İfrat; Bir konuda çok ileri gitmek, ölçüyü aşmak, aşırı davranmak.
Tefrit; Bir konuda olması gerekenden geri kalmak.
Sorumluluklarını ve haklarını bilen bir bireye yakışan, her olayda normal davranmaktır. Demokratik rejimin en güzel özelliği, herkesi eşit kabul etmesidir.
Gelişmiş demokrasilerde, herkes eşittir. Siyasi makamlarda bulunan kişilerin, hele yakınlarının hiçbir ayrıcalıkları yoktur. Avrupa’da yanınızdan Bakan-Başbakan geçer, kimse dönüp bakmaz bile!
Çünkü o siyasetçi, göreve kendisi talip olmuş biridir. Görevini iyi yaparsa, teşekkür alır. Yolsuzluğa-sıfırlamaya-rüşvete- ülkeyi zarara sokamaya kalkarsa, anasından emdiği süt burnundan gelir ve toplum içine çıkamaz!
Defalarca yazdım;
Türk Devlet sisteminde Cumhurbaşkanı Eşi- Başbakan Eşi-Bakan Eşi-Paşa Eşi- Vali Eşi- Müdür Eşi gibi makamlar YOKTUR. Kim ki, varmış gibi devletin olanaklarını kullanır, o nüfuz suiistimali yapmış olur ki bu davranış, hem yaptıran hem de yapan için suçtur. Çirkinliktir, saygısızlıktır.
Örnek; Bilal Erdoğan denen kişiyi, T.C Valilerinin törenle karşılaması!
Türk Milletinin nezdinde ne o vali validir, ne de o kişi insandır.
İşte ifrat budur. İnanışımıza göre, ifrat en büyük fitnedir.
Yasal hakkı olmadığı halde, babasının makamını istismar eden kişi benim için bir hırsızdan farksızdır. Ha benim cebimden paramı çalmış, he benden alınan vergilerden oluşan bütçeyi hakkı olmadığı halde kullanmış!
Bunları, Damat Bakan Bey’in eşine yapılan hakaret sonrası yaşananlar için yazdım! Yapılması gereken ne olmalıydı?
Önce olayın gerçek mi, yoksa bir provokasyon mu olduğu araştırılmalıydı!
Camide içki içtiler, başörtülü bacımı dövdüler, ezan yerine çav bella çaldılar, yalanları, AKP’nin bu konudaki sicilini bize açık olarak hatırlatıyor!
Bu baskı ortamında, hangi gerzek Erdoğan’ın kızına hakaret edebilir ki?
Farz edelim ki olay gerçek çıktı! O zaman, kişinin şikayetçi olması şartı ile idari ve adli soruşturmanın başlatılması ve olayın yargıya aktarılması gerekir.
Bu kadar. Fazlası, ifrat olur!
Tabii ki bu hakareti kınamak isteyen kınar ve hakarete uğrayan kişi ile tanış olanlar arayabilir. Kendilerinin bileceği bir iştir.
Peki, Esra Albayrak’a yapılan hakarete nasıl tepki verildi?
Aman Allah’ım, güvenlik güçleri alarma geçti. Hakaret ettiği iddia edilen kişiler anında yakalandı. Her halde şu an Poliste suçlarını kabul ediyorlardır. (!)
Bayan Kılıçdaroğlu, Bayan Akşener, Bayan Demirtaş Esra Albayrak’ı aradılar, geçmiş olsun dediler. Medyada bir hüzün bir hüzün, sanki ülkede Padişah öldü! Tüm iş alemi geçmiş olsun sırasına girdi, çiçekler, mesajlar gırla gidiyor!
Kadın-Erkek eşitliğine ters bakan, “ne eşitliği, yaradılışa ters” diyen AKP, bir numaralı kadın hakları savunucusu kesildi!
Şimdi soralım;
Büyük Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanıma, daha ağır hakaretler yapıldığında,
AKP nasıl davrandı? Ya Atatürk’ün büstlerinin kırıldığında?
Nagehan Alçı, geçen sene “Subay eşleri Maarif Takvime soyunsunlar” dediğinde
AKP tepki verdi mi?
Devam edelim;
Sayın Bayan Kılıçdaroğlu, siz onurunuz olan inancınızdan dolayı, AKP tarafından defalarca hakarete uğradınız, aşağılandınız. Sizi arayan oldu mu?
Sayın Bayan Akşener, size edilmeyen hakaret kalmadı. Bayan Albayrak sizi bir kere aradı mı?
Sayın Bayan Demirtaş, kocanız uzun zamandır hapiste. Sizi geçmiş olsun diye arayan oldu mu? Daha dün, şahsınıza en ağır hakaretler yapıldı. Bayan Albayrak sizi aradı mı?
İşte ben bu ifratı, özür dileyerek yazıyorum ama bu yağcılığı, bu ululamayı, başkalarını kendisinden üstün görmeyi kabullenemiyorum.
Esra Albayrak’ın Bakan eşi, Erdoğan’ın kızı olması mı, sizleri ondan aşağıda imişsiniz gibi davranmaya itiyor?
Ondan sonra da, kaçak gecekonduda oturduğu, tek servetinin nişan yüzüğü olduğu günlerden tanıdığım kişinin, kendisini Padişah gibi görmesine, özgürlüklerinizi yok etmesine kızıyorsunuz! Hak etmiyor musunuz?
Çoban Ateşi Hareketi iktidarında, devlet herkese eşit şekilde ve şefkatle davranacaktır. Bugün, tesadüfen geldikleri makamlara, evlerindeki tuvalet kadar özen göstermeyen çapsızlar da, devlet sisteminden uzaklaştırılacaktır…
Bazılarımız aşağıda yazdığım deve kadar akıllı olsak, kendimize saygımız olsa, inanın çok problemimiz kendiliğinden çözülürdü…
Deve’ye sormuşlar; Yolun yokuşunu mu, inişini mi seversin?
Deve’den yanıt; Arkadaş, bunun düzü yok mu?
Sağlık ve başarı dileklerimle 03 Temmuz 2020
Rifat Serdaroğlu
