” , “Tiyatro diye kendi meşreplerine göre açık-seçik oyunlar sahneliyorlar, biz devlet olarak bunlara destek olmayacağız” , “Dizi film çekmek bahanesiyle şanlı ecdadımızı seks düşkünü olarak gösteren sapıklar” , “Heykel mi, ucube o yahu, tükürürüm ben bu sanatın içine” diyen sanatsever ve çağdaş Başkan adayı (!) Sayın Sanat Camiasının alkışları arasında konuşmasına başladı.
Bu arada toplantıya davet edilmeyen Kiboş ve Balık Ayhan, kapı önünde üstlerini başlarını yırtıp, kendilerini yerlere atıyorlardı.
Biz, toplantıya katılan sanatçıları unutmamak için akıl defterimize tek-tek yazdık. Onlara soracağımız sorular olacak. İster şimdi yanıt verebilirler, ister beste yapıp öyle anlatabilirler.
Ben toplantıya katılan sanatçılara, anonim bir eserle seslenmek isterim;
“Hamam tası gümüşten, yeni çıktın o işten, seni bu işlere alıştıran, senin o pe…enk enişten…” (Eseri, “Hamam Tası” yazıp Youtube’ tan mutlaka dinleyin)
Sayın Sanat Camiasına şimdilik sorumuz şu;
*Milletin Adayı Kim, Devletin Adayı Kim?
Erdoğan, “Ben milletin adayıyım” dedi. O zaman Ekmel Bey Devletin adayıoluyor, değil mi?
İyi de Devletin televizyonu TRT, Milletin Adayı Erdoğan’ı 500 dakika vermiş, Devletin Adayı Ekmel Bey’i 1,5 dakika vermiş. Bu nasıl iş?
*Devletin Adayı Ekmel Bey propaganda çalışmaları için, kendi parasıyla kiraladığı köy otobüsüyle dolaşıyor, Milletin Adayı Erdoğan ide Devletin Uçağını, Devletin araba ve otobüslerini, Devletin Paralarını, Devletin Adamlarını babasının eşeğini kullanır gibi bedavadan kullanıyor.
Kim Devletin, kim Milletin Adayı yahu?
*Devletin Adayı Ekmel Bey devletten tek kuruş maaş almaz. Milletin Adayı Erdoğan devletten çift maaş aldığı gibi, kendisine emanet edilmiş Devletin Örtülü Ödeneğindeki milyarları babasının parası gibi kullanır.
Kim Devletin, kim Milletin Adayı ha?
*Devletin Adayı Ekmel Bey ömründe kimseye ihale vermemiş, ihale verdiği yandaşlarından avanta alıp HARAM HAVUZLARI kurmamış, evinde sakladığı milyar dolarları SIFIRLAMA çalışması yapmamış biri.
Milletin Adayı Erdoğan’ın Bakanları boğazlarına kadar yolsuzluklara-hırsızlıklara-rüşvete batmışlar, korkudan istifa etmişler. İçlerinden biri “biz ne yaptıysak Başbakan dediği için yaptık. Esas onun istifası gerekir” demiş.
Şimdi deyin bakayım Sayın Sanat Camiası; Kim namuslu-kim hırsız?
Kim Milletin, kim Devletin adayı?
*Devletin Adayı Ekmel Bey, Devletin Bürokratlarına emir verip İmralı Canisi ile görüştürdü. Güneydoğu Bölgemizi Türk Bayrağını taşınamaz hale getirdi.
Devlet Hâkimiyetini bölgede sıfıra düşürdü. Yol kontrolü artık PKK da!
Milletin Adayı Erdoğan, sanki elinde Türk Bayrağı bir aşağıya-bir yukarıya-bir yurtdışına koşuşturup duruyor, değil mi?
Hadi bakalım sanat camiası, korkmayın söyleyin kim Devletin Adayı-
kim Milletin Adayı?
Takılırsanız aşağıdaki eseri(!) Metin Şentürk’e okutun, o ileriyi sizden iyi görür;
“Bisiklete binersin, AKEPE de inersin, canın çok yanarsa, Milletim istedi dersin…” (Lütfen bu eseri de dinleyin)
Sağlık ve başarı dileklerimle 15 Temmuz 2014
Rifat Serdaroğlu
