Rifat Serdaroğlu (SERDARCA)


GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ


“Bu hikâyenin gerçek kişilerle ve olaylarla bir ilgisi yoktur. Tamamen kurmacadır. Zaten herhangi bir ülkede göz göre-göre böyle hırsızlıklar yapılsa ve o millet yine hırsızlara oy verseydi, o ülke batardı. Rahat olun gari, sıkıntı yok…”

Lağım patlamıştı, pislik-kokuşmuşluk-iğrençlik sarmıştı tüm vatanı.
Etrafı b.k götürüyordu. Durum gittikçe tehlikeli olmaya başlamıştı.
Belediye ekibi, Haram Havuzu Yapımcıları, Hırsızlar, Rüşvetçiler, İmar Hırsızları, Kupon Arazi Vurguncuları çok kötü yakalanmışlardı.
Her şey, inkâr edilemeyecek bir gerçeklikle ortada “Kabak” gibi duruyordu.
Bütün bunlar yetmiyormuş gibi Vekil çocukları da, tüm bunların üstüne tüy dikmişlerdi. Yatak odalarında para kasaları-para sayma makineleri- milyonlarca Avro-Dolar dövizler-rüşvet belgeleri yakalanmış, zaptiye kameraları tarafından belgelenmiş ve anında basına servis edilmişti. Hele o geri zekâlı Umum Müdür yok mu? Adam Umum Müdür olmuş, paraları saklayacak yer bulamamış, evindeki ayakkabı kutularına doldurmuş. Salak herif…

Herkes can derdine düşmüş, “Ya beni de yakalarlarsa korkusu danışmanları da sarmış”, ekip dağılacak hale gelmişti. İşte büyük felaket o zaman ortaya çıkardı. Çünkü bu açıklananlar, esas yolsuzlukların yanında çocuk oyuncağı idi!

Hırsızlar İmparatoru, yerinden yavaşça kalktı ve karşısında ellerini kavuşturmuş bir halde bekleyen danışmanlarına sert bir şekilde şunları söyledi;
“Derhal Keriz Feneri (2) Harekâtını başlatıyoruz. Önce gözaltına alınanlara derhal ulaşın ve ağızlarını sıkı tutmalarını emredin. Hele o Pers Fidanı zibidi ’yi iyice bir korkutun, dilsiz olsun. Suçüstü yakalanan Vekilleri de tek-tek kapın bana getirin, onlara moral vereyim. Vekiller gelirlerken onları alkışlatın.
Akıncı Gençler, ‘Dik dur eğilme, ahali seninle’ diye bağırsınlar. Marş-marş haydi, Ya Allah Bismillah…”

Masasına oturan Hırsızlar İmparatoru, Keriz Feneri dosyasını inceleyip, not almaya başladı;
-Önce adamlarımın hepsi korumaya alınacak ve ötmeleri önlenecek.
-Kör gözüm parmağına deyişinde olduğu gibi bu kerizlere şimdilik inadına sahip çıkılacak ve insanları kandıracak yalanlar hazırlamaları için onlara zaman verilecek.
-Bu operasyonu yapan Savcı ve Polislere mutlaka birer kulp takılacak. Mesela “Paralel-Çete-Uyuşturucu Kullanıcısı” denilecek. Bu operasyonun esas amacının bir “Darbe” olduğu ısrarla söylenecek.
-Soruşturmayı yapan Savcılar, tutuklamayı yapan Yargıçlar ve bunların emirleriyle görev yapan Polislerin alayı birden sürülecek. Birer hafta ara ile tekrar ve tekrar başka yerlere sürülecekler. Sürüle-sürüle hepsi tepe sersemi olacaklar ve diğerleri de bana karşı çıkmak neymiş öğrenecekler.
-Adamımız olan ve bizim şahsımızı facebook ve twitter’ da öven ve “Uzun Adam Avarel” diye şahsımıza hayran Savcı- Yargıç ve Polisler göreve getirilince, gerekli itirazlar yapılacak ve kumbarada (Hapishane) tutuklu hiçbir adamımız kalmayacak.
-Yargının bu olayı sürüncemede bırakması sağlanacak ve top Meclise atılacak. Komisyona en militan adamlar yerleştirilecek. Nasılsa 15 kişilik komisyonun, 9’u bizim adamımız. Komisyon bu işi önce 2 ay, daha sonra bir 2 ay oyalar. Bu arada ben de Çankaya’ya atlarım. Ondan sonra sen sağ ben selamet.
-Olmaz ama eğer bir aksilik olursa, bu 4 vekil, Persli Fidan zibidisi, vekil çocukları ve bankacı Umum Müdür harcanacak ve bize bulaşması önlenecek. O gün konuşmaya kalkan olursa, “aramızdaki çürükleri temizledik” deyip bu kerizleri basının önüne atacağız…”

Hırsızlar İmparatoru rahatlamıştı. Kendine soğuk bir ayran söyledi, tam içerken sarayının yanındaki Caminin Müezzini yanık sesiyle akşam ezanını okumaya başladı!
Allah; İslam’ı kullanıp hırsızlık-yolsuzluk-rüşvet olaylarına karışanlara
“Herkesi kandırabilirsiniz ama sonunda bana geleceksiniz
” der gibiydi!

Hırsızlar İmparatoru sırtının buz gibi olduğunu, korkudan kuyruk sokumunun sızladığını hissetti.
Bir müddet kendine gelemedi ve ağzından şu sözler döküldü; “Allah’ı kandırmak mümkün mü? Ama artık geri dönülmez bir yola girdim. Öbür dünyayı nasılsa kaybettik, o kesin. Bari bu dünyada günümüzü gün edelim. Birkaç Cami daha yaptırırsam belki öbür tarafta da yırtarım, inşallah! Yırtarım değil mi?”

Yazıyı bir fıkra ile bitirelim, belki ibret olur;
“Kadın gençliğinde randevu evinde çalışmış, yaşlanınca da kendi randevu evini kurup, çalıştırmış. Bu arada semt Kilisesine her ay yüklü bağış yapmış.
Bir gün Kadın, Papaza sormuş;
‘Papaz Efendi, ömrüm boyunca hayat kadını olarak çalıştım, ev işlettim. Ama bu arada Kiliseye de bağışlar yaptım. Benim durumum nedir? Günahlarım affolunur mu?’
Papaz uzunca bir süre düşündükten sonra şunları söylemiş;
‘Madam, yaptığınız yardımlar, işlediğiniz günahları götürdü. Sıfıra sıfır, elde var sıfır. Bir tek yıllarca öpüldüğünüz sizin yanınıza kâr kaldı’…”

Sağlık ve başarı dileklerimle 07 Mayıs 2014
Rifat Serdaroğlu

  • BIST 100

    9524,59%-0,06
  • DOLAR

    32,54% 0,29
  • EURO

    34,72% 0,12
  • GRAM ALTIN

    2492,20% 0,33
  • Ç. ALTIN

    4168,04% 0,00
  • Cuma 23 ° / 11.1 ° Bölgesel düzensiz yağmur yağışlı
  • Cumartesi 15.6 ° / 7.5 ° Şiddetli yağmurlu
  • Pazar 21.3 ° / 6.1 ° Güneşli

Balıkesir

19.04.2024

  • İMSAK 04:47
  • GÜNEŞ 06:18
  • ÖĞLE 13:13
  • İKİNDİ 16:57
  • AKŞAM 19:57
  • YATSI 21:22