Görevi, Başbakan Yardımcısı;
-Aynı kabineden dört Bakan Arkadaşı “Hırsızlık-Yolsuzluk-Rüşvet” gibi, “YÜZKIZARTICI” suçları işledikleri için istifa ettiler. TOKİ Bakanı ise;
“Ben ne yaptıysam, Başbakan Erdoğan emrettiği için yaptım. Esas Başbakanın istifa etmesi gerekir” dedi.
-Müteselsil sorumlu olduğu Bakan arkadaşlarının çocuklarının evlerinde milyon dolarlar çıktı.
-Bir Bakan çocuğunun, aylık kirası 20 Bin Avro (Altmış bin Törkiş Lira) olan evde paşa-paşa oturduğu belgeleriyle kanıtlandı!
-Yandaş müteahhitlere imtiyazlı ihaleler verildi, bu ihalelerin karşılığında her birinden YÜZER MİLYON DOLAR avanta toplandı. Oluşturulan haram havuzu ile medya grupları satın alındığını Mısır’da ki sağır sultan duydu, bizim eski kaşar duymadı!
-Başbakan Erdoğan’ın oğlu ile yaptığı avanta para sıfırlama pazarlığının her safhası elde edilen ve doğruluğu kanıtlanan ses kayıtlarıyla ortaya çıktı.
-Başbakan Erdoğan’ın oğlunun vakfına, imar değişikliği karşılığında Suudilerin YÜZ MİLYON DOLAR yatırmaları belgelendi. Zaten kimse inkâr etmemişti!
-Başbakan’ın oğlu peşin para YETMİŞ BEŞ MİLYON LİRAYA bir gemi daha satın aldı. Şimdi de Toplu Konut inşaatına başlayacağını cümle âleme duyurdu!
-Hukuk Devleti ilkesi yerle bir edildi, Yargıçlar “Kaç İsmail kaç” anlayışının esiri oldu!
-Başbakan Erdoğan, kendi Bakanını tekme-tokat dövdü, bir tanesini Bakanlar Kurulundan kovaladı. Soma’da madenci vatandaşı markete kadar kovalayıp tokatladı!
Tüm bu rezillikler Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın YÜZÜNÜ KIZARTMADI, UTANDIRMADI, İNSAN İÇİNE ÇIKAMAZ HALE getirmedi. Fakat bir kadının yüksek sesle kahkaha atmasına bozulup, HAYÂ konusunda fetva vermeye kalktı!
Breh, breh, breh. Hayâ tüccarına bakın.
Anadolu’da neyi-nerede doğru yapacağını bilmeyenler için bir deyiş vardır;
“Bizim kız bizden kaçar, başını örter ama elaleme kıçını açar…”
Siyaseten ve vicdanen sorumlu olduğun hırsızlıkları-yolsuzlukları-rüşvetleri-soygunları görmezden geleceksin aldırmayacaksın, sonra da Türk Milletini salak sanıp, ahlâk-hayâ konusunda bize fetva vermeye kalkacaksın.
De git ağlak kaşar, de git be…
FAİZ LOBİSİ HA!
Bu AKP’liler var ya! Ağızlarını her açtıklarında “FAİZ LOBİSİ” diye şikâyet ederler ve ağlayıp dururlar. Acaba gerçek bu mu?
Beraberce MERKEZ BANKASI VERİLERİNE bakalım mı?
-Yabancılar, 2002 den önceki 19 yılda 64 Milyar Dolarımızı alıp götürdüler.
AKP’nin 11 yıllık döneminde götürdükleri ise tam 66 Milyar Dolar oldu.
-2002 öncesinde yılda 3,3 Milyar Dolar faiz giderimiz vardı.
AKP döneminde yılda 6 Milyar Dolara çıktı. Yani yüzde yüze yakın artış oldu.
-Portföy yatırımı ve Borsa kazançlarından yurtdışına giden tutar ise,
2002’den önceki 19 yılda 12 Milyar Dolar iken,
AKP’nin 11 yıllık dönemine 36 Milyar Dolar oldu. Tam üç katı.
-Doğrudan Yabancı Sermaye Yatırımlarının kâr transferlerine gelince;
2002’den önceki 19 yılda sadece 4 Milyar Dolar kâr transferi yapıldı.
AKP’nin 11 yıllık döneminde ise bu rakam 24 Milyar Dolar oldu. Tam altı katı.
Yabancı sermaye elbette ki kazandığı parayı götürecek. Elbette ki düzgün bir özelleştirme politikası uygulanacak. Fakat AKP yaptığı özelleştirme değil, peşkeş çekmektir. Dev gibi kurumlarımız, iki-üç yıllık gelirleri karşılığı elimizden çıkarılmakta, üstüne üstlük, kâr transferleriyle her yıl dışarı para kaçmasına olanak verilmektedir.
Bir örnek vermek gerekirse;
MİLLİ PİYANGO İDARESİ, 2 Milyar 775 Milyon Dolara özelleştirildi. Bu para Milli Piyangonun 1-1,5 yıllık geliri ile eşdeğerdir. Ödenen bu para, Milli Piyangonun yatırımlarına-varlıklarına değil, şans oyunları oynatma imtiyazı içindir.
Hâlbuki akıllı bir hükümet, Milli Piyangonun tekelini kaldırıp, vereceği lisanslarla hem daha fazla para kazanır, hem de Milli Piyango Kurumu devletin elinde kalırdı.
Ama AKP, sanki bu ülkeye düşmanmış gibi, Milli Piyangonun gelecekte devlete sağlayacağı gelirleri üç-otuz paraya kırdırmakta bir sakınca görmemiştir.
Şimdi anladınız mı, FAİZ LOBİSİ kimi seviyormuş?
Şimdi anladınız mı, kim Türk Milletini uluslararası tefecilere satmış?
Tüm bunları yapan Erdoğan’ı, ödüllendirmek için bir de Cumhurbaşkanı mı seçeceğiz?
Çok şükür aklımız başımızda, ne tefeciye ne de bölücüye oy vermeyeceğiz.
Hukuk Devletini, Parlamenter Rejimi koruyacak ve “Ben, Türkoğlu Türk’üm” diyen Ekmeleddin İhsanoğlu ’nu 10 Ağustos’ta Çankaya’ya oturtup, soygun düzenine son vereceğiz…
Sağlık ve başarı dileklerimle 30 Temmuz 2014
Rifat Serdaroğlu
