H.A.A.R.P. kelimesinin harfleri, ABD´nin askeri projelerinden biri olan " High Frequency Active Auroral Research Program" kısaltmasının baş harfleridir.
Adından da anlaşılacağı üzere yüksek frekans tekniği ile ilgili geliştirilen bir proje programıdır. Bu proje, uzun yıllardan beri Alaska´daki Gakona askeri üssü yakınlarında, ABD Hava ve Deniz Kuvvetlerince yıllardır geliştirilmekte ve uygulanmaktadır.
Elektromagnetik (EM) dalgaların Alaska´ da üretilien komplike anten sistemleri ile atmosferin iyonosfer tabakasına transfer edilebildiğini biliyoruz. İyonosfer tabakası plazma özelliğinde olup EM dalgaların yayılması için ideal bir ortam oluşturur. Atmosferin diğer tabakalarının böyle bir özelliği yoktur.
Elektromanyetik dalgaların en önemli özelliklerinden biri de enerji taşıyabilmeleridir. EM dalgalar Poynting vektörü adı verilen yön ve doğrultuda enerji taşırlar. Poynting vektörü, EM dalganın birim zamanda birim yüzeyden ilettiği enerji akısının bir ölçüsüdür. Bu enerjiyi oluşturan güç kontrol edilip istenilen değerlere ayarlanabilir.
İyonosfer tabakasında yayılmış olan EM dalgaları uydular aracılığı ile yer yüzündeki belirli koordinatlara yönlendirilebilirler. Bu işlemde çok zor ve karmaşık bir işlemdir, çünkü EM dalgaları atmosferin iyonosfer tabakasından yeryüzüne ulaşana kadar çeşitli atmosfer tabakalarından geçerek yer yüzüne ulaşıncaya kadar bu tabakaların her birinde kırılma, yansıma ve saçılıma uğrayarak bir miktar güç kaybına uğrarlar. Bu teknoloji Marmara Denizi´nin altındaki deniz tabanına uygulandığında, EM dalgaları havadan tuzlu deniz suyuna girerlerken de kırılma ve yansımaya uğrayacaklardır.
EM dalgalarının yönlendirildikleri koordinatta monoblok (yekpare) bir kayaç bulunuyorsa, EM dalgalarının kayaçların içine yarım metreden fazla girişim yapamazlar. Yani bu şartlar altında herhangi bir depremi de tetikleyebilmeleri mümkün değildir.
Fakat eğer o koordinatta zaten hazır olan bir kırık yani mevcut bir fay hattı bulunuyorsa, elektromanyetik dalgalar saç teli kalınlığındaki bir kırıktan (fay kompartmanlarının arasındaki fay düzlemini kılavuz olarak kullanarak) yerin kilometrelerce derinliklerine kadar iletilebilirler.
Ancak bu durumda da fay hattını kırmaya yetebilecek kadar bir enerji transferi yapılması gereklidir. Teorik olarak bu da imkansızdır.
Fakat eğer bu fay hattı daha önceden doğal yollardan yüz yıllarca stres biriktirmiş ve stres biriktirme aşamasının sonlarına doğru yaklaşmış, yani kırılma eşiğinde, zaten kendiliğinden kırılmak üzere ise, fay hatlarına yönlendirilen EM dalgaları büyük bir depremi normal oluş zamanından önce tetikleyebilir.
Yazıda HAARP teknolojisi ile büyük bir depremin hangi koşullar altında, nasıl tetiklenebileceğinin mümkün olup olmadığını ortaya koyuyorum. Kamuoyundaki genel görüşün aksine HAARP teknolojisi ile istenilen her yerde, istenilen magnitüdte depremler üretmek imkansızdır.
Bu teknoloji üzerinde doğal yollardan yeterince stres biriktirmemiş olan faylara uygulandığında ise sonuç alınamaz.
Üzerinde doğal yollardan yeterince stres biriktirmiş, kırılma eşiğine çok yaklaşmış olan faylara uygulandığında ise zaten doğal yollardan kısa bir süre sonra kendiliğinden çalışacak olan bir depremin oluş zamanını öne alır. HAARP teknolojisi ile tetiklenmiş depremin magnitüdü üzerinde birikmiş olan stres ile sınırlıdır.
