Kılıç mı? Kalem mi? Biz nereye aitiz?
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın, Ayasofya’nın cami olarak açılması ve ardından da, Cuma Hutbesi için minbere ikinci kez elinde kılıç ile çıkarak, vaaz vermesi bizlere önemli mesajlardı diye düşünüyorum…
Neden kılıçla çıksın ki?
Onun Ayasofya’ da ‘Kılıçla’ vaazı sonrası, aklıma Trump’ın Suudi Kral ile yaptığı ‘Milyar Dolarlık Silah Anlaşması’ sonrası Kılıçlarla dans yapması geldi…
Demek ki? Kılıç sadece korkutma ve öldürme aracı değil, aynı zamanda ‘İnsanları Dans Ettirme’ aracıydı da!
Hele; Diyanet İşleri Başkanı Erbaş ‘elinde kılıç’ ile Ayasofya’da minbere çıkınca rahatladım..!
İçimize su serpti!
Hele; Vakıf malları hakkındaki duaları ile..!?
Ve biz…
Böylece kılıcın ne kadar barışçıl bir obje, nasıl dostça bir figür olduğunu da tüm dünyaya göstermiş olduk…
93 yıl sonra,
Kalem ve Mürekkepten, Kılıca geçen bir süreci yaşıyoruz.
Yada şöyle diyelim.
Kılıç ve Kalem arasına sıkışmış, hatta sıkıştırılmış bir millet!
Peki biz kimiz?
Nereye aitiz?
Ama şunu gördük.
Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın yani Atatürk’ ün kurduğu bir kurumun Başkanının elinde “kılıçla”, İslamiyet ve Müslümanlık adına dünyaya barış ve kardeşlik mesajları vererek, insanları kucaklaması, güzel ve anlamlıydı..!
Şimdi soracaksınız, Diyanet İşleri Başkanı minbere ne ile çıkacaktı?
Ne ile çıkmalıydı?
Sizce?
Burası Orta Doğu değil!
Türkiye…
Esen kalın…
Can Emre 03-08-2020
