Mustafa KOÇAL (BALIKESİR RÜZGARI)


ÖZGÜRLÜKLER KISITLANIYOR

ÖZGÜRLÜKLER KISITLANIYOR


    Ülkede her geçen gün özgürlükler kısıtlanıyor. En önemlisi de basın özgürlüğünün kısıtlamasıdır. Basının görevi vatandaşı ülkede olup bitenden haberdar etmektir. Basın yalnız resmi ilanların verildiği şeklinde algılanan bir basın değildir. Vatandaşı yer verdiği haberler ile aydınlatmaktır. Basınının susturulmaya çalışılması vatandaşın haber alma özgürlüğünün ortadan kaldırılması demektir. Şayet basının vatandaşı bilgilendirmesi önlenir ise. Vatandaş neyin iyi, neyin kötü olduğunu anlayamaz. Basın öyle bir hale getirilmek isteniyor ki. Bilmiyorum, görmedim, duymadım desin. Vatandaşı hiçbir şeyden haberdar etmesin isteniyorsa. Basın tamamen kaldırılsın. Vatandaşta ot gibi yaşasın olsun bitsin. Ne gerek var? Milleti aydınlatmak için çalışmasına. Basına vurulan darbe yalnız basının özgürlüğüne vurulmuş bir darbe değildir. Ayni zamanda vatandaşın haber alma özgürlüğüne vurulmuş bir darbedir. Başbakan bizim ülkemizdeki kadar basını özgür olan bir ülke yok diyor. Bunu da iki gazetecinin tutuklandığı günlerde söylüyor. Demokrasilerde konuşan ülke prensibi vardır. Bir ülkenin vatandaşları konuşamıyorsa bilgisizliğinden konuşamaz. Konuşabilmesi için bazı bilgilere vakıf olması gerekir. Bu bilgileri nereden alacak? Basın yolu ile bu bilgileri alsın ki konuşa bilsin. Basın bu haberleri vermekten mahrum edilirse. Vatandaşta bilgi almaktan mahrum edilmiş demektir. Nasıl vatansız millet, milletsiz vatan olmaz ise. Basınsız ülke, ülkesizde basın olmaz. Ülkede yalnız basın özgüllüğü baskı altında değil. Vatandaşlarında haber alma özgürlüğü de baskı altındadır. Özgürlüklerin kısıtlaması bunun kalmıyor. İnsanların yaşam özgürlükleri de  kısıtlanıyor. Bu ülke bir Ergenekon ve balyoz davları geçirdi. Yüzlerce kişi senelerce hapishanede yattı. Sevgi özgürlükleri kısıtlandı. Annesinin, babasının, çocuğunun ölümüne gönderilmeyerek, seyahat özgürlük kısıtlandı. Ülke dışına çıkışları yasaklandı. Sonunda ne oldu? Delil olarak sunulan CD´ler sahte çıktı mahkeme çöktü. Bu davalar görülürken ben bu davaların savcısıyım diyenler. Bu sahte delillerin kimler tarafından hazırlandığını bulmaya çaba bile harcamadılar. O zaman ülke bağırsaklarını temizliyor. İyi ki bu generallerle harbe girmemişiz diyenler özür bile dilemediler. Şimdi onlara tazminat ödeniyor. Kimin parası ile vatandaşın parası ile. Ve sonunda bütün davalarda intikam hissiyle hareket ettiler dediler. Peki, bu davalar görülürken hâkimlere ve savcılara methiyeler düzülüyordu. Sonradan bu savcılar ve hâkimler tu kaka oldu. O hapiste yatan yüzlerce kişinin özgürlükleri boş yere ellerinden alınmadı mı? Bu mahkemelerden ders alınmadı şimdi yine buna benzer tutuklamaklar yapılıyor. Yine bazı vatandaşların yaşam özgürlükleri kısıtlanıyor. Bu hapse atılan gazeteciler için. Ne denmişti? Bunlar bu yaptıklarının cezasını çekecekler. Peşlerini bırakmayız denildi. Bunun anlamı mahkemelere müdahale etmektir. Bu konuda anayasanın 138. maddesinin 2. paragrafı ne diyor. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi yargı yetkisinin kullanılmasında, mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz. Denilmektedir! Bu mahkemelerden bile gerekli ders alınmamıştır. Yine ayni hamam ayni tas olaylara devam edilmektedir. Suçlu ihdas edilmede çok mahir bir ülke haline geldik. Suçunun niteliği hiç göz önüne alınmıyor. Terör örgütüne üye olmak, terör örgütü kurmak, terör örgütünü yönetmek, mevcut iktidarı iktidardan indirmek suçundan doğru içeriye atılıyor. Mahkemeler özgürce karar veremiyor. Yönetimin baskısına maruz kalıyor. Çıkarılan güvenlik yasasına göre. Polis sorgusuz sualsiz makul şüpheden vatandaşı tutuklayabiliyor. Bu vatandaşın özlük haklarının kısıtlanmasıdır. Birisi sorgulansın hemen arkasında. Yurt dışına çıkma yasağı getiriliyor. Yurt dışına çıkma yasağının belli kuralları vardır. Bu kurallara bakılmadan yasak konabiliniyor. Bir olay oluyor. Hemen arkasından basın yasağı konuyor. İktidarın lehine olan olaylarda böyle bir yasak konmuyor. Fakat iktidarın lehine olacak bir olay olduğunda hemen basın yasağı getiriliyor. Mesela deniz fenerin olayına basın yasağı kondu. Bununla iktidarın hiçbir bağlantısı yok gibi görünüyordu. Fakat basın yasağı kondu. Neden? AKP´ye çok yakın kişiler olduğu için basın yasağı konmuştur. Şayet bu olayda muhalefetin lehine olacak bir gramlık bir şey olsaydı. Hem basın yasağı konmazdı. Hem de her gün bu olayı gündemde tutmaya çalışırlardı. Açıkçası her türlü özgürlüğün kısıtlanması için. Her yola başvuruluyor. Amaç basını sindirmek, bu yollar basının bazı kesimine de korku salmaktır. Vatandaşın sesini kesmek ve korku salmaktır. Seçimlerde bu korku olayı çok kullanıyor. Bakın borcunuz var. Biz gidersek borcunuzu hemen ödeyin derler. Biz bunu yapmıyoruz dediler. Biz gidersek üç ay maaş öderler. Ondan sonra maaş ödeyemezler diye. Memur ve emekliyi korkuttular. Hem özgürlükleri kısıtlıyorlar hem de korku salıyorlar. Saygılarımla.

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! 01-12- 2015 Mustafa KOÇAL

  • BIST 100

    9753,27%0,32
  • DOLAR

    32,54% 0,04
  • EURO

    34,98% 0,55
  • GRAM ALTIN

    2427,84% 0,21
  • Ç. ALTIN

    3994,55% 0,00
  • Perşembe 21.3 ° / 10.9 ° Güneşli
  • Cuma 20.9 ° / 10.4 ° Güneşli
  • Cumartesi 22.1 ° / 9.9 ° Güneşli

Balıkesir

25.04.2024

  • İMSAK 04:37
  • GÜNEŞ 06:10
  • ÖĞLE 13:11
  • İKİNDİ 16:58
  • AKŞAM 20:03
  • YATSI 21:30