Bu ülkede Kürt sorunu var mı, yok mu? Önce bunu bir karar verilsin. Siyasi partiler politikalarını belirlerken. Ülkenin sorunlarını masaya kor, ona göre politika üretir. Bir var, bir yok derse bu konuda ürettiği bir politikanın olmadığı gibi. Sorunu çözecek hazırlanmış politikaları yok, demektir. Rüzgâra göre politika üretiliyor demektir. Devletin belli bir politikası olur. Bu politikaya göre program yapılır. Bu konu üzerindeki çalışmalarda da ay gibi güneş gibi kararlı olunur. Söğüt ağacı gibi rüzgâra göre eğilme olmaz. Ay ve güneşin bir dakika geç doğduğu. Bir dakika geç battığı vaki midir? Amma söğüt ağacı rüzgâr nereden eserse ona göre eğilir. Devlete bunlar olmaz. Verilecek kararlar uzun uzun incelenin sonunda. Ülkenin menfaati olacak bir karar üzerinde mutabakat sağlanır. Karar uygulanmaya konur. Bu Kürt sorununda iktidar kesin bir karar vermiş değildir. Ayni söğüt ağacı gibi o günlerdeki havaya göre karar veriliyor.
Tayyip Erdoğan´ın başbakanlığının aklımda kaldığına göre ikinci senesi idi. Norveç gezisine gitti. Orada Erdoğan´ın önüne 3-4 geç dikiliyor. Bu gençlerden birisi Erdoğan´a ?biz Kürdistan konsey üyesiyiz. Kürtlerin sorunu ne olacak? diyor. Erdoğan ? Kürt sorunu diye bir sorun yok. PKK sorunu var? diyor. Ardan bir sene falan geçtikten sonra âlimler gurubu diye bir gurup çıktı ortaya. Bunlar biz PKK ile iktidar arasında arabuluculuk yapacağız dediler. Başbakan Tayyip Erdoğan ile de görüştükten sonra. Bu âlimler gurubu Diyarbakır´a gittiler. Orada kimlerle görüşüp bilgi aldılar ise. Sonra Ankara ya geri döndüler. Yine Tayyip Erdoğan ile görüştüler. Bu görüşmeden sonra Tayyip Erdoğan ben Diyarbakır´a gideceğim dedi. Belirlediği tarihte Diyarbakır´a gitti. Bitmemiş TOKİ evlerinin anahtar teslim töreninde. Halka hitap etti. Ve şöyle dedi. ? Kürt sorunu benim sorunumdur. Bu sorunu ben halledeceğim. Devlet hata yapmıştır? dedi. Norveç gezisinde Kürt sorunu yok. PKK sorunu var, demişti. Diyarbakır da Kürt sorunu olduğunu söyledi. Bu olaydan sonra TRT- 6 TV kanalı açıldı. Amaç ne idi? Kürtler Türkçe yayından bir şey anlamıyor. Kendi dilerlinde yayın yapan bir TV kanalı açtık denildi. Bu mesele bir Kürt sorunu imiş ki böyle bir yayının yapılmasına karar verildi. Kürtçü partisi devamlı mahkemeler de ana dilde savunma yapılmasını gündeme getirdi. İktidar bu isteği göz önünde bulundurarak ana dilde savunma hakkı verildi. Ana dilde eğitim dediler. Yine iktidar bu isteği de yerine getirdi. Üniversitelerde Kürtçe bölüm açıldı. Ve Kürtçe eğitim verecek özel okulların açılmasına izin verildi. Bunlar Kürt sorunu değildi de neden bunlar yapıldı? Demek ki Kürt sorunu varmış. Şimdi ise yine Kürt sorunu diye bir sorun yok deniyor. Pekiyi Kürt sorunu yokta. Neden Kürtçü parti ile masaya oturuldu? Kürtçü partinin siyaseten istekleri Kürt sorunudur. Masaya oturduklarınız Kürtleri temsil ettiklerini söylüyorlar. Bunlarla masaya oturmak demek Kürt sorununu kabul etmek demektir. Madem Kürt sorunu yok. O zaman Kürtlerin temsilcileri olduklarını söyleyenlerle masaya oturmayacak sınınız. Kürt temsilcileri ile masaya oturmak demek. Böyle bir sorunun olduğunu kabul etmek demektir. Öcalan´ın serbest bırakılmasının istenmesi, Kürt sorunu değil midir? Türklerden Öcalan´ın serbest bırakılmasını isteye yoktur. Kürtler Öcalan´ın serbest bırakılmasını istediğine göre. Bu olay doğrudan doğruya Kürt sorunu demektir.
Kürt sorunu için. Bir var! Bir yok demek. İktidarın bu Kürt sorununun çözümü için hiçbir projesinin olmadığının göstergesidir. Doğu Anadolu ve güney doğu Anadolu bölgelerinde PKK bayrağının asılması Kürt sorunu değil midir? Şayet Kürt sorunu yok ise. Kürtçü partiyi muhatap olarak kabul etmeyeceksiniz. Öcalan´ı da muhatap almayacaksınız. Kandil ile de masaya oturmayacaksınız. Pekiyi bu sorunu kiminle çözeceksiniz? O zaman tek bir yol kalıyor. Siyasilerden muhatap kalmadığına göre. Birilerinin hakemliğinde bu sorunu çözme yoluna gideceksiniz demektir.
Yine şehit haberi geldi. Artık canımıza kat dedi. Yeter artık! Nasıl bir yol haritası izleyeceksiniz iktidar olarak bunu açıklayın da millette ona göre kendisini hazırlasın. Gerekiyorsa seferberlik ilan edilsin. Doğuda kızılca kıyamet koparken iktidarın başkanlık sistemi ve yeni anayasa yapılması için. Propaganda toplantıları yapması çok ta mantıklı gelmiyor. Cumhurbaşkanı bu konuda daha arzulu gözüküyor. Muhtarlarla seçimde sonra yaptığı ikinci toplantı oldu. Seçimlerden önce muhtarlarla 9 toplantı yapıldı. Bu toplantılarda muhtarlardan istediklerinizi söylediniz. Şimdi ikinci turamı başlandı. Seçimlerde muhtarlar çok aktif rol aldı. Ve bu sayede AKP istediğini aldı. Şimdi yine istediğini alabilmek için. Muhtarlar toplantısı başlatıldı. Şayet yapılacak bir referandumda AKP istediğini alır ise. Bunun sorumlusu muhtarlar olacaktır. Bunu muhalefetin muhtarlara anlatması gerekir. Şehitlerimize Allahtan rahmet ailelerine ve sevenlerine sabırlar dilerim. Ülkemizin başı sağ olsun. Saygılarımla.
NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE! 07- 01- 2016 Mustafa KOÇAL
