Hedef (GÜNDEM)


İMAM CAMİDE ATATÜRK DEDİ TUFAN KOPTU

İMAM CAMİDE ATATÜRK DEDİ TUFAN KOPTU


Sosyal medyada izlenme rekorları kıran bir video, dikkatimi çekti. Bir cami avlusunda şehide son görevler yerine getiriliyor. Cami önü mahşeri kalabalık, yapılan duaya aminler çekiliyor.

İmamın, Atatürk'e ve silah arkadaşlarına dua etmesi, bir alkış fırtınası kopardı.

Sanki yer yerinden oynadı. O kadar heyecanlı bir görüntü ki, anlatamam, izlemeyenler izlesinler. Camide Atatürk anılıyor, cemaat kendinden geçiyor.

Atatürk ve cami, bu ülkede hiç yan yana gelmedi.  Atatürk’le din, Atatürk'le iman, Atatürk'le Kur'an hiç buluşturulmadı.

Oysa Atatürk;

Cami, Kur'an ve İslam ile o kadar içli dışlı ki... Mücadele ruhunu, imanına ve inancına bağladığını her fırsatta haykıran bir insan.  Hutbe vermiş bir insan. Peygambere sevgisini aşkını, bir çok defa, ilan etmiş bir Müslüman.

Allah'ın kitabını tefsir ettirip, masraflarını cebinde ödeyecek kadar, Kur'an hizmetkârı. Nasıl bir tefsir yazılması gerektiğine kadar, olaya vakıf, hafız ve alim bir kişilik.  Küçük bir çocuğun okuduğu ezana,  ağlayacak kadar da aşk sahibi...

Bitmedi;

Sadece topluma değil, askerler de dinini öğrensin diye 'Askere Din Kitabı' çıkarmış. 56 adet hutbe yazdırmış, Cuma günü camilerde okunsun diye. Bugün Diyanet'e düşen, o hutbeleri Cuma'larda okutmak. Sanırım Diyanet, Sait Nursi kitabı basmaktan, okutmaktan, fırsat bulamamış olmalı!

İşin bir başka boyutu;

Toplumlar binlerce yıl önceki liderlerinin her özelliğini bilip, öne çıkarırlarken yüz yılı bile geçmeyen bir zamanda yaşamış, devletin-milletin kurtuluş ve kurtuluş liderini, nasıl bilmezler. Nasıl tanıtmazlar?

Peki, nasıl iftira atarlar!

Ayrıca, bu iftiralar nasıl tutar!

Belli ki, bu işe ayrılmış sermayeler var, bu iş için seçilmiş ajanlar var, gizli servisler var. Ülkenin başını, toplumdan koparırsanız, o ülke ölmüştür. Atatürk karşıtlığı ve Atatürk düşmanlığı, hiç şüphe yok ki, ajan faaliyetidir.

Bu ajan faaliyeti karşısında, ne yazık ki, gerekli önlemler vaktinde alınmamış. Ne Genelkurmay elindeki belgeleri topluma sunmuş, iddiaları çürütülmüş, ne Diyanet, kurucusu olduğu Atatürk'e karşı borcunu ödemiş.

Hükümetler, Atatürk düşmanı çevrelerin oylarını kaybetmemek için bu ihanete göz yummuşlar diyelim, ya sözünü ettiğim iki kurum, neden bu işe ela tamam mış?

Sorum bitti, sanıklar sizin!

Artık, Atatürk camilerde;

Hem de, Diyanet'e rağmen!

Atatürk gönüllerde!

HOŞ GELDİN ATATÜRK!

Atatürk, her yerde...

Türkiye, sessiz bir devrim yaşıyor.

Anıtkabir'de dualar ediyor. Ata'sına Kur'an okuyor. Camide Atatürk'e dua edince kimse dinden çıkmıyor. Eller cesaretle açılıyor "Allah'ım! Sen bu milletin kurtarıcısı Mustafa Kemal' ve arkadaşlarına rahmet eyle!" diyor.

Atatürk sayesinde arkadaşları da dolar alıyor. Şefaat böyle bir şey işte. Birinin vesilesiyle rahmete nail olmak...

Sözde Atatürkçü bir kesim, Atatürk ile kadeh şişesini yan yana getirerek, Atatürk'e "dinsiz" iddiasında bulunan yobazlara, hizmet ettiler yıllarca. Çünkü itaat ettikleri ajan merkezleri, bu yobazlar ki ile aynı.

Bunlar da yobazdırlar. Din yobazı ile Atatürk yobazı arasında, çok çektik. Kadın kıyafeti ile Atatürk'çü olunmaz. Tıpkı sarık cüppe ile Müslüman olunmayacağı gibi.

Ne bir kadın mini etekli olduğu için "cumhuriyet kadını" olur, ne de bir erkek, sarıklı cübbeli olduğu için "İslam adamı" olur. Yıllarca ajanlar kıyafet giyip, içimizde dolaştılar. Bizleri, birbirimize bıraktılar.

İçimizden biri çıktı, devletin yapmadığını yaptı. Ajan faaliyetlerine, yazdığı eserlerle set çekti. Şimdi insanımız Ata'sına koşuyor. Camide olan da koşuyor, meyhane de olan da... Camileri ajanlar doldurunca Atatürk'e yer kalmamıştı.

Camiye Atatürk girince, ajanlar çıkıyor!

Emin olun, yaşananlar tam da bu...

HOŞ GELDİN ATATÜRK!

Camiye hoş geldin, hoşnutluklar getirdin!

Def olsun, ajanlar!

Yok, olsun pak soyuna laf eden, soysuzlar!

Seni camiye getiren Baş'a,  selam olsun!

Baş'ımıza, liderimize, Haydar Baş'ımıza selam olsun!

Camide Atatürk dönemi Baş'lamıştır.

Türkiye'de, Atatürk dönemi başlamıştır.

Yani, Haydar Baş, Bağımsız Türkiye dönemi, başlamıştır.

Devrimler böyledir.

Zaman alır, toplumların değişimi. Sonra bu değişimler kalıcı hale gelir. Lider, toplumun sürüklendiği yere, gitmez. Toplumu, bulunduğu yere ister. Toplum gelmezse, o bir santim yerinden oynamaz.

Yalnız kalsa dahi, bu umurunda olmaz. Ta ki toplum, hatasını anlayıp, dönene kadar sabırla bekler. Çoğunluğun aleyhinde olması, onu doğru bildiğinden vazgeçirmez. O, bekler de, bekler...

Toplum bedel öder, doğruya sürünerek te olsa, döner.

İşte, Prof. Dr. Haydar Baş'ın siyasi yaşam süreci tam da, budur. "Ben sizlerden oy dilenmeye gelmedim, ben sizleri kurtarmaya geldim" sözünü, ancak Baş Hoca söyler. Bedel ödeyerek gelmek,  bu halkın tercihi...

                               Yusuf Karaca / Yeni Mesaj

  • BIST 100

    9087,68%0,08
  • DOLAR

    32,37% 0,19
  • EURO

    35,00% -0,03
  • GRAM ALTIN

    2325,25% 0,26
  • Ç. ALTIN

    3946,20% 2,77
  • Cuma 22.9 ° / 9.8 ° Güneşli
  • Cumartesi 24.7 ° / 11.1 ° Güneşli
  • Pazar 23.7 ° / 12.3 ° Güneşli

Balıkesir

29.03.2024

  • İMSAK 05:26
  • GÜNEŞ 06:50
  • ÖĞLE 13:18
  • İKİNDİ 16:50
  • AKŞAM 19:36
  • YATSI 20:55