Filanca yerde HAARP teknolojisi uygulanmıştır-uygulanmamıştır, deprem tetiklemiştir - tetiklememiştir, orası ayrı bir konu. Böyle bir olay teknolojik olarak mümkündür.
Amerikalılar bunu yaparlar mı yapmazlar mı, denemişler midir yoksa denememişler midir sorusunun yanıtına gelince, benim kanaatime göre çıkar ve para söz konusu olunca Amerikalıların yapmayacakları şey yoktur. İşlerine geldiğinde 66 yıllık NATO müttefiklerinin güney-doğu sınırındaki terör örgütünü ağır silahlar ile donatırlar. İşlerine gelmezse Paris iklim değişikliği anlaşmasından çekilirler. Amerikan şirketleri para kazansınlar da isterlerse ozon tabakasını delsinler, Dünya buz çağına girsin, hiç önemli değil...
Ne yazık ki, elektromanyetik dalgalar üreterek, bu EM dalgalarını mevcut fay hatlarına yönlendirerek suni depremler oluşturmak artık bir varsayım olmaktan çıkıp yeryüzünde günümüzden 100 yıl kadar önce Nikola Tesla tarafından başarı ile uygulanmış, kayıtlara geçmiş olan bir gerçektir. Aslında Tesla bu uygulamayı ilk olarak denediğinde amacı deprem oluşturmak değildi. Deneme yapılırken çevrede 4 büyüklüğünde depremler yan ürün olarak meydana gelmişti. Tesla deney sırasında arızalanan şalteri balyoz ile kırarak osilatörü durdurabilmiştir.
Ses dalgaları ile böbrek taşlarını ameliyata gerek kalmadan kırıp parçalayan teknolojiler bulunmasının üzerinden yıllar geçti. Dünya´nın diğer ucundan, okyanus ötesinden cep telefonu ile arandığınızda karşınızdaki kişinin sesini size ulaştıran yine aynı EM dalgalar değil mi? Arandığınızda cep telefonunuz titreşim hareketi yapmıyor mu?
Nikola Tesla adında dahi Sırp asıllı bir elektrik mühendisi mucit 1930´ lu yıllarda Tesla Osilatörü adı verilen ve Elektromanyetik Dalgalar üreten bir cihaz icat ederek suni depremler tetiklemeyi başarmıştır, ve meydana gelen depremler yüzünden dehşete kapılan halkın yoğun şikayetleri yüzünden polis zoru ile New York kentinden kovulmuştur. Bu olayı o günlerde çıkan gazeteler günlerce yazmışlar ve böylece olay belgelenmiştir.
Tesla´nın deprem makinası (Nikola Tesla´s Earthquake Machine: With Tesla´ s Original Patents Plus New Blueprints to Build Your Own Working Model ) orijinal patenti ile birlikte www.amazon com da internet üzerinden hediyesi 10 $´ a satılmaktadır. Bu kitabı okuyarak ve deprem makinasının çalışma prensiplerini uygulayarak, 15 yaşındaki Hintli bir öğrenci evinde düzgün çalışan deprem makinesi imal edebilir ama bu işi NASA´daki Harvard, MİT mezunu bilim adamları yapmaya kalktığında bazı sakarlıklar oluşabilir. Daha atmosferden çıkamadan düşürdükleri uzay mekiklerini hatırlayınca sanırım böyle düşünmeye hakkım var.
Benim Tesla´nın deprem makinasının deprem tetiklediği konusunda hiçbir tereddütüm yok da Tesla´nın ölümünden sonra Tesla´ nın bıraktığı yazılı dökümanları yıllarca inceleyen ve HAARP projesini geliştiren ABD´ li şaşkoloz bilim adamlarının bu işi Nikola Tesla gibi yüzlerine- gözlerine bulaştırmadan doğru düzgün becerebilecekleri konusunda bazı şüphelerim var.
Söz gelimi 17 Ağustos 1999´ da İstanbul´ da suni bir deprem tetiklemek isteyip de hesap hatası yüzünden yanlışlıkla Gölcük´te bir deprem tetiklemiş olabilirler. Çünkü ben Kocaeli Depremini merkezinde yaşadım. Depremden önce büyük bir patlama olmuştu. O an için atom bombası patladı sanmıştım.
