Bir insanı anlamak onun düşüncelerini gözünüzün önünde somutlaştırmak mıdır? Peki, bir insan bağımsızlık ateşinin yakılmasında önder olmuşsa, küçük kıvılcımlar büyük bir ateşi yakmışsa, onu anlamak için geçmişe nasıl gideriz? Halk mücadelesini hangi zamana sığdırdı da ebedi cumhuriyeti yarattı? İnsanlar hangi gökyüzü altında mücadele etti de bayrağımıza kocaman bir gökyüzünü sığdırdılar? Bu mücadele ateşi ne kadar sıcaktı ki bayrağımız ateşin kırmızılığını giydi! Bayrağın göğsünü kabartarak dalgalanması için kaç asker göğsünü siper etti! Atatürk´ün bağımsızlık için verdiği mücadeleyi düşündüğüm zaman gözümde canlanan o büyük ve eşsiz destan bana cumhuriyetin nasıl kurulduğunu anlatıyor. Atatürk´ü anlamak, özgürlüğün en güzel tonunu, dünyanın en güzel mücadelesinden hissetmektir. Onu anlamak, miras bıraktıklarına sahip çıktım diyerek söz vermenin duygularla ifade edilmesidir.
Atatürk, büyük fikirlerin kendisini götürdüğü yere gitmiş, bir tepenin neden yüksek olduğunu düşünmek yerine, tepenin üzerine çıkarak onun arkasında gizlediklerini görmek istemiştir. Sadece yaşadığı anı değil, geleceğini de düşünce tartısına koyduğu için ileri görüşlü ve idealist bir karaktere sahip olmuştur. Sadece kendi bildiklerinin doğru olduğunu düşünmeden, kendi düşünce bahçesinden çıkarak farklılığa yönelmiştir. Aziz halkımızın özgürlüğe olan açlığını doyurmak için halkımızla birlik olmuş, kahraman halkımız da onun düşünceleri ardında toplanarak birlik olmuşlardır. Halkın karanlık bulutlar arasında bir güneş gibi doğduğunu fark ettikleri gün, bağımsızlık rüzgârlarının bulutları kılıç gibi kestiği gün, halk gökyüzündeki maviliği Atatürk´ün gözlerinde de görmüştür. Atatürk halka bağımsızlığı, her an içinde hissettiği özgürlük kuşlarını gökyüzünde uçurarak anlatmıştır. Atatürk´ü anlamak biran geçmişteki cephelerde asker olmak ama aynı zamanda gelecekteki cephelere de hazır olmaktır. Her an cumhuriyet bekçisi olarak halkın bağımsızlık mücadelesini gelecek nesillere taşımaktır.
Atatürk´ün yüreğini içinde yorulduğu savaşlar bile yıpratamamış kalbindeki doğa sevgisi çiçeklerin taç yaprakları gibi hep kadife kalmıştır. Bazen bir ağaçla empati kurmuş, onun toprağa olan bağının kopmaması için onun kesilmesini engellemiştir. Ulu Önder´imizin de vatanseverliğini, ağacın toprağa olan bağlılığına benzetmem de bundandır.
Atatürk´ün çok yönlülüğü geleceğe yön vermiş ve biz genç nesillerin ruhuna dokunmuştur. Biz gençler Atatürk´ü anlamak için onun hissettiği gibi hissetmeye çalışırsak ve tarihin bize anlattıklarına kulak verirsek onu anlayabilir ve her karışı kahramanlık destanlarıyla sulanmış toprağın üzerindeki çiçeklerden atalarımızın selamını alabiliriz. Çünkü toprak var oluş mücadelemizi içinde saklayan vatan bekçisidir. MELİSA GÖNEN
