Tarihler, 29 Ekim 1923 yılını gösterdiğinde Türk insanı o zamana kadar pek alışık olmadığı Hatta birçoklarının adını dahi duymadıkları yeni bir rejime merhaba diyordu. Çağdaş, modern Demokratik ilkelere uygun bu yönetim tarzı pek çokları için bir şey ifade etmese de,19 Mayıs 1919 tarihinde Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk´ün, Samsun´a ayak basması ile başlayan Süreç ve hemen akabinde verilen büyük Kurtuluş savaşı mücadelesi neticesinde ortaya çıkan CUMHURİYET rejimini bağrına basıyordu. Büyük bir coşku içerisinde, içten bir sadakat ve sonsuz bir sahiplenme duygusu ile kendisini muasır medeniyetler seviyesine ulaştıracak CUMHURİYET´ e kalpten evet diyordu.
Atatürk´ün en büyük eserim dediği, CUMHURİYET rejimi ile başlayan ve ardı ardına yaşanan devrim ve inkılaplarla devam eden yenilikler, genç Türkiye Cumhuriyeti Devletinde her alanda göze çarparken. Dünya ülkeleri arasında Türkiye adı sağlam temeller üzerinde hızla yükselişe geçiyordu. CUMHURİYET rejiminin benimsenmesi devrim ve ilkelerin taraftar bulması, Atatürk ve silah arkadaşlarının cephede elde ettiği zaferlerin, başta Çanakkale olmak üzere tüm yurt sathında verilen yüz binlerce şehidimizin ulaştıkları mertebeye daha da anlam kazandırıyordu.
Bu gün tarihler,29 Ekim 2018´i gösterdiğinde ise, kurulan genç Cumhuriyetin 95.yaşını kutladığını görüyoruz. Genç Cumhuriyet, artık ihtiyar bir delikanlı olarak yoluna devam ederken...
İçte ve dışta önüne çıkan sorunlarla gençlik yıllarından kalan azim ve hırsla mücadele veriyor.
Doksan beş yılda elbette çok şey değişti, çok şey gelişti. Kurulduğu yıllarda tüm ülke nüfusunun tamamına bugün sadece İstanbul ilimizin ulaştığını düşünürsek. Nüfus başta olmak üzere ne kadar büyüdüğümüzü her halde daha iyi anlatmış oluruz. İlk yıllarında planlı, programlı adımlarla; nüfusu ile ekonomisi ve tarımı ile paralel olarak bir büyüme sergileyen Yeni Türkiye CUMHURİYET´ i,bu gün için ne acıdır ki; sahip olduğu genç ve dinamik nüfusuna rağmen, hantal ve yerinde sayan hatta belli alanlarda gerileme gösteren bir ülke konumunda.
Hızla artan nüfusa paralel olarak; Gittikçe daha da artan yaşam koşulları, sıklıkla yaşanan Ekonomik krizler, kalkınma ve istihdam yaratmada bir türlü yakalanamayan istikrar ortamı ve bunun neticesinde ortaya çıkan olumsuzluklar. Gün be gün artarken, Siyasi yelpazede uzlaşmadan uzak, kavgacı üsluplar gerilimleri tırmandırarak, tartışmaları alevlendiriyor. Zaman zaman dışa bağımlı olarak izlenen dış politikalar ve hemen her olayın ardından duyulan yeni kriz sözleri de, yaşanan sıkıntıların tuzu biberi oluyor.
Tüm bunların yanında; Başta Suriye olmak üzere Afganistan´dan, Irak´tan, Özbekistan´ dan hatta ve hatta bazı Afrika ülkelerinden ülkelerindeki savaşlar ve yaşam koşullarının zorlukları sebebiyle göç eden mültecilerin yükünü omuzlanıp onların canına can olma mücadelesi veriyoruz. İşte bu ortamda içerde ve dışarıda her daim değişik kimliklerle ve yeni yüzlerle karşımıza çıkıp canımızı yakan PKK, El Kaide, IŞID, Hizbullah, DHCKP, TKP/ML ve FETÖ/PYD gibi hainlerle bir fiil mücadele ediyoruz.
Bu gün bize ihanet edenler, Emperyalist ve Siyonist destekli darbelerle bu halkı sindirmek isteyenler; Cumhuriyeti, Atatürk ilke ve inkılaplarını içlerine sindiremeyip her fırsatta rejime olan düşmanlıklarını kusanlar, Alevi Sünni, Türk Kürt çatışması yaratarak kaostan beslenenlerde maalesef içimizden çıkıyorlar. İnsanımızın dini ve manevi duygularını sömürerek irticai ve bölücü faaliyetler yürüten örgütlerin taşeronluğunu yapanlar da ne yazık ki yine içimizde yaşıyorlar. Kısacası Yüzüne gülüp, arkasından bıçaklamayı bekleyen o kadar çok düşmanı var ki ülkemin saymakla bitmez.
Güzel ülkeme ve Cumhuriyetime düşman olan hainler bilsinler ki: Bu ülkenin insanları; Hangi dönem olursa olsun İktidarda bulunanlar: GAFLET, DALALET ve hatta HIYANET içinde dahi olsalar, karşılarına çıkarak, onlara dur diyecek damarlarında sahip olduğu asil kanı seve seve dökerek Türk CUMHURİYETİNİ payidar kılacak gençleri bünyesinden çıkaracaktır. twitter.com/adige1864arnkrn
arnkrn1907@gmail.com 29.10.2018