17 Ağustos 1999 depreminin odak merkezinin tam da Gölcük Donanma Üssü´ne rastlaması olayı da tesadüfle açıklanacak gibi bir şey değil.
Depremden sonra 17 Ağustos depreminin başlangıç anına ait video görüntülerini, PETKİM´ in güvenlik kamerası ile çekilmiş kayıtlardan defalarca izlemiştim. Önce köpekler havlıyor, sonra çok büyük bir patlama oluyor sarsıntılar ise daha sonra başlıyordu.
Endonezya, Çin, Haiti, İran ve Japonya depremleri Tesla´ nın deprem makinasının marifetleri olabilir. 9,4 lük son mega deprem yüzünden Japonya´nın ekonomik gücü neredeyse sıfırlandı. Siyasi konjonktüre bakıldığında, artık ne hikmetse (?) büyük depremler hep ABD ile iyi geçinemeyen ülkelerde meydana geliyor ( ! ) Bütün bunlar sadece bir tesadüften mi ibaret acaba ?
HAARP teknolojileri hakkında herkesin kendine göre bir fikri var. Fakat lehte ya da aleyhte düşünenler, internette, görsel medyada, gazetelerde bu konuda yazılar paylaşanların bu konu hakkında konuşabilmek için gerekli ve yeterli tek kriter olan "elektromanyetik dalgalar" konusunda hiç bir bilgileri yok. Bırakın bilgiyi en ufak bir fikirleri dahi yok. Olması da beklenmez zaten. Çünkü bu konu uzmanlık gerektiren çok özel ve son derece karmaşık bir konu. Halbuki günümüzde elektromanyetik dalgalar cep telefonları sayesinde artık herkesin yaşamının bir parçası haline gelmiş durumdadır. Yani hepimiz aslında bu teknolojinin uygulamasını farkında bile olmadan günlük hayatımızda kullanıyoruz.
Konunun kendisi bilinmediği için, konunun lehinde ya da aleyhinde olanlar sadece kendi kanılarını ortaya koymakla yetiniyorlar. Onun için de yaptıkları şey bence : ? Fener, Cimbom´ u yener " misali havanda su dövmekten öteye gitmiyor.
Zaten haklı olduklarını ispatlamak için mecburen, kendi kişisel kanılarını başkalarının bu konudaki yargılarına dayandırıyorlar. Bakın internette bu konuda ne yazmışlar? Gördünüz mü filanca şahıs da şöyle söylemiş? Okudunuz mu falanca şahıs bu konuda ne yazmış? Bakın elin Amerikalısı bile video görüntüsünde bu deprem " doğal değil " diyor (!)
Okuyucuya bu işin nasıl yapılabileceğini somut olarak anlattım. Benim söylediklerim kendi orijinal fikirlerimdir, bunlar başka hiç bir yerde yazıyor mu? Bunların doğru ya da yanlış olması sadece beni bağlar. Yazdıklarımı okuyanlar verdiğim cep telefonu örneği ile basit bir muhakeme yapabilir ve bu konuda kendilerince bir fikir edinmiş olurlar.
Bu konuyu daha fazla uzatmak istemiyorum. Çünkü o takdirde size bunu ispatlamak zorunda kalırım. Fakat ispatlamak istesem de ispatlayamam. Söylediklerimi ispat etmek için benim de bir Tesla Osilatörü imal ettikten sonra kameraların karşısına geçip, kamuoyu önünde bir deprem tetiklemem gerekir. Teorik olarak yapılamayacak bir şey değildir ama önce Alaska´ daki HAARP İstasyonunda olduğu gibi 180 adet dev anten kurup üreteceğimiz elektromanyetik dalgaları atmosferin iyonosfer tabakasına aktarabilmemiz gerekir. Sonra da üretilen EM dalgalarını bir uydu vasıtası ile fay hattına yönlendirmek gerekir. 1 Trilyon TL´ lik elektrik faturasını ödeyebilir miyim acaba? Uyduyu nereden kiralayacağım? Bunlar olmadığına göre bu konuyu ne size ne de başkalarına ispatlayamam. Kimse de bana bunların mümkün olmadığını ispatlayamaz. Burası sözün bittiği yerdir. Bundan sonra sadece para konuşur. ABD bütün bunları paranın gücü ile yapıyor..